3 Gün Sonra
2 gün önce babam bir ipucu daha vermişti. Bu ipucundan sonra kafamız gerçekten çok karışmıştı. Nereden başlayacağımızı bilmeyi yeğlerken karman çorman olmuştuk. Yeni ipucu da şuydu; biri daha gidecek, yine yanacak onun yüzünden.
Annem televizyondan haber kanalını açmıştı. Güç Haber'di kanalın adı. Bir kaç haberi yayınladıklarından sonra büyük harflerle yazılmış olan son dakika heberi yayınlanıyordu. "Güçler Ülkesinin en büyük ormanlarından biri olan Portal Ormanında birkaç saat önce başladığı söylenilen bir yangın çıktığı tespit edildi. Yangının çıkış nedeninin cam şişe kırıları olduğu düşünülüyor" dedi spiker. Sonra da görüntüler verildi. Orman hala yanıyordu. Ormanın yaklaşık çeyreği kadarı yanmış görünüyordu.
Annem çok dikkatli dinliyordu haberi. Ülkenin en büyük ormanı olduğu içindi heralde. "Ada. Buldum galiba. Bilmecenin cevabını buldum. Nasıl düşünemedim ya" dedi annem. "Cevap ne anne?" dedim. Meraklı gözlerle baktım anneme. "Cam. Doğayı yok edebilen en büyük düşman camdır. Küçük bir parça da olsa güneş ışınlarıyla birleşirse büyük bir etkisi vardır." dedi annem. Doğru söylüyordu.
Bilmecenin cevabını bulmuştuk. Sıra ağabeyimi bulmakta.
"Cam perisinin değişik bir güçü olduğunu biliyorum ama gerçekten çok güçlü bir peridir. Babanın en eski düşmanlarındandı. Neredeyse unutmuşduk onu. Bir gün savaşta bizden öcünü alacağını söylemişti. Fazla aldırış etmemiştik. Demek ki etmemiz gerekiyormuş" dedi annem.
Annemi dinlerken saate bir göz gezdireyim dedim ve saati gördüğümde şaşırdım. Saat akşamın 7'si olmuştu. Şimdiye kadar fark etmem gerekmez miydi diye düşündüm. "Anne ben artık gidiyim" dedim anneme. Annem başıyla onayladı ve odadan çıktım. Bahçeye mi odama mı diye düşündüm. Son karar olarak bahçeye çıktım.
Çimlerin üstüne sırt üstü yattım ve yıldızları seyretmeye başladım. Burada akşam yıldızlar çok daha güzel görünüyordu. Eski yaşadığım yerde akşamları yıldızlara bakmak istediğimde gökyüzünde bir yıldız bile göremezdim. Sanırım burda fazla ışık olmadığından yıldızlar bu kadar güzeldi.
Bahçeye geleli yarım saat olmuştu ve ben biraz üşümeye başlamıştım. Odama gitmek için ayağa kalktım ve yatakhane binasına yürümeye başladım.
Kısa süre sonra odamın kapısının önüne gelmiştim. Kapıyı açtım ve odama girdim. Yatağın üstüne oturdum ve biraz soluklandım.
Bugün Justini neredeyse hiç görmemiştim. Kesin beni görmeye gelirdi. Sabah görmüştüm sadece. Sonrasında hiç görmemiştim. Gidip bir bakmaya karar verdim.
2. kata Justinin odasının önüne geldim ve kapıyı çaldım. Biraz bekledikten sonra kapıyı açan olmadı. Tekrar çaldım ama yine kapı açılmadı. Nereye gitmiş olabilirdi ki?
Kapıyı açan olmayınca odama geri dönmeye karar verdim. Odama giden merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım. "Adaa?" diye bir ses duydum arkamdan. Arkamı dönüp baktığımda Justin olduğunu gördüm. "Neredeydin? Bütün gün neredeyse hiç seni görmedim" dedim. Kafasını aşağı eydi. Merdivenlerden indim ve Justinin yanına gittim. Kafasını kaldırdı ve bana baktı. "Ben... gidiyorum Ada" dedi. "Ne? Nereye gidiyorsun!" dedim. Anlayamıyordum, neden gidiyordu ki? "Beni başka bi okula gönderiyorlar" dedi Justin. Şaşırmıştım. Neden gönderebilirlerdi ki?
Justin başka bir şey söylemeden odasına gitti. Hem sinirlenmiş, hem de şaşırmıştım. Gitmesinin nedenini öğrenmem gerekiyordu. Ondan böyle ayrılamazdım.
Annemin odasında buldum kendimi o konuşmadan sonra. "Justini gönderemezsiniz anne" dedim sinirle annemin odasına girip. "Ada sakin ol bi önce" dedi annem umursamazca. Nasıl onu gönderebilirlerdi ki? "Sakin falan olamam. Onu bu okuldan gönderemezsiniz!" dedim bağırarak. Bu sefer annem umursamaya başlamıştı. Ciddiye almıştı beni. Koltuğundan kalktı ve elini masaya vurdu sinirle. "Bana bu şekilde davranamazsın Ada. Ben senin annenim!" dedi annem. "Sözde annemsin sadece. Justin benimle senden çok ilgilendi, senden çok sevdi o beni. Gerçekten beni sevseydin küçükken beni bırakmazdın. Savaş vardı diye bahane uyduruyorsun sadece!" dedim. Biraz fazla tepki vermiş olabilirim ama çok fazla sinirlenmiştim. "Derhal odamdan dışarı çık Ada!" dedi annem bağırarak. Sinirle ona baktım ve odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğanın Kızı
FantasyDoğduğumdan beri ait olmam gereken hayatıma 15 yaşımda kavuştum. Kim babasını özlediğinde gidip bir ağaca sarılır ki? Ben. Çünkü benim gücümün kaynağı doğaydı ve babamdan kalan tek mirastı. Ben herkes gibi değildim. Ben özeldim. Ben Doğanın Kızı'yd...