Beklenen gün geldi

432 40 7
                                    

Hoşgeldiniz ❤️
İyi okumalar diliyorum
O zaman başlasın 🎬 🙆🏽

Tuğçe'yi Yavuzun dudaklarından çektiğim gibi beş kardeşlerle tanıştırdım. Herkes ağzı açık bize bakıyordu, kesin aylardır ağızlarında olan konu biz olacaktık. Tuğçe de ağzı açık bir şekilde bana bakarak bağırmaya başladı

"Psikopat ya bana niye tokat atıyorsun kızım?!"

"Tuğçe sen galiba hayatına susadın!"

"Ayy şekerim bu tavırların hic hoş degil, Yavuza şuan senin gibi bir sevgilisi olduğu icin baya acıyorum"

Hem suclu hem güçlü şuna bak ya!
Benim sevgilimin dudaklarına yapışıp ondan sonra bide bana laf sokacak ve ben sakin kalacağım öyle mi?!
Başka istegi var mı acaba cadının ?!

Gözüm dönmüş gibiydi.
Kızın saçını başını yolmaya kendimi tam hazırlarken Yavuz aramıza girdi, beni sıkıca tuttu ve

"Prenses değmez bana bırak" dedi.

Okadar öfkeliydim ki aslında beni kimse o an durduramazdı, ama Yavuzun bir bakışı bile sakinleşmemi sağlıyordu. Bunu nasıl yapıyor bilmiyorum ama onu çok seviyordum işte.

Yavuz yüksek ve ciddi bir ses tonuyla
"Tuğçe 1. bana hic acımana gerek yok.
Deryanın benim hayatımda olduğu icin ve üstelik sevgilim olduğu icin çok ama çok şanslıyım.
2. eğer birdaha böyle bir şey, yada benzeyen bir şey yaşanırsa emin ol bu kadar sakin kalmam" diye bağırdı.

"İşte bu! Yürü be Aşkım arkandayım..!" diye bağırasım vardı o an.
Yavuza sonsuz güvenim var sadece şu cadıya yok!

Bağırdığı icin ve Tuğçe de bunu o an beklemediği için korkudan yukarı sıçramıştı.
Tuğçe o an titreyen sesiyle sadece bir "Ama.." çıkara bilmişti.

Yavuz hic kulak vermeden elimi sıkıca tuttu ve "Hadi sevgilim gidelim burdan" dedi.
O an aslında hiç sırası değildi ama nedensiz aklıma "Hadi Osman gidelim burdan.." gelmişti ve saniyelik gülümsemiştim.

Bakışlar öldüre bilse şuan Tügce çoktan ölü olurdu. Yavuzla gitmeden önce son bir şey söylemek istedim, yoksa bu fena içimde kalırdı.

Yavuza döndüm ve "Aşkım bir saniye" dedim ve Tuğçe'nin tam önüne geçtim, ona olan bakışlarım öfkeyle doluydu, üstüne doğru gittiğim icin, korkudan bi adım geriye gitti.
Hah korkak işte kimle uğraştığını bilmiyor daha..!
Herkes meraklı gözlerle ne diceğimi merak ediyordu.

"Bana bak Tuğçe eğer seni birdaha Yavuzun yanında görürsem, hadi onuda geçtim Yavuzun adını bile ağzına alırsan seni doğduğuna pişman ederim"

Tuğçe'nin ağzı açık kalmıştı, o kafasında kurduğu "plan" suya battığı icin yüzü haliyle baya asıktı.

Bunu dedikten sonra herkes "Ooooo" diye bağırmaya başlamıştı, o an Yavuzla beraber el ele ordan uzaklaşmaya başlamıştık bile.
Bütün gözler ordan uzaklaşana kadar bizim üstümüzdeydi.

Sakin bir parka doğru yürüdük ve oraya oturduk. Ben ama sinirden yerimde duramadığım icin bi saga ve bir sola doğru yürüyordum.

"Prensesim artık bi sakin olup otursan nasıl olur? Başım döndü resmen"

"Oturamam bak kendini bi yerime koy ya, mesela Erdem dudaklarıma yapışsaydı sakin kalırmıydın?"

"Ne diyorsun güzelim düşüncesi bile korkunç! O coçuğun ağzını burnunu dağıtırdım ben!" dedikten sonra yine sakinleşmeye çalışıp devam konuştu

OLAYIN İÇİNDE [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin