8/

4K 270 103
                                    

Bir günde iki bölüm ☁️
Bundan sonra böyle olacak.
Düşündümde internet mevzuları dolayısıyla size ve fic'e pek Zaman ayıramıyorum o yüzden attığım Zaman iki bölüm atacağım.

__________________ Jungkook

"Sana birşey sorabilirmiyim,Jungkook ?"

________________

Jimin Hyung un kapıdan girdiğimizdeki sorusunu " yorgunum" bahanesi ile geçiştirip atlattığımı düşünmüştüm. Düşünmüştüm diyorum çünkü gece yarısı Jimin Hyung odama gelmişti.

Kapıyı yavaşça açıp bir süre izlemişti. Uyuduğumu sanıyordu. Sonra da hiçbirşey demeden gitmişti.
Beni yanlış anlamasından o kadar çok korkuyordum ki.

Tam olarak bir bataktaydım. Eğer yalan söyleyip Yoongi yi tahrik ettiğimi söyleseydim benim ondan hoşlandığımı düşünecek ti ve ilişkimizi bozacaktı. Doğru söyleseydim de bütün duygularım ortaya çıkacaktı ve eğer kabul edilmezsem, bu utançla yaşayamazdım.

Sabah kalktığımda zaten hafta sonu olduğu için ayrı bir mutluydum.Banyo da elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra mutfağa göz attığımda, Jimin Hyung bir yandan kahvaltı hazırlıyor bir yandan ise şarkı söylüyordu.

Herşeyine olduğum gibi sesinin tınısına da hastaydım. Bir ara zil sesim bile yapmayı düşünmüştüm ancak son zamanlarda rezilliğim diz boyu olduğu için gerek duymadım.

Ses çıkarmamaya özen göstererek kapı pervazına yaslandım ve sanki çok büyük bir işmiş gibi özene bözene  kahvaltı hazırlayan bedeni izledim.

Haşladığı yumurtaları düzgün kesmek için uğraşırken kaşları çatılıyor ve bıçağın her aşağı yukarı hareketinde biçimli dudaklarını daha çok ısırıyordu.

Şeytan Kookie, git şu çocuğu şurada becer, ne güzel mutfak fantezisi yaparsınız desede, diğer taraftan Melek Kookie hormonlarımı sakinleştirmemi söylüyordu.

Cidden, bir insan basit bir öğün hazırlarken bile Nasıl bu kadar seksi olabilirdi. Sarı saçları giydiği kırmızı polarına eş gibi yaratılmıştı. Bu haliyle parkta oynayan iki yaşındaki çocuklara benziyordu  ve içimde kahvaltı yerine kıçını yeme isteği uyandırıyordu.

"Jungkook ? Neden orada dikiliyorsun ? İçeri gelsene."

Masaya bir kaç kahvaltılık daha koyduktan sonra oturmamamı söylemişti.

Tostumu ısırırken sordum;
"Hyung, ben bu gün evde olmayacağım, akşam geldiğimde yemeğe çıkalım mı ?"

" Bu bir randevu mu, Kook ?"

Gözlerimin içine bakarak konuştuğunda sertçe yutkundum ve anında terleyen ellerimi eşofmanıma sildim.

"E-evet yani hayır, d-demek istediğim-"

Mutfağı birden anlam veremediğim şekilde kahkaları doldurunca, susmak zorunda kalmıştım. Her zaman yaptığı gibi elleri ile ağzını kapatarak gülüyordu ancak kahkalarını engelleyemiyordu. Çok ta mutlu görünüyordu, gözlerinin çizgi gibi olmasından anlamıştım.

^Roommate [jjk•pjm]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin