"İkna edemediğinizi ve geri döndüğünüzü biliyorum çocuklar." Bay johnun söylediği saçma cümleyle alay etmek isterdim.
İstiyorumda.
"Tabii ki dönücez bay john." Dedim ve gülümsedim.
Zorla gülümsemiştim aslında. 'Bir çaresi olmalı.' Denen cümle bile artık yoktu. Çaremiz kalmadı. Yenilecektik mi?
"Hayır!" Ayağa sıçramamla herkes bana baktı. "Ne?" Sandraya döndüm. Ben dışımdan mı hayır demiştim. Kahretsin! Bu anı bozmak istemezdik, değil mi?
"Çaremiz olmalı." Dedim herkese tek tek bakarak. "yok malia. Bütün çaremiz bitti. Kate istemedi. Zorlarsak kötü bir şey olabilir." Dedi bay john.
"Hayır, olmalı, var!" Depodan çıktım ve gitmem gereken yere gitmeye başladım.
***
"Bayan kate!" Son bağırışımla çıkmıştı kuleden. "Yine mi sen?" Dedi yanıma gelerek. "Bayan kate, sizden başka çaremiz yok. Lütfen bize yardım edin. Bakın siz kardeşiniz intikamını aldınız. Ama biz? Biz ne olacağız? Bizi düşünün!"
Bana gözlerini devirerek baktı ve saçlarımı hafifçe geri itti. "Ben kimseyi düşünmem. Tamam mı? Şimdi git." Dedi ve tam kuleye doğru gidecekken durdurdum.
"Kardeşinizin intikamını alamadınız! Bunu size birinin söylemesi lazımdı zaten! Onu, emmetı canavar yaparak sadece kötü biri ettiniz. Yaptığınız tek şey aptallık bayan kate!" Yüksek sesimle biraz geriye çekildi.
"Benim neler yapıcağımı bilmen gerekirdi! Eğer gitmessen-" sözünü kestim.
"Eğer gitmessem tek yapabildiğiniz şeyi yani canavar mı yapacaksınız beni? Ha!? Yapın! Zaten bu dünyada bir işim kalmadı! Ailem öldü benim! Sizin yüzünüzden! Emmetın değil!" Gözlerini kapattı üzgünce. Bir anda sarıldığında şaşkınca etrafa baktım. "Üzgünüm. Kardeşimin ölümü yüzünden delirmiş gibiydim. Sizi tanımıyordum. Böyle olacağınada bilmiyordum. Ben sadece o günden beri yalnızım. Kimsenin ne düşündüğü umrumda değil diyerek yaşadım." Dedi. Geri çekildi.
"Üzgünüm ama size yardım edemem. Artık güçlü değilim o kadar. Bütün güçlerimi emmet aldı. Her şeyin suçlusu benim bunuda biliyorum. Şimdi git! Bu kadar yeter." Dedi ve son göz yaşını silerek kuleye doğru havalandı.
Yere oturdum. Daha doğrusu dengemi kaybettim. Dönüyor gibiydi her taraf. Yada ben öyle görüyordum. Başımı kuleye yasladım.
Neden biz kurttuk? Neden bunlar bizim başımıza geldi? Neden bu kadar acı çekiyoruz? Neden çaresisiz?
Gözlerim kapanıyordu. Engel olmaya çalıştım. Ne oluyordu bana böyle. Bir anda baş dönmesi falan.
Ayağa kalktım. Sendeledim biraz. Taşa takıldım. Uzun bir yoldu. Koşarak gitmeye halim yoktu.
Birisinin kucağında olduğumu hissettim. Kimdi?
"Hey sen! Çabuk indir be- Albert? Buraya nasıl ge-geldin?" Güneş yüzünden bakamıyordun pek.
"Boşver bunları şimdi. Biraz dinlenmen lazım. Sana kim dedi katenin yanına git diye?" Dedi ve bana baktı. Kollarımı boynuna sardım ve göğsüne yaslandım. Bunu istemsizce mi yaptım bilmiyorum. Ama tek isteğim uyumaktı.
***
Saçlarımı okşayan el gayet orda iyiydi aslında. Ama kim olduğuda önemliydi. Gözlerimi araladım.
"Hey?" Hemen elini çekti. Bizim evdeydik. Yatakta. O oturmuş ve yatıyordum.
"Hatırlıyor musun bir şeyler?" Dediğinde göz devirdim ve kafamı terar yastığa gömdüm.
"İçki içmedim albert." Dedim. "Çok kötüydün."
Bir şey demedim. "Kate bütün bunların suçlusu kendisinin olduğunu söyledi. Emmet onun güçlerini almış. Bütün gücünü değil. Az bir gücü kalmış. Bize yardım edemezmiş." Dedim son nefesimle. Tekrar nefes aldım.
"Yapacak bir şey yok malia. Ne olacak bilmiyorum emmet." Dedi. Gözlerimi kapattım.
"Yana kaysana." Albertin sesiyle ona döndüm. "Ne?"
"Seni taşımaktan yoruldum diyorum." Dedi ve güldü.
Tabii ki de neyi kastettiğini anlamıştım. Yana kaydım.
"Ağırım sanki ben." Dedim alayla.
"Bunu duymamış olarak kabul ediyorum." Dedi ve oda güldü. Ayaklarımız birbirine değiyordu. O bunun farkındamı bilmiyordum. Şuan ne olduğunu hakkındada.
"Sandra?!" Aniden ayağa kalktım. O bizi böyle görürse kötü olurdu. Biraz yana kaydım alberttan uzaklaştım.
"Sakin ol. Babamla kılıçlarını alarak bir yere gittiler. Muhtemelen babam şu meşhur tekniklerini anlatacaktır." Dedi. Bir oh çektim.
Tekrar yattım.
"Teşekkür ederim." Ağzımın istemsizce çıkardığı kelimelere küfrettim.
"Ne için?" Cevap vermek zorundaydım.
"Dolunayda." Dedim kısaca.
Bana döndü. Bende ona döndüm.
"Önemli değil." Dedi. Bana bakışını çözemiyordum. Sandra olsa onun içten ne düşündüğünü söyleyebilirdim ama.. Albert karmakarışık hatta duygusuz bakıyordu.
"Bana öyle bakmayı kes." Hemen dünyaya geri döndüm. "Dalmışım."
"gördüm." Dedi.
Rahatsız olmuştum düz yatarak. Yana döndüm. Sol tarafa albertın olduğunu yöne. Bunu neden yaptım?!
Öbür arkamı döndem bu sefer başka şeylerle olabilirdi aslında. Her neyse.
Oda bana döndü. Noluyordu? Konuşmuyorduk, bir iki kelime etsek yeterli olurdu benim için ama etmiyordu.
Gözlerimi kapattım. Uykum vardı yinede. Göz kapaklarım ağırlaşmıştı.
"Malia."
Kolumdaki dürtmeyle gözlerimi açtım. 5 dakika bile olmamış olması lazım.
Ona sorarcasına baktım. "Sana bir şey demem gerekiyor." Dedi ve oturur pozisyonuna geçti. Böyle kalamazdım. Ben de oturdum.
"Söyle." Dedim saçlarımı geriye doğru atarken. Uykum vardı. Bir garip görüyordum.
"Ben sen ilk geldiğinde.." Bana yakınlaşmaya başladı. Hayır hayır, o olmayacak değil mi?
Ona baktım. Dudaklarıma bakıyordu. "Ben sana.."
Dudakları bulması gereken yeri bulmuştu bile. Karşılık vermedim. Elini belimde hissettiğimde dudaklarının arasından "Albert" dedim. Napmaya çalışıyordu.
Öpmeye devam etti.
Karşılık vermeye başladım. Bir dakika?! Ne?! Şuan ne oluyordu birisi bana açıklayabilir mi?
Ellerim ensesindeki saçlarına gitti. Saçlarını okşamaya başladım istemsizce.
Geri çekildi. Derin bir nefes aldım tekrar. "Git." Bana baktı. Hiç bir şey demeden hozlıca gitti.
Bu neydi şimdi. Bir daha onun yüzüne nasıl bakacaktım. O öpseydi durum değişirdi. Ama bende karşılık vermiştim.
'Ben ne yaptığını bilmeyen aptalın tekiydim.'
Biraz ekşınlıyım dedim. Olmadı. Votelerinizi yorumlarınızı eksik etmeyin.. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt kız
Teen FictionÖlüm canavarı, kurtların başı. Yıllardır ondan kaçarak yaşadım. Annemin babamın ölümü bu yüzdendi. Ne annemi ne babamı kurtarabildim. Bizi bulmayı başarıyordu bir şekilde, biz ise korkarak başka bir yerlere gidiyorduk. Bıkmıştım. Önüme benim gibi ol...