Multimedia: Eylem
Bölüm şarkısı: Skyler grey
I coming home🐞🐞🐞🐞🐞🐞🐞🐞🐞🐞
"Eylem" Başımın üzerinde bir ağrı hissettiğimde kalktım başımdaki cırtlak sesten dolayı başımın ağrısı daha da artmıştı istemsizce inledim. Baş ağrısı çekmek için çok kötü bir gündü.
"Ne var" dedim kendimden iğrenerek sesim yorgunluktan pürüzlü çıkmıştı sesimin bu halini hiç sevmiyordum.
Karşımda annem olduğunu tahmin ettigim kadın, pardon anne kelimesinin önüne üveyi eklemem gerekiyordu. Bana çatık kaşla bakmaya devam edince yataktan doğruldum. Başım çatlayacak gibiydi elim istemsizce başıma gidince tek dileğim bugünün daha berbat geçmemesiydi.
"Bugün gideceksin" Söylediği sözler beynimde yankılanırken kendimden emin olmayarak ona baktım nereye diye sormaya fırsat bulamadan odamın kapısı çarpınca yatağımın yanındaki komodinin üzerinde telefonumu aradım elim metal bir şeye deyince elime alıp şifreyi hatırlamaya çalıştım. Telefonum sahip olduğum tek eşyam olduğu için benim gözümde çok değerliydi ve kimsenin kurcalamasını istemezdim.
Şifreyi hatırlayınca kendi kendime gülümsedim en son üvey kadınla kavga ederken şifreyi sürtük olarak değiştirmiştim.
4 cevapsız aramaya bakmadan rehberden Gereksizi bulup yeşile bastım.
Telefon anında açılınca sesini duymaya gerek duymadan istemsizce ağzımdan dökülen kelimelere engel olamadım."Senin karın olacak o sürtük bana gideceğimle ilgili bir şeyler geveledi bu ne demek oluyor"
Oldukça sinirli çıkan sesime karşılık karşı taraftan bir kahkaha sesi geldiğinde bana bu şekilde güldüğü için kendimi daha agresif hissediyordum."Evet karım doğru söylemiş yarın evden defolup gidiyorsun"
Defolup gidiyorsun
Defolup gidiyorsun
Defolup gidiyorsunGereksizin sözleri beynimde yankılanırken sinirden telefonu kulağımdan çekmiştim. Telefondan tekrar gereksizin sesini duyduğumda telefonumu tekrar kulağıma dayadım.
"Hem unutmadan bir daha benim karıma sürtük dersen dilini"
Lafın devamını dinlemeden telefonu yüzüne kapattım.
Gözyaşlarıma engel olamayarak yatağa tekrar uzandım yorganı üstüme örtüp sağa doğru döndüm dün geceden pencerenin perdesini bile kapamayı ihmal etmiştim. Yağmurlu gökyüzüne bakarken tek dileğim eskisi gibi mutlu olmaktı, babamın bana eskisi gibi davranmasıydı...
"Eylem kızım bak baban geldi ona hoşgeldin demeyecek misin?"
Gözlerim kapıdan içeriye giren babama kayınca annemi onaylar şekilde bakıp babama koştum.
"Hoşgeldin babacığım"
Babamın kucağına atlayıp onun boynuna sarıldım.
Yanağımdan öpüp "benim kızım kocaman olmuş ya" deyince gülmüştüm oda bana bakıp gülünce araya annem de katılmıştı. Babam beni kucağından indirip anneme sarılınca hepimizin yüzünde güller açıyordu.Anılarım gözümde canlanınca gözyaşlarım daha fazla akmaya başladı. Mutlu bir kız çocuğuyken nasıl bu hale geldim çok iyi biliyordum ama bilmek istemiyordum.
Her şey annemin ben 10 yaşındayken ölmesiyle başladı.
Sonrasında babamın yeni karısı efsunu eve getirmesi birde üstüne üstlük çocuk yapması ve bunlar yaşanırken bana sanki evladı değilmişim gibi davranması
Hayatımın bu noktaya gelmesine sebep oldu.Geçmişin gölgesinde yaşamak istemiyordum ama yanı başımda bana üvey babammış gibi davranan öz babam ve yanında annemin yerini alan üvey sürtük vardı. Geçmişin gölgesinde yaşamak dışında yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Anılarımı silemezdim hafızamı kaybedemezdim ama ben eski masum beyaz kız çocuğu değildim artık siyahlar içerisindeki o yalnız tek başına geçmişin karanlığında boğulmaya mahkûm bırakılan kızdım.
& 1 SAAT SONRA &Uykumun ortasındayken uyanmama sebep olan skyler greyin sesiyle telefonu bir hışımla elime alıp meşgule attım kimse benim uykumdan daha değerli değildi.
Telefon çalmakta ısrar edince arayanın kim olduğuna bakmak için elime aldım.
0532......
Cevapsız aramalardan rehberimde olmayan kişinin telefonunu tuşlayarak
Aradım."Alo kimsiniz saat 11:57 de beni aramışsınız"
Bu kadar kibar olmama midem bulansada karşı tarafı dinlemeye başladım.
"Alo eylem Demirkıranla mı görüşüyorum"Telefonda arayan kişinin sesi ince ve kadın sesiydi. Beni arayacak kadın tanımıyordum akrabalarımla da aram iyi değildi tanıdık birisi olmadığı belliydi.
Kendimden emin sesimle "Evet Eylem Demirkıran benim ne istiyorsunuz"
"Sadece babanız Ender Demirkıranın tavsiyesi üzerine aradım sanırım liseyi bitirmişsiniz 18 yaşını geçtiğinizi duydum ve sizi üniversitemizde ağırlamaktan onur duyacağımızı bildirmek istedim"
Yine benim hakkımda karar alınmıştı yine benim haberim olmadan hayatıma burunlarını sokuyorlardı.
"Onur duymanıza gerek yok sizin üniversitenize gelmeyeceğim"
Kadını terslememin ardından telefonu kapatıp masanın üzerine koydum. Yatakta gün boyu yatma sürecim sona erdiği için mutsuzdum.
Ayağa kalkıp dolabıma doğru ilerledim , dolaptan kırmızı hırkamı aldım. Kırmızı hırkamı çok seviyordum çünkü bu annemin hırkasıydı.
Ağır adımlarla merdivenlerden aşağı indim evde sürtükle karşılaşmamaya çok dikkat edip evden dışarıya ilk adımımı attım.
Kapıyı açmamla yazın sıcak esintisini vücudumda hissettim bu hoşuma gitmesede sıcakta hırka giymemin çok saçma olduğunu düşünerek hırkamı elime aldım.Tabiki odama yeniden gidip yerine koymayacaktım.
Anneme tek çekmeyen yanım yani benim bildiğim üşengeç olmamdı onun dışında diğer özelliklerimiz hemen hemen aynıydı. Mesela ikimizde kışı çok severdik kış bizim için kardan adam demekti, yılbaşı demekti...
Ikimizde kötü tabirle gamsızdık insanların bizim hakkımızdaki düşünceleri bizim için pek önemli değildi hatta hiç önemli değildi. Başka bir ortak noktamız ise ikimizde açık sözlüydük düşüncelerimizi özgürce ifade ediyorduk. Babama ise benzer pek bir özelliğim yok biri dışında, bencillik... bencil olduğumu itiraf etmeliyim özellikle de annem öldükten sonra bencilliğimin arttığı konusunda yalan söyleyemem.
Belkide bencil olmak gerekiyordu kimseyi düşünmeden kimseyi önemsemeden kimseyi sevmeden yaşamak gerekiyordu belkide.
O zaman değer verdiğiniz insan sayısı azalacağı için yara almanızda o derece daha azalırdı.
Kim bilir belkide yaşamak kimsenin bilmediği kadar basit herkesin bildiği kadar zordur...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPBOZ
Teen FictionBu iyiyle kötünün hikayesi değildi. Bu kötüyle kötünün hikayesiydi. Geçmişin gölgesinde yaşayan genç bir kızla , Geçmişinde takılı kalan ve geleceğini intikama adayan bir adamın hikayesiydi bu... Ve sonunda siyahla siyahın dansı... Ve sonunda masu...