Medya; AKMU - Dinosaur
Bugün okul kursum vardı bu yüzden hava karardığında ancak okuldan çıkabilmiştim. Derin bir nefes alıp kaldırımda yürümeye devam ettim. Tüm gün boyunca Yoongi aklımı kurcalamıştı. Defalarca karşılaşmış olsak bile özür dileme girişiminde bile bulunmamıştı. Cidden, bunu hala basit bir şey olarak mı görüyordu? Bu gurur kırıcıydı.
Önüme gelen taşı ayağımla itekleyerek rastgele yürürken, sonunda başımı kaldırıp etrafıma baktım. Evi bile geçmiştim ama umursamadım. Geceleri yürümeyi severdim, sorun edeceğim bir şey değildi. Eve geri dönmek için geldiğim yola saptığımda ilerde Yoongi'nin sesini duymamla duraksadım.
Şimdi, benden özür dileyecekti değil mi? Kesinlikle yüz vermemeliydim ve onu affetmemeliydim. Yoongi'nin olduğu tarafa bir kez daha baktığımda bırak yanıma gelmeyi, beni henüz görmediğini fark etmiştim. Bu kaşlarımı çatıp, duvarın arkasına saklanmama sebep olurken Yoongi'nin önünde durduğu binaya göz gezdirdim.
Bekle.. Bu bizim Seulgi'yle birlikte geldiğimiz o rap yapılan kafeydi. Gözlerim şaşkınlıkla kocaman açılırken paniklemiştim. Kafamda o kadar fazla şey vardı ki kaç gündür buraya tekrar gelmeyi bile unutmuştum. Ama bugün burası gerçekten büyük bir fırsattı.
Tanımadığım birkaç adamla beraber Yoongi içeriye girdiğinde vakit kaybetmeden onları takip ettim ve arka sıralarda bir yerde durdum. Yoongi tarafından fark edilmemem gerekiyordu. Onlar benden çok uzaklaşıp, gözden kaybolduklarında sabırla olacakları beklemeye başladım.
Çok geçmeden sahne ışıkları açılmış ve etraftaki insanlar tezahürat etmeye başlamışlardı. Etraftaki çığlıklar yine geçen seferki gibiydi. İnsanlar 'Agust D' diye bağırıyorlardı. Yine geçen seferki adamın çıkmasını bekledim, ama bu sefer garip bir şey olmuştu.
Projeksiyonla sahneye yansıtılan kocaman bir yazı oluşmuştu. Emin olmak için defalarca okudum. Hatta bir ara gözlerim mi yanılıyor diye düşünüp fotoğrafını çekmek istemiştim ama o kadar şaşkındım ki hareket dahi edemiyordum. Son bir kez daha zorlukla yazıyı okudum.
'Agust D = Min Yoongi'
Etraftaki insanlar da anlamamışlardı ve birbirlerine bakıp bunun ne demek olduğunu soruyorlardı. Projeksiyon kapanıp sahne ışıkları daha güçlü bir şekilde geri geldiğinde, sahneye Yoongi çıkmıştı.
Herkes merakla olacakları beklerken ben Yoongi'nin beni görmemesi için dua ediyordum. Yoongi rap yapmaya başladığında herkes en az benim kadar şaşkın görünüyordu. Fakat umursamadan eski hallerine geri döndüler ve tezahüratlar eşliğinde Yoongi'nin harika rapini dinlemeye devam ettiler. Yoongi bitirip sahnede eğildi ve sahneden indi.
Şükürler olsun ki beni görmemişti.
"Rose?"
İsmimi duymamla kanımın çekildiğini hissettim. Kocaman olmuş gözlerimle masaya tutunup arkamı döndüğümde karşılaştığım kişiler de bana dehşete düşmüş bir ifadeyle bakıyorlardı. Karşımda Bangtan üyeleri vardı.
Gözlerim kocaman olmuş bir şekilde hala ayakta durmaya çalışıyor kafamda açıklama olarak hangi bahaneleri sunabileceğimi düşünüyordum. Ama o kadar telaşlanmıştım ki ağzımı açıp tek bir kelime bile edemiyordum.
Bir şey dememe izin vermeden kolumu tutan Yoongi, sinirle beni kafenin dışına doğru sürüklemeye başladı. Hafifçe arkama baktığımda bize endişeyle karışık meraklı gözlerle baktıklarını görmüştüm. Şu an Yoongi'nin ellerinden kurtulup eve doğru koşmak veya Bangtan üyelerine bağırıp beni kurtarmalarını söylemek istiyordum. Doğrusu, şu durumda Yoongi'den oldukça korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
real or not ❅ bts•bp ✓
Fanfiction"Seni neden bu kadar seviyorum, bilmiyorum." + Kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükkanı'ndan satın alınmıştır. Başlangıç: 14.07.2017 Bitiş: 09.04.2018 ©nemesislau2017