~ GEÇMİŞİN İZLERİ ~
Onu o kadar çok seviyorum ki anlatamam. Seviyorum derim ama anlatacak cümle bulamam. İnsanın sevgisini anlatamaması ne zor bir şey. İçimde öyle güzel yerde ki bunu anlatacak harf dahi bulamam. Çok ararım ama bulamam. Bana göre sevmekte sevilmekte çok güzel bir şey. Özellikle karşılıklı sevmek mucize bir şey. Koskoca gezegende birbiri için atan kalpler... Sevilmekten daha önemli sevmek. Bir kitapta okumuştum. 'Ne kadar sevdiğini bilebilirsin ama asla ne kadar sevildiğini bilemezsin.' yazıyordu bir cümlesinde. Bu söz sevmenin, sevilmekten daha özel olduğunu açıklamaya yetiyor. Bu söz sevmenin sözü. Bu söz bizim sözümüz. Sevilmek istiyorsan önce seveceksin. Sevmeyle başlayacaksın işe. Çalışmadan ekmek yok kimseye. Sev ve sevil. Bazen sevilmesende sev. Çünkü sevmek kalbi temizler. Bir ağaca su vermek gibi düşünelim. Her şey sevmeye değer. Kalbinin kilidini kırmak gibidir sevmek. Onu açacak çilingir bulamasanda, kendin açabilirsin. Yani önce sevip sonra sevilmeyi bekleyebilirsin. Bak göreceksin, sevince kendine geleceksin.
Buraya gelince kendimden geçtim âdeta. Çünkü ben onu burada affetmiştim. Ben ilk adımımı burada atmıştım. İlk adımım onun içindi ve onun sayesindeydi. Yeniden onunla hissetmistim tüm bedenimi. Onun yanındayken inanmıştım yapabileceğime. O inandırmıştı beni başarabileceğime. Ve başardım. Onun sayesinde, o gün burada başardım. Ona bir adım attım. Onun uçurumdan düşmesini göze alamazdım. Korka korka attım ona adımımı. O gün beraber izledik güneşin batışınıda, doğuşunuda. Göğsümde uyumuştu o gün. Kalbimin üzerine koymuştu başını. Saçlarını okşamıştım. Şarkı söylemiştim ona, o da bana. Bir an olsun bırakmamıştı elimi, hep okşamıştı saç tellerimi. Ellerini hissetmiştim. Avuç içlerinden, bileklerinden öpmüştüm onu. Alnıma bir buse bırakmıştı. Ama sonra gitmek zorunda kaldı ve gitti. Birazda benim yüzümden gitti. Bu kadar güzel düşünceler yerini bir hüzne bıraktı. Onsuz geldim bugün buraya. Onun elini tutmuyorum mesela. O yok yanımda. Bana bir şeyler anlatan adam yok. Onun kalbinin sesini duymuyorum şu anda. Gözleri gözlerime bakmıyor mesela ya da elleri saçlarımda gezinmiyor. Bir ıslaklıkta hissetmiyorum yanaklarımda, alnımda. Çünkü her ne kadar inanmak istemesem de o yok yanımda. Onunla oturduğumuz yerde oturdum denize bakıyorum öylece. Aylar önce beraber seyretmiştik oysa ki. Dalgaların sesini beraber dinlemiştik. Omuzunda ağlamıştım. Ona sımsıkı sarılıp boynundan öpmüştüm, boynunun kokusunu içime çekmiştim. Şimdi ne kadar özledim kokusunu.
"Sude, iyi misin canım?" İyi miyim, değil miyim bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var o da kokusunu ne kadar çok özlediğim. Ona sarılmayı ne kadar çok özlediğim. Özlemek ne zor bir şey. Özlüyorsun ama yapacak hiçbir şeyin yok. Özleyipte sarılamamak çok zor. Burnunda tütüyor kokusu ama sen o kokuya hasret kalmak zorundasın. Zorunda olmaktan nefret ediyorum. Bir aralar sımsıkı sarıldığım kişiye hâlâ sarılmak istiyorum. Ama sarılamıyorum. Çünkü o burada yok.
"Buraya beraber gelmiştik. Tam burada oturmuştuk. Beni, kendine doğru yaslamıştı. Saçlarımı öpüp, kokluyordu. Bana sımsıkı sarılmıştı. Bir ara kemiklerimin sesini duymuş gibi oldum. Ama bir an olsun bırakmasını istemedim. Halimden şikayetçi değildim. Sarılmaktan her yerimi kırabilirdi. Nasılsa o hep yanımdaydı. Ama şimdi yok. O, burada değil. Bir kere bile aramadı, mesaj atmadı. Nasılım diye hiç merak etmedi. Ben bunu hakedecek bir şey yapmadım. Ben sadece gitmesi gerektiğini söyledim. Kırılan oydu evet ama parçalara ayrılanda ben oldum."
