3 Ocak 2018
Mixan omzuna kalın bir şal koyunca sağ omzuna baktı. Çocuğun eli birkaç saniye kızın küçük omuzlarında oyalandı.
Ahu'nun üşüyen omuzları ısınmıştı.
Mixan ellerini çekip karşısındaki sandalyeye oturdu.
Hareketli bir şarkı mırıldanarak ve başını ritme göre sallayarak kupaya biraz kahve doldurdu. Yine... Ahu'yu içmeye ikna edememişti. Bu yüzden alkolsüz şeyler içiyorlardı.
Ayrıca kız, büyük bir hızla nehirde kayarak ilerleyen yatta, delice esen soğuk rüzgar yüzünden üşümüştü.
" İspanya bu kadar soğuk olmuyordur ocak ayında..."
Kız derin bir nefes alıp bıkmış bir şekilde " Mixan..." dedi. " İki senedir Japonya'daydım ben. Bu iklimi biliyorum."
Mixan dudaklarını büzdü. Mızıkçılık yapan çocuklar gibiydi. " O zaman neden ince giyindin?"
Ahu siyah sulara baktı. Bilmiyordu.
Neyi, neden yaptığını hiç bilmiyordu.
Düşününce, bu soğuk havada neden incecik bir kazak giyip üzerine bir mont ya da hırka almadığını bilmiyordu.
Düşünmeden yapmıştı. Düşünmeden hazırlanmıştı. Bunları neden düşünmeden yaptığını da biliyordu. Çünkü Jimin'in yanında... Düşünmeden konuşmuştu.
Kız uzun sür cevap vermediği halde Mixan onun dalgınlığını umursamadı. " Bence bana..." dedi oldukça mutlu bir şekilde " Seni alışverişe çıkarmam için mesaj veriyorsun."
Kız dalan gözlerini kırpıştırdı ve karşısında oturmuş mutlu mutlu gülümseyen adama baktı. Hayır demek istiyordu ama bu ters bir cevap olurdu. Jimin'le tartıştığını muhtemelen duyan Mixan, şimdi kızın canını buna sıkıyor oluşuna şüpheyle bakabilirdi.
Ahu yavaşça gülümsedi. " Amacımı çok belli ettim." Adama kur yapar gibi güldü ve kahveden bir yudum aldı. Dilini yakan kahve yaptığı hareketlerin cezası gibi gelmişti ona. Böyle şeyler yapmaya alışık değildi. Hatta...
Mixan'ın onun garip davrandığını fark etmiyor oluşuna şaşırdı. Onu tanımadığı bundan belliydi işte. Bir insan, sevdiği insanın neler yapabileceğini bildiği kadar neler yapmayacağını da bilmeliydi.
Ahu hiçbir zaman tatlı bir kız olmamıştı. Memnuniyetsiz ve somurtkandı daha çok. Onu mutlu etmek aşırı derecede zordu. Tabi... Sevmediği insanlar için geçerliydi bu.
Yoksa küçük şeylerle hatta ucuz ve saçma şeylerle mutlu olurdu. Bir dolarlık bir bileklik, ikinci el, eski bir defter... Birkaç yudum çay ya da bunun gibi şeyler.
Süsü sevmezdi. Bu yüzden fazla alışverişe çıkmazdı ya da çıktığında hep aynı tarz, rahat, bol kıyafetler, boğazlı kazaklar alırdı. Zaten yaptığı işte de rahat olmak gerekirdi. Salaş ve umursamaz...
Mixan'ın peşine takılıp alışverişe gittiğini düşündü. Kesin aşırı pahalı ve kızsı şeyler almaya çalışacaktı çocuk. Ahu'nun ise gerçekten almaya direteceği şey, yamalı bir pantolon olurdu yüksek ihtimal.
Mixan biraz sonra telefonda konuşmak için içeri girdiğinde kız omzundaki şala sıkıca sarıldı ve siyah sulara dalıp gitti.
O kadar mükemmeliyetçiydi ki, bazen yarım kalan bir işini düşünmekten uyuyamazdı. İşkolik sayılırdı. Kafayı yemiş bir işkolik. Bunu da gerçekten kalbinin çarpma nedeni olan işi yapıyor oluşuna bağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TONY MONTANA
FanfictionSatranç tahtasında yalnız bir şah... Aslında hayatta herkes bir hikayenin yan rolü... Hatta bazıları her yerde satır arası olmaya mahkum. Geçmiş peşini bırakmazsa onu gözlerinin önüne sermen ve yüzleşmen gerekir. Kardeşlerini, kardeş bildiklerini ko...