Bir sürü dosya vardı.
Akira hangisini alıp almaması gerektiğinden emin olamamıştı, çünkü çoğunu hatırlamıyordu bile. Biçimleri ve renkleri gözlerine çok yabancı geliyordu. Ama yine de hepsine birden ihtiyacı olabilirdi. Bu çok zordu.
Bu çok... çok zordu.
" Saat kaç? " dedi Saeran, salona girdikten sonra. Akira kol saatine baktı.
" 10'a geliyor. "
" Geç kaldık. "
Akira arkasındaki koltuğa doğru doğrulup oturdu ve önündeki masanın üzerindeki kolilere dosyaları düzenle yerleştirdi. Bu kaçıncı kutu olmuştu, bilmiyordu bile. Geç kaldıklarını biliyordu. Lanet olsun ki aslında çok geç kalmışlardı.
Kırgındı. Üzgündü. Çok yorulmuştu ve artık bir şeyleri kaldıramadığını hissedebiliyordu. Omuzlarındaki yük gerçekti, bir an hafiflediğini sanmıştı ama bir sünger gibi bütün duyguları onu şişirmeye devam etmişti.
Derin ve kasvetli bir nefes aldıktan sonra masadaki koli bandını aldı ve ucunu bulmaya çalıştı. Her ne kadar elinde döndürürse döndürsün, ne kadar tırnaklarsa tırnaklasın bandın ucunu bulamadı. Sanki bütün sinirini banttan çıkarmak ister gibi oldukça sert bir şekilde banda bastırdı ama faydası yoktu. En sonunda pes edip omuzlarını düşürdü.
" Bunu yapmak zorunda mıyız? " dedi, yavaş bir şekilde.
" ...Efendim? "
" Gitmek zorunda mıyız, Saeran? "
Akira, bakışlarını çocuğa çevirdiğinde, Saeran da elindeki dosyalarla durakalıp ona baktı. Açık renkli gözlerinde, bunu daha fazla konuşmak istemediği çok belliydi.
" Başka çaremiz yok. "
Aslında vardı.
Ama kimsenin istemeyeceği bir çareydi.
" Kanada... " dedi, hafifçe başını eğerek. Yeniden konuşabilmek için yutkunup kendisine gelmesi gerekiyordu. " Kanada... çok uzak, Saeran. "
" Bunu biliyorum. "
Akira hınçla banda parmağını sürttü ve bant yırtılarak açıldı. Ağzından sessiz bir küfür kaçırıp bantı eşitlemek için biraz uğraştı. Koliyi, bamdı bitirme pahasına da olsa -belki bu şekilde kolilemekten ve gitmekten vazgeçebilirlerdi- boylu boyuna bantlayana kadar ikilinin arasında hiçbir söz duyulmadı.
Saeran bir koliyi kucakladı.
" Bunu bırakıp geliyorum. " dedi ve koliyi alıp üssün kapısına doğru yöneldi.
Her şeyi yaptım. Her şeyi denedim.
Akira yeni bir koli aldı ve dolaplardan birinin yanına gidip bir kucak dolusu dosya çıkardı.
Saeran'ı dinlemem gerekirdi.
Ben kalbimi dinledim.
Dosyalara baktı ve alfabetik sırada olduklarını gördü. Hepsi birbirinden azılı olan suçluların ismi koliye teker teker girdi. Hayatlarında olamadıkları kadar düzenli bir şekilde birbirlerinin üzerine bindiler, birbirlerini tamamladılar ve kız hepsini gelişigüzel dizerken sanki hiç varolmamış gibi davrandılar.
Saeran geri geldiğinde, kolinin daha yarısı dolmuştu.
" Keşke... " dedi Akira, fısıldar gibi. " ...başka bir çaremiz olsaydı. "
" Lanet olsun, bunun olacağını biliyordun Akira. "
Saeran huysuzca çıkıştığında Akira tuhafsamadı bile. Çünkü çok fazla yakınıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVEN: DEADLY SINS || mystic messenger
Fanfic" Saeran bana seni seçmememi söyledi, Saeyoung. Ama ben yine seni seçtim. " - MC, ah küçük, aptal MC. bir bombayla aynı evde yaşıyor ve kırmızı saçlı bir ineğin kendisine emir vermesine, kalbini kırmasına izin veriyor. çünkü MC bu işler için fazla s...