"Sen kendine bunları söylemekle en büyük yanlışı yapıyorsun canım. Sen kıracak bir şey yapmadın. Ona, doğru yolu gösterdin. Yapması gerekeni söyledin. O sana kırılmamıştır. Sen kendini yıpratıyorsun sadece. Kendini üzmekten vazgeç artık!"
"Olmuyor Miray! Yapamıyorum! Ya neden böyle oldu diye içim içimi yiyor. Uykularımı kaybettim artık. Sadece rüyalarımda onu görmek için uyuyordum ama artık 'Ne yapıyor? Kiminle? Nasıl?' diye düşünmekten gözüme uyku girmiyor. Çok yoruldum artık! Çok yıprandım artık yeter!"
Bu cümlelerim üzerine kızlar bana sımsıkı sarıldı. Onlarda anlayabiliyordu beni ama ellerinden hiçbir şey gelmiyordu. Ben bile bir şey yapamıyorum zaten. Onlardan bir şey yapmalarını bekleyemem. Fatih çabalamıyor bile. Beni bu kadar çabuk unutturacak ne olmuş olabilir ki? Seven insan neden böyle davranır ki? Söz veren insan neden böyle yapar? Artık aklım almıyor. Mantıklı düşünemiyorum hiçbir şeyi. Aklımla kalbim uyuşmaz oldu. Her gece ağlamaktan yorulur mu bir insan? Ben yoruldum. Her gece ağlamaktan yoruldum. Dokunsalar ağlayacak durumdayım. Böyle bir kız değildim ben. Çok sevmenin bedelini böyle ödemek beni çok üzüyor. Sevdiğim adam tarafından umursanmaz birisi...
"Canın yanacak. Hatta çok yanacak. Bazen ağlamaktan uyuyamadığın geceler olacak. Bazen de uzaklara dalıp gideceksin. Sevmenin bedelini böyle ödeyeceksin. Kalbin sızlayacak ama elinden hiçbir şey gelmeyecek, gelemeyecek. Bazen yanında gözyaşlarını silen birisi olmayacak. Onun için ağladığın gecelerde o yanında olmayacak. 'Nerede?' diye düşüneceksin. Ama bu sorunun cevabını öğrenemeyeceksin. Hayat seni acımasız olmaya zorlayacak. Çok kırılacaksın ama aynı zamanda da çok güçlü olacaksın. Öyle bir gün gelecek ki, geçmişine dönüp baktığında sadece güldüğünü farkedeceksin."
Geçecek demeyle geçse keşke her şey. Geçmiyor işte. Geçmesini istemediğimdendir belki de. Ben acısınıda seviyorum. Ama onsuzluk, çok zor oluyor. Alıştığım kişinin, sürekli yanında olduğum kişinin arayıp sormaması çok canımı yakıyor. Alışmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu öğrendim. Ama ben ona alışmak istemiştim. Biz birbirimize alışmıştık. Nasıl böyle olur sonumuz anlam veremiyorum. Günlerim, bir sonraki günü beklemekle geçiyor. Sırf ona kavuşmak için gün sayıyorum. Ama geçmiyor. Geçmek bilmiyor zaman. Ona her gün bir adım daha yaklaşıyorum ama onun umrundamı bilmiyorum. Beni hâlâ seviyor, hâlâ bekliyor mu bilmiyorum. Bazı şeylerim hiç değişmesini istemiyorum bazen. Hep aynı kalsa keşke her şey.
"Eve gidelim mi artık." dedim zorda olsa yutkunarak. Sesim kısılmış gibi hissettim. Ve bir kez daha anladım sevmenin insanı nasıl değiştirdiğini.
Geçmişin izleri var üzerimde. Dur durak bilmeyen. Geçmesini istemediğim ama bir o kadar da canımı yakan. Geçmişin yükünü omuzlarımda taşımak zorundayım. Fakat ben daha ayakta duramıyorum. Bana böyle bir acıyı yaşatan adamıda hâlâ sevmekten vazgeçmiyorum. Geçmiş güzelse onun sayesinde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜSME AŞKA
Roman d'amourAynı günde hem geleceğe yeni bir adım atarken hem de o adımla yere çakıldım. Daha yürüyemiyorken ona koşmayı seçtim ben. Önümdeki yolları bilmeden gittim ona. Bilmiyordum beni neler bekleyeceğini. Öğrendiğimde yeniden nasıl düşeceğimi. "SÖZ VERİYOR...