Dünyanın en kötü hissi, çok sevip özlediğiniz için nefret etmeniz. Hemde öyle bir nefrer ki bu sevgiden daha güçlü. Bütün mutluluğunuzu enerjinizi alıp götürüyor. Bazen o kadar çok özlüyorum ki hani o eve kahkahalarla gittiğim günleri. Nereye gidip nasıl tedavi olacağımı bilmediğim bu hastalıktan kurtulmak istedikçe beni daha çok ele geçiriyor. Korkuyorum. Zaten çok kötü bir durumdayım. Ya bu durumdan daha kötü bir duruma düşersem...
O an... O boşluğa düştüğüm andan beri kendimi nasıl toparlayamadım anlam veremiyorum. Yaklaşık bir ay önce bana verdiği cezayı tekrar verse ya bana. o Kadar psikolojim bozuk ki dokunsalar ağlayacağım ama hala gülebiliyorum. Eve gidip, yatağıma uzanıp saatlerce uyumak ve her şey düzelinceye kadar uyanmamak istiyorum. Mantığımı ve benliğimi tamamen kaybettim. Bir de yetmiyormuş gibi okul var. Çalışamıyorum, dersi dinleyemiyorum, sürekli dikkatimi dağıtıyor. Nasıl alıyorum ki bu notları?
Kardeşim, meleğim, dünya tatlısı diye sevdiğim tek bir kişi var zaten. Ona anlatamıyorum her şeyimi paylaştığım insana... Kızsın, yüksek sesle azarlasın hatta tokat atsın üzülmeyeceğim ama hiçbir tepki alamamak çok ama çok sinir bozucu.
Mesela şuan herkes not alıyor ama ben çok derinlerdeyim. Niye mi? Bir dalgadır almış gitmiş mavi sulara beni. Her yer masmavi ve sadece beyaz. Sanki bulutlardan düşmüş gibiyim. Bilinmez bir boşluğun içindeyim. Bu iki salağın gülümsemesiyle yaşamak istiyorum. Aslında biliyorum beni bu fırtınanın içinden kurtaracaklar. Bilmeden yardımlaşıp beni kurtarmalarını çok seviyorum. Ama şimdi birini kaybedeceğim üstelikte diğeri yüzünden. Kardeşimdi o benim nasıl böyle bi hata yapabildik birbirimizden habersizce? Söylesem çok üzülür mü? Acaba düşer mi benim düştüğüm boşluğa?
Öz kardeşimi kaybettim ben. Ya onuda kaybedersem?..