"Ah şekerim! Her zamanki gibi harikaydın. Misafirlerin sana nazar değdireceklerinden korktum vallahi!"
Çakma bir sırıtışla defilenin sahibine baktım. Yakışıklı adamdı fakat üzerine giydiği pembe kıyafetler ve kadınlarla geçirdiği uzun süre onu bozmuşa benziyordu.
Makyözler yüzümdeki makyajları silip yüzüme baktıklarında parmağımla 'gidin' işareti yaptım.
"Nerede kaldı benim portakal suyum?!"
"Getirdim Eda Hanım." gözlerimi devirip ter içinde kalan hizmetçiye baktım.
"Etrafta böyle dolaşma. Midemi bulandırıyorsun." mahcupça alnındaki terlerini gömleğine sildiğinde yüzümü buruşturdum.
Portakal suyumdan bir yudum alırken definede paylaşılan gönderilere bakıyordum. Çoğu alıştığım yorumdu. Fiziğimle ve yüzümle ilgili iltifatlar edildikçe artık şımarmıyordum. Kimi görsem aynısını diyordu çünkü.
Öteki manken kızların tek tek ayrıldığını görünce portakal suyumdan son bir yudum aldım ve ayağı kalktım. Masadaki gözlüğümü takıp çantamı alarak kapıya doğru ilerledim.
Kapıdan çıkarken verilen selamları ve edilen tebrikleri çakma bir sırıtışla geçiştirdim. Muhattap olmayı bile sevmiyordum. Sosyete pazarındaki bir kıyafete, bulunmaz hint kumaşı olarak denk miydim?
Esen tatlı rüzgâr çıplak kollarımı titretirken magazincilerin bana yaklaşmasını seyrettim. Sanırım kısa bir konuşma yapıp egomu okşayabilirim.
"Eda Hanım, bir bakar mısınız? Kısa bir konuşma yapabilir miyiz lütfen?"
"Eda Hanım defileden tek bir kıyafet için 100bin dolar aldığınız doğru mu?"
"Eda Hanım aileniz tarafından evden atıldığınız doğru mu?" yüzümü buruşturarak gözlüğümü çıkardım. Her kafadan ayrı ses çıkıyordu ve yetişemiyordum.
"Arkadaşlar, sırayla sorun lütfen." magazincilerin çoğu susarken arkadan gelen soruyla bakışlarımı soruyu soran kişiye çevirdim.
"Eda Hanım, defile için ne kadar ücret aldınız?"
"Fiyat belirtmek istemiyorum. Fakat sizin dediğiniz kadar yüklü bir miktarda değil." farklı bir taraftan başka bir soru sorulunca bu sefer bakışlarımı oraya çevirdim.
"Eda hanım, mankenliği nasıl anlatabilirsiniz?" biraz düşünüp çarpık şekilde gülümsedim.
"Mankenlik film aktörlüğü gibi. Fakat mankenliği kameralar karşısında replikle değilde, seyirciler karşısında bedeninle yapıyorsun."
"Eda Hanım, film aktörlüğüne başlamayı düşünüyor musunuz?" sorulan saçma sorular baymıştı artık. Cevap vermek istemiyordum fakat zihnimden geçenleri de öğrenmelerini istiyordum.
"Evet, bir kaç film isteği geldi fakat film sektörüne geçiş yaparsam diğer oyuncuları ekmeksiz bırakabilirim. Mankenlikte iyi ilerliyorum şuan."
"Çok iddialı konuşuyorsunuz Eda Hanım. Neye dayanarak söylüyorsunuz bunları?" alaycıl bir kahkaha attım.
"Çocuklar, tanıyorsunuz beni. Hangi yaptığım işte taç takmadığımı gördünüz?" gözlüğümü takıp sorulan sorulara kulak asmayarak yanlarından ayrıldım. Bazıları da gerçekten yüzsüz çıkıyor.
Arabaya binip radyodan son ses şarkı açarak gazladım.
Bugün ki yapılan pratiklerin ve defilenin yorgunluğuyla eve sürdüm. Sarhoş olmak istemiyordum. Belki başka bir zamanda, başka bir kafayla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sosyete Tabanı
HumorO baba parasıyla geçinen ve podyumlarda keyfi için dönen, kızların büyük korkusuyla birlikte erkeklerin en büyük rüyası. Eda Şahin. O gökyüzündeki bulutlarla geleceğine bakmasının dışında aşkla televizyonda rol yapan, iltifatlara sadece gözlüğünü ta...