-8-

216 15 9
                                    

@Olimpostanhekate'nin anısı

Kamp olurda bensiz olur mu ? Tabi ki de hayır. Yoğurtsuz mantı gibi Hilalsiz kamp olmaz. Uyaralım.

Gözümün içine giren sinir bozucu güneş ışıkları sayesinde uyandım. Selin denilen varlık ise kulübenin kapısında dikilmiş. ''Nidin gelmiin .s .s uykucu'' gibi bir şeyler söylüyordu. Üzerime ters giydiğimi fark ettiğim gömleğim garip görünse de buna aldırmadan yemekhaneye gittim. ''Sabah kahvaltısı'' olarak nitelendirebileceğimi pek sanmadığım yemeği alıp kulübemin masasına bir iki adım atarak ilerledim. Sonradan anladım ki ben hariç herkes uyukluyordu. Ayızıt kızları bile makyaj yapmamış oturup yemek yiyorlardı ki bu onlar için kötü bir durumdu. Kahvaltıma bir kez daha bakınca aşçının aklıma gelmesiyle zaten yemek istemeyeceğim kahvaltıyı parlak bir fikirle kaşıklayıp ''Yemek Savaşı!!!'' dememle savaş başladı demek istemeyi çok isterdim. Bunun yerine ne oldu biliyor musunuz ? Uyuklayan bir melez kahvaltısıyla öpüştü. Ayızıt kızlarından biri ise uykumu bölüyorsun diye bağırmaya başladı. Anlayacağınız bu girişimim de pek başarılı olmamıştı. Zeki kız Hilal'in fikirleri tükenmez tükenemezdi.

 Ülgen'in kızı Öykü'nün yanına yaklaştım. Biraz ittirince gözlerini açmayı başarabilmişti. Her zaman ki zeki fikirlerimle onu aydınlattıktan sonra mutlu iki zeki arkadaş olarak Selin'i bulduk bulduk diyorum çünkü kendisi pek de iç açıcı olmayan kahvaltının tadına bakmıştı.Onu kendine getirir getirmez elimize aldığımız sopalar ile kamp nimfa alarmının yanına gittik. Yangın alarmı olarak nitelendirebileceğimiz nimfa alarmına basmamızla tüm kampın uyanması arasında saliseler olabilirdi. Ve ne mi oldu sırf onları uyandırdığımız için kulübeleri temizlemek zorunda kaldık ! -MUTLU SON-

Melez AnılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin