Bölüm 200: Pechvogels'in Son Numarası: Neo

26 3 0
                                    

Hüso, Zen ve Fervos onuncu kilometrede biraz gezindiler. Zen, Neo'yu göremeyince sinirlenmişti.
-Neredesin, Moons!?! Al, artık onuncu kilometrendeyiz, boş boş odanda oturacağına buraya gel! Moons!!
Zen bağırırken havadan büyük cüsseli bir adam yere iniyordu. Beyaz uzun ceketi ve pelerinli beyaz pantolonu rüzgarla dalgalanıyordu. Ceketinin içinde lacivert bir tişört vardı. Hafif uzun, siyah saçları güneş ışığı vurunca lacivert oluyordu. Bu adam Hüso'nun suratını asla unutamadığı Neo'ydu. Sonunda intikamının zamanı gelmişti. Sonunda Pechvogels saçmalığına son verebilecekti. Hüso bu işe nasıl bulaştığını düşündü. Geçmiş anıları gözlerinin önünden geçiyordu. Okulda ettiği bir kavga ile başlamıştı. Sonra arkadaşıyla birlikte zar zor Pechvogels'in en güçsüzü olan 1 Numaralı Nick'i yenmişti. Battle Dome'a ilk girişi ve tanıştığı kişilerin hepsini teker teker andı. Hepsi geride kalmıştı. Önündekini yenmeliydi. Bunun için güçlenmişti. Hüso birkaç saniye sonra hayal dünyasından geri döndü. Yere ayak basan Neo sakin ses tonuyla konuştu.
-İlk önce hanginiz geliyor? Teker teker gelin ona göre, ha hah haha hah!
-Bgeern!!
Zen o kadar heyecanlı bağırmıştı ki sesi doğru düzgün anlaşılmamıştı. Hüso sakin ve anlamsız bir bakışla Neo'ya doğru yürüyen Zen'e bakıyordu. Son anda aklı yerine gelmişti. Kaşlarını çattı ve hızla Zen'i omzundan tutup beş metre geri attı. Sonra öfkeli bir sesle bağırdı.
-Neo!! Şerefsiz, sana meydan okuyorum!!
-Ne yapıyorsun, götelek Hüso!?
Zen yere düşer düşmez doğrulup Hüso'dan daha öfkeli bir şekilde bağırdı. Sonra Hüso'nun yüzünü görmeden bile onun öfkeli aurasını hissetti. Zen'in bakışları normale döndü. Hüso, Neo'ya doğru yürürken bir an durdu.
-Özür dilerim, Zen. Daha fazla bekleyemem.
Hüso ve Neo yukarıdaki arena tarafından çekilmeye başladılar. Daha sonra da Zen ve Fervos da çekilmeye başladılar. Onlar tribünlerdeydiler. Hüso ve Neo da diğer arenalardan tek farkı bulutların birkaç metre altında olması olan bir arenadalardı. Nefes almak zordu çünkü oksijen yoğunluğu azdı. Çok soğuktu. Hüso ciddiyetle Neo'ya bakıyordu.
-Alevlerimi zayıflatmaya mı çalışıyorsun?
Neo hiç sesini çıkarmadan arenayı aşağı indirdi. Artık diğer arenalardan da alçaktalardı. Hatta git gide aşağı iniyorlardı. En sonunda arena yere indi. Neo konuştu.
-Alanım var sonuçta, hah. Hadi Hüso, başlat artık dövüşü.
Hüso derin nefes aldı ve elleri ile ayaklarından çok miktarda kızıl alev püskürterek hızla Neo'ya uçtu. Hüso jet gibi uçmadan önce durduğu yerde dört çukur oluştu. Hüso, Neo'ya çok yakındı. Tam kızıl alevli bir yumruk atacakken yönü değişti ve hızla yukarı doğru uçtu. Hüso'nun suratı onun bunu istemeden yaptığını veya yapmaya zorlandığını belli etmişti. Neo hala sakin bakışlarla Hüso'yu izliyordu. Hüso bir noktaya kadar yukarı çıkıp orda asılı kalmıştı. Neler olduğunu öğrenmek için sırtına baktı. Sırtı mavi renkli küçük bir tai küresine deyiyordu. Bu mavi tai küresi de neydi?

Battland Maceraları Vol. 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin