Lauren
3 ay sonra
Seni sikeyim Dinah. Beni beklemeni söylemiştim, şimdi onca yolu yürüyorum. Seni sikeyim sikeyim sikeyim!
Telefonu kulağımdan çekip ellerime aldım ve olduğum yerde bağırdım. Kaç dakikadır yürüdüğüme dair hiçbir fikrim yoktu. Nerede olduğumu bile bilmiyordum, kaybolmuş olmalıydım. Telefonu tekrar kulağıma alıp dişlerimi sıktım. Dinah hala konuşuyordu. Telefonu omzum ve kulağım arasına sıkıştırıp eğildim. Dinah'ın 3 gündür ısrarı üzerine giydiğim kırmızı topuklu ayakkabılara baktım ve yüzümü buruşturdum. Tanrı aşkına, bunlarla nasıl yürünürdü?
Seni tam 3 saat bekledim Lauren. Eğer telefonlarıma cevap vermiş olsaydın şu an bu siktiğimin kostümleri içinde insanlara sucuk yedirmeye çalışıyor olurdun!
Tanrım. Arkadan gelen bağırma sesleriyle Dinah bir saniye duraksadı, büyük ihtimalle azar işitiyordu. Ayakkabıları çıkarıp elime aldım ve koşmaya başladım. Koşmaya devam ederken dükkanlar tanıdık gelmeye başlamıştı. Sanırım gelmiştim. Sesimi çıkarmadan Dinah'ın konuşmasını bekliyordum. Bir kaç dakika sonra dükkanı gördüğümde daha da hızlandım.
Yemiyorlar işte amına koyayım, silah doğrultup zorla mı yedireyim?
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Dinah'a bu işi çok zor kabul ettirmiştim. Eğlenceli olabileceğini düşünüyordum. Elimdeki ayakkabılara baktım, bugün bara gidecektik ve içkileri ben ısmarlayacaktım. Bunun için de paraya ihtiyacım vardı. Kapıdan içeri girerken başımı eğdim ve gülümsedim.
Neredesin Lauren? Ruhumu burada bırakıp gitmek üzereyim, haberin olsun.
Telefonu kapatıp soyunma odasına girdim. Üzerimdekileri çabucak çıkarıp askıya astım. Bu işi şimdiden sevmiştim. Süngerbob kostümüyle gözgöze geldiğimiz an bu fikrimin ne kadar saçma olduğunu düşündüm çünkü tanrım, bu neydi böyle? Kocaman kostümü ellerimin arasına aldığımda yüzümü buruşturdum.
Süngerbob'a benzer tek yanın rengin. Biraz turuncuya kaçmış ama olsun. Güzelim, seni kim bu kadar korkuttu da felçli Ali Rıza bey gibi geziyorsun ortalıkta? Ne yaşadın bu kadar?
Kostümün içine girebildiğimde kendimi arkamdaki duvara yaslayıp nefes aldım. Bununla nasıl yürüyecektim? Aynada kendime baktım. Sadece gözlerim gözüküyordu, nefes almam bile çok zordu. Mutfak tarafına doğru yürüyüp ellerime tutuşturulan sucuklara baktım.
1 saat geç geldin, maaşından keseceğim.
Gözlerimi devirip zar zor dışarı çıktım. Dinah oradaydı, arkası dönüktü ve insanlara sucuk yedirmeye çalışıyordu.
İddia ediyoruz, şimdiye kadar yediğiniz en güzel sucuk bu!
Yanına vardığımda gülümsedim ve elimdeki sucukları ağzına doğru kaldırdım.
Daha iyilerini de yemiştim.
Dinah bir iki adım geri gidip gözlerini kapattı. Bana sinirli olmalıydı. Hadi ama, beni alt tarafı 3 saat beklemişti.
Burada 1 saattir can çekişiyorum Lauren.
Başımı çevirip dün geceyi düşündüm. Küvetin içinde saatlerce ağlamıştım ve uyuyakalmıştım. Camila sanki hiç olmamış gibiydi. Bu çok daha fazla acıtıyordu. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin orada olduğunu biliyordum ama emin olamıyordum. Ya bizden vazgeçtiyse? Ya benden vazgeçtiyse? Onu düşünmediğim tek bir saniyem bile yoktu. O artık benim Romeo'm değildi sanki. Dudaklarından daha fazla zehir tadamıyordum, öldüremiyordum kendimi Juliet gibi. Yoktu, yoktum. Ben sadece, sadece onu çok fazla özlemiştim. Dolan gözlerimi kapatıp yutkundum. Hayır, hayır. Ağlamayacağım, hayır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall Apart | Camren
Hayran Kurgu"Sanki en iyi resimler çoktan çizilmiş, en iyi şiirler çoktan yazılmış, en iyi senaryolar en iyi oyuncular tarafından oynanmış gibi.. Yoksa boşa geçen bu hayatın başka hiçbir açıklaması olamazdı." Kafasını yukarı kaldırıp gözlerini gözlerimle bulu...