devamı

2 1 0
                                    


Yolculukların en hüzünlü olanı eylül ayında yapılanıdır, bunu hatırlıyorum tekrardan... Yollarda bir ıssızlık, durgunluk ve yalnızlık var... Canı yanıyor gibi yaprak döken ağaçların, umudunu kaybetmiş gibi duruyor dar ve virajlı yollar, gökyüzünün mavisi solmuş sanki, kuşlar bile dokunmuyor rüzgarın gergin esintisine... Araba bile inciniyor gibi ilerliyor bu kendini kabul ettiremediği yolda kendini korumaya çalışarak. İncinmekten korunmaya çalışmak da bir savunma mekanizmasıdır oysa; zamanında çok fazla hissetmiş insanların artık duygusuz olması da güzel bir örneğidir işte bunun...

İncinir insanlar ve incitmekten çekinmez diğer insanlar...

Diğer insanlar...

Yola çıkılmaz diğer insanlarla, çıkılırsa eğer yolda kalmak bir mecburiyet haline gelir zira... Yalnız yolculuk yapmak ise bu durumun tek elle tutulur çaresidir belki de. Oysa yalnız yolculuk yapmayı sevmem ben hiç... Bilmediğim bir yolda tek başıma yolculuk yaparken düşüncelerimde ne kadar da çok çelişiyorum kendimle...

Çelişkiler...

Bambaşka bir yazı konusu olabilir...

Eve dönmek gerekir yazı yazabilmek için; eve ve kendine dönmek... Dönüyorum yine işte sırf bu sebepten dolayı... Dönüyorum ve insanlar görüyorum geçtiğim yolların kenarında; kimisinin güveni yok kendine, kimisi ise korkak sadece tam tersini iddia ederken... Kaçıyorlar hepsi birer birer yaklaşan bir araba görünce...

Geldim sonunda eve ve yazıyorum işte, durum bundan ibaret...

Diğer insanlar için yazılmamalı bir yazı, iyi düşünüp öyle yazmalı sonradan pişman olmamak adına... Zira herkes anlayamaz ama bir yazıdır belki de bazı insanların en değerlisi...

Ben, eylül ve hüzün... Birlikteyiz yine...

Ne demiş şair; "Eylül sen çabuk gitme. Benimle kal. Daha çok yaprak dökeceğiz biz seninle yaşanmışlıklara ve yaşanamayanlara..."

Helinsel Bakış....Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin