Port Mafyanın Bodrum Katı
Saatte tam 00:00 mafyanın yarısı zor bir gün geçirdikten sonra yataklarına kavuşmuş sakince uyurken, marya başlarının bir tanesi halla yatağında değil.
Çünkü öğrencisine ders veriyor.
Dazay ile Akutagava tam saat dokuzdan bodrum katında antrenman yapıyorlar, ama bu saatlerde hiç bir şey değişmedi. Dazay hayla gözlerinde bir tek iğrenme ile yerlerde sürünen öğrencisine bakıyordu. Tam iki ay geçti ama öğrencisinde bir ilerleme görmedi. İki ay boyunca öğrencisi hayla bir yerde duruyor.
Dazay için bu çok hayal kırıcı, çünkü öğrencisinden çok şey bekliyordu.
Şuan, şimdiki zamanda, yani saat 00:00'da Dazay bir tuhaf bakış ile Akutagava'ya bakıyordu, ve öğrenci onun üstündeki ağır bakışı artık hissetmeye başladı.
Akutagava ağzını açmaya kırkarak, sesiz bir şekilde bir tek bu bir kaç sözü söylemeye karar verdi.
- Dazay-san, bir şey mi oldu? Neden böyle bakmaya başladınız? -
Dazay ise bir tek yüzünde bir sırıtma ile öğrencisine baktı, yüzündeki ifade sanki dalga geçer gibiydi ve Akutagava için bu biraz can acıtıcıydı.
Dazay biraz yerinde durarak, sanki bir şey düşünerek dimdik yere bakıyordu, yere düşen öğrenciye, tam onun yüzüne. Bir dakika sonra ise sanki aklına bir fikir gelmiş gibi hemen duruşunu bırakıp masaya doğru hareket etti. Masanın üstünden eline kırbaç aldı, aslında beyninde daha düşünüyordu, lazım mı? Ve son kararını verip yine öğrencisine doğru hareket etti.
Ve bu diyaloğu başlattı :
- Biliyor musun Akutagava.. Beni bu iki ay içinde çok hayal kırıklığına uğrattın.. Ve bunun bir cezası olacak. Çünkü ben artık yoruldum. Her gün senin yüzünden sinirlerimi tüketmeye yoruldum. -
Bu sözlerden sonra, öğrencisi ona bir şok hayli ile baktı, elinde tutuyu kırbacı görünce ise gözlerinde bir korku görüldü, bir hayvan korkusu.
Akutagava korkuyordu, alacağı cezadan korkuyordu.
Dazay bir kaç adım daha öne attıp, öğrencisini giysisini önünden tutarak yerden kaldırdı ve gözleriyle ayakta durmasını istedi. Akutagva bu bakışı biliyordu.
Çok iyi biliyordu.
Dazay ise bir çocuk gibi gülümseyerek baktı ve bunu söyledi.
- Üstündekini çıkart. -
Akutagava yüzünde bir tuhaf ifade ile öğretmenine baktı, ama söylediğin yerine getirdi. Üstündeki paltoyu ve gömleği çıkartıp masanın üstüne koydu, sonrada Dazay'ın önüne geçip yere baktı.
- Bana sırtın ile dön ve vuruşları say. Sakın sayıyı unutma, sana sonra kaç kez vurduğumu soracağım. -
Ve Akutagava sadece bir korku ile öğretmenine sırt dönüp duvara sarıldı ve nefesini tutu, sanki bu şimdi hissedeceği ağıcı durdurabilecek.
Havayı sanki yaran bir ses ile Akutagava'nın sırtına bir vuruş düştü. Akutagava ise bir ses çıkarmadan dudağını ısırıp içinden bunu düşünüyordu :
Birinci vuruş.. Canım pek acımadı, antrenmanda daha acı vururdu..
Bir 10 dakika geçtikten sonra, öğrenci artık ayaklarında zar zor durarak zor nefes alıyordu ve artık sonunda ayaklarına düşüp ağzını kapatıp öksürmeye başladı. Dazay ise o sırada arkasında soğuk bir bakış ile bakıyordu.
- Kaç tane vuruş sayabildin? -
- 10..
- Aferin. Artık cezaların böyle olacak.
Soğuk bir ses tonu ile sadece bunu söyledi. Yerde acı ile oturan öğrencisine yine bu kadar büyük bir iğrençlikle baktı ve istediği cevabı alıp sadece dönüp gitti. Hiç bir şey söylemeden.
Akutagava biliyordu.
Yarın aynı saatte yine derse gelecek.
Ve yine bu kadar rezil verici davranışa ve sözlere kavuşacağını da biliyordu.
ama yine de gelecek.
- SON -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onun cezası .
FanfictionP.S = Burada bazı önemli şeyler söyleyeceğim. 1. Akutagava'nın ismini doğru yazıyorum, yani onun Türkçesiyle yazıyorum. ( İngilizcesi : Ryunosuke Akutagawa ) 2. Buda Dazay ile ilgili. Dazay'ın ismini doğru yazıyorum, sadece türkçesi ile. (İngili...