''Neyse ben artık gideyim.'' diye haber verdiğinde ''Görüşürüz'' deyip eve girdim. Yalpalayarak odama çıkıp ışığı yaktım, pijamalarımı almak için dolaba doğru ilerlerken yatağın üzerinde duran kağıt parçasına gözüm takıldı. Hızla elime alıp okumaya başladım.
Lexi, Eddie'den uzak dur. Yoksa sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın. Seni koruyamam.
-Justin Bieber
Öylemi Justin Bey ? Senin lafınla mı hareket edeceğim ? Hem beni neyden koruyacaksın ki ? diye sanki karşımdaymış gibi azarladıktan sonra kağıdın çöpü boylamasını sağladım ve pijamalarımı giydim. Vücudumu yatağa gömdüğümde Eddie ile yaşadıklarımız aklıma geldi. Telefonumun titremesi ile hızlıca elime alıp gelen mesajı okudum
İyi geceler prenses ;)
-Eddie
Yüzüme saçma bir gülümseme yerleştirip cevap vermeden vücudumu yeniden yatağa gömdüm.
Sabah :
Ard arda çalan zile lanetler savurduktan sonra koşarak yataktan fırlayıp kapıyı açtım. Eddie gelmişti. Aniden kollarını belime dolayıp yüzüme yakınlaştı ve ''Çok ağır bir uykun var.'' dedi. Ben ise hala bunu neden ve nasıl yaptığını çözmeye çalışıyordum. O ise benden cevap beklercesine gözlerime bakıyordu. Kafamı sallayıp kendime geldikten sonra gülümseyip ''Öyle herhalde.'' dedim. Dişlerini bana gösterip ''Hadi hazırlan kahvaltıya gidiyoruz.'' dedi.
Neye uğradığıma şaşmış bir şekilde kafamla onaylayıp odama fırladım. Rahat olmamı sağlayacak eşofmanlarımı giydikten sonra hızla aşağı indim. Yavaşça kapıya doğru ilerlerken aniden ensemde nefesinin, vücudumda ellerinin olduğunu farkettim. Yanağımı nazikçe öpüp gülümsedikten sonra elimden tuttu ve arabaya doğru ilerlememizi sağladı.
--
Dağlık bir alanda durduğumuzda yüzüme dönüp gülümsedikten sonra arabadan inip benim kapımı açtı. İnmeme yardım ettikten sonra elimi yeniden sıkıca tutup yürümemi sağladı. Yaklaşık 5 dakika boyunca yürüdükten sonra bir dağ evinin bahçesine geldik. Bahçede üstü çeşit çeşit yemeklerle dolu büyük bir masa vardı. Yan yana duran iki tane sandalye vardı. Ben şaşkınlıkla gördüğüm manzaraya bakarken Eddie sandalyelerden birine yaklaşıp kendine çekti ve gözleriyle işaret edip gülümsedi.
Yavaş yavaş sandalyeye ilerleyip oturmamı sağladıktan sonra kendiside yanımda duran sandalyeye yerleşti. Önümde duran tabağa bir kaç kahvaltılık koyup ağzıma vermeye başladı. Bende elime çatalımı alıp onun ağzına verdim. Böylece gülüşerek yemeği bitirdik. Masayı toplayıp evin içindeki mutfağa götürdük, son tabağı bulaşık makinasina koyduktan sonra beni kucağına almasıyla kahkahalarımın arasından çığlık atmaya başladım.
Televizyonun karşısında ki koltuğa yavaşça bırakıldığımda kahkahalarıma ara verip öylece yüzüne bakmaya başladım. Yeniden mutfağa dönüp bir kaç dakika sonra elinde kahvelerle gelip yanıma oturdu. Birbirimize gülümseyerek kahvelerimizi içerken aniden kahvemi elimden alıp kendisininkiyle beraber masanın üzerine koyup vücuduma yaklaşmaya başladı.
Üstüme çıkıp nazik hareketlerle ellerini vücudumda gezdirirken dudağını kulağıma dayayıp ''Kendimi tutamıyorum Lexi..'' dedi. T-shirt'ünü çıkarıp bir kenara fırlattıktan sonra ellerini pantalonuna ilerletti. Aniden gözlerimi kapatıp ellerini tuttum ve ''Ben... Şey... İstemiyorum.'' dedim. Gözlerimi açıp bakmaya başladığımda şaşkınlıkla bana bakmaya başladığını gördüm. Vücudunu itmeye çalıştığımda tüm yükünü bana yükleyip ''İstesende istemesende yapıcaksın.'' dedi. Ben karın kaslarına vurup benden uzaklaşmasını sağlamaya çalışırken o pantalonundan kurtuldu.
Ben debelenmeye devam ederken aniden suratıma indirilen tokat ile dondum kaldım. ''Kapa çenenide daha fazla acımasın.'' diye gürlediğinde gözlerimden süzülen yaşlara engel olamadım.
Tam boxer'ını çıkarmak üzereyken büyük bir gürültü ile kırılan kapının ardından ''Ona yalnızca ben vurabilirim.'' diye gürleyen erkek sesini duydum. Bu ses kesinlikle ona aitti... Justin...
Eddie aniden üstümden fırlayıp Justin'in karşısına geçti ve ''Grup mu istiyorsun Bieber ?'' dedi. Justin'de ellerini yumruk yapıp ''Eddie, seni sikmemem için bana tek bir neden söyle!'' diye bağırdı. Eddie ise gür sesiyle kahkaha atıp aniden yanıma geldi. Beni kucağına alıp Justin'in önüne yatırdı. Justin, Eddie'ye vurmaya kalktığında arkadan beş tane adam gelip Justin'i tuttular. Zaten anca zapt edebilirlerdi.
Ben çığlık atmaya devam ederken Justin'de adamlardan kurtulmak için onlara vurmaya çalışıyordu ama nafile... Ben ise ağlamaktan Eddie'ye karşılık veremiyordum. Beni Justin'in tam önüne yatırıp soyundurdu. Göğsümün birini eliyle yoğurmaya başlarken diğer göğsümüde yalıyordu. Ben pes etmiş durumda öylece yatıyordum. Justin ise hala kurtulmaya çalışıyordu. Bir yandan adamlara bağırıyor bir yandanda Eddie'ye küfürler ve tehditler yağdırıyordu.
Eddie diliyle göğsümü yalamaya devam ederken bir elinide kadınlığımın üstüne getirip hareket ettirmeye başladı. Bir süre böyle yaptıktan sonra yüz üstü yatmamı sağlayıp popoma şaplaklar atmaya başladı. ''Nasıl oluyormuş Justin Bieber ? Güzelmi ha?'' diye Justin'e bağırdığında Justin sinirden simsiyah olmuş gözlerini ona dikip ''Senin Ağzını bile sikicem. Yirmi parçaya bölüp her parçana ayrı ayrı boşalıcam, Orospu Çocuğu!'' diye gürledi. Buna karşılık Eddie gülmekle yetinip kıpkırmızı ettiği popomu yalamaya başladı.
Ben ona ne kadar karşı çıkmak istesemde olmuyordu. Sanki dibi olmayan kara bir kuyuya düşüyor gibi hissediyordum. Dünya ile bağlantım resmen kesilmişti. Bulanıklaşmış gözlerimi kapıya doğru çevirdiğimde 6 tane adam gelip Justin'i başındaki adamlardan kurtarıp Eddie'yi yakaladılar.
Ben ise yerde öylece yatarken Justin, t-shirt'ünü çıkarıp bana giydirdi. Hızla beni kucağına alıp arabaya koştu.
İlk defa beni nazikçe arabanın arka koltuğuna bırakıp şöfor koltuğuna geçti. Gözlerimle savaş vermeyi bırakıp yavaşça kapattığımda yalnızca ona güveniyordum...
Selammm :) Justin geldi! :D İnş. beğendiğiniz bir bölüm yazabilmişimdir ama yazım kuralları vb. kusurlarım olursa affedin lütfen :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heartbreaker (ASKIDA)
Фанфик''Bir insana zorla sevdiremezsin kendini, bana güven diyemezsin...''