[The Neighbourhood - Sweather Weather ile okumanızı tavsiye ederim.]
Bölüm smut içeriyor. İki arkadaşımla yazdım benim bünyem kaldırmadığı için bu yüzden rahatsız olacaklar, iki "🍁" arasını okumasınlar.
Bir Zeynep atasözü der ki: "Yorum, yorum daha çok yorum ve yorum."
~
"Selam Preston, günün nasıl geçiyor?"
Gülümsedi ama cevap vermedi. İçeriye çocukların yanına geçmem için, büyük demir kapıyı açtı. Beyaz ışıkların gözüme gözüme vurduğu koridordan sonunda toplantı odasına gelebilmiştim. Aralık kapıdan içeri girdiğimde, beni koltukta oturan Zayn Louis Niall ve Liam dörtlüsü karşıladı. Ellerine aldıkları minderi sıkıyor ve sürekli ofluyorlardı.
"Hey, hey! Üzerinizden tır mı geçti?" dedim gülerek ve çantamı yanlarında duran boş koltuğa fırlattım. Bana baktılar, gözleri üzerimde haddinden fazla gezinince rahatsızca kıpırdandım.
"Dorothy," dedi en sonunda Zayn. "Senin geleceğini bilmiyorduk."
Yanlarına gidip, hepsini sıradan öpmeye başladım. Yanaklarına sulu öpücüklerimi kondururken, gözüm bir yandan sevgilimi arıyordu.
"İşim erken bitti, Harry nerede?"
Niall sorum üzerine gözlerini kocaman açtı ve anlayamadığım bir şeyler mırıldandı. Kafasıyla diğer odayı, grubun her hafta düzenli olarak toplandığı masanın olduğu odayı işaret etti.
"Gidiyorum o zaman." dedim gülerek ve odaya doğru yürüdüm.
Louis ayağa fırladı. Önüme geçip, kollarını etrafıma sardı. "Seni çok özledim küçük bebeğim, gel biraz yüzelim."
"Yüzelim mi?" dedim onun sarılışına karşılık verirken. "Nerede yüzeceğiz?"
Beni omuzlarımdan tutup koltuklara çekti. Ona itiraz edecekken, "Koltukları havuz gibi hayal ederiz."
Bir terslik olduğunu anladım, çocukların hepsi burada olduğuna göre toplantı bitmişti ama Harry içerideydi. Niall her zaman olduğundan daha gergindi, Zayn tırnak etlerini yiyordu, Liam dakika başı telefonuna bakıyor Louis ise saçmalıyordu. Tekrar ayağa kalktım ve bu sefer hiçbiri beni durduramadan toplantı odasına girdim.
Kapı aniden açılınca odadaki tüm gözler bana döndü. Harry masanın bir ucunda, burnundan soluyordu. Simon, Paul ve Alicia ise sinirle bir şeyler söylüyor ve önüne fotoğraflar fırlatıyorlardı.
Alicia, beni süzdü ve daha sonra bir kahkaha attı. "Bahsettiğim tam olarak bu." dedi.
Harry ayağa kalktı, beni elimden tutup yanına kucağına çekerken ne olduğunu anlayamamıştım. Sandalyeye oturduğumuz zaman masanın üzerinde duran fotoğraflara baktım. Hepsi bizim fotoğraflarımızdı. Yemek yerken, kahve içerken, alışveriş yaparken, arabadayken, Harry bana sarılırken ve daha bir sürü fotoğraf.
"Neler oluyor burada?" diye sordum alacağım cevaptan korkarak.
Alicia benim sorumu es geçti. "O Harry'nin dün giydiği kazak değil mi hayatım?"
Üzerime baktım, evet onun kazağıydı. Usulca başımı salladım. Hava bugün her zaman olduğundan daha soğuktu, bu kazak ise oldukça kalındı.
"Sence bu ne kadar doğru Harry?" gibi bir soru yöneltti Simon.
Harry'nin belimi tutan eli sıkılaştı. Yumruğunun tekini masaya çıkardı, fotoğrafları elinin tersiyle onlara doğru tekrar itti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palindrome | h.s
Fiksi Penggemar"Hem eğer istersen biz, ileride seninle çocuğumuza böyle bir ad verebiliriz. Tersten ve düzden okunuşu aynı olur." palindrom: tersten okunuşu da aynı olan cümle, sözcük ve sayılara denilmektedir.