Karanlık, karanlıktayım. Dünyadan uzaklaşıyorum. Uzaklaştıkça hayatım gözümün önünde bir film gibi oynuyor. Erik ile en mutlu olduğumuz anlar. Tori ile kavga ettiğimiz zamanlar. Annem ve babamı'da görüyorum. Abim, abim tam önümde. Bağırıyorum, bağırıyorum. Arkasını dönüyor. Bu Arthur ellerini uzatıyor ' Clary benimle gelmelisin' diyor.
*****
Arthur'un ağızından
Clary uyanmamıştı galiba. Saat 05.27'di. Kolnh'u halının üzerine tekrar kurdum. Uyanmış olmalarını dua ettim. Morgus uyanıktı okuldaki ilk günleriydi onlarında.
''Selam Arthur''
''Bana buradaki ismimle hitap etme''
''Ah dostum bence değişik ve farklı isimler. Bizim isimlerimiz cidden çok saçma.''
'' Eskiyi özledim M. Kutsal anayı. Okuldaki zamanlarımızı''
''Bende Arthur bende.''
" Staryelleri yerleştire bileceğin bir yer var mı? "
" Dostum evet dünyadaki etkisini merak ediyorum."
"Morgus dikkat et bir şey anlarsa bu dünyalılar planlarımız suya düşer."
"Arthur bir şey merak ediyorum."
"Söyle dostum"
"Ya dünyaya zarar verirse. Toprakları ölebilir"
"Ah tanrım Morg onları gerçekten önemsiyor musun?" Sinirlenmiştim bu ucubelerin neresini önemseyebilir ki.
"ART! Biz onları öldürebiliriz farkındasın değil mi?"
"Görünmez roketi saklaya bildin mi?"
"Ah evet ya sen?"
"Evet. Onları umursuyorsun değil mi Morg"
"Evet Arthur burda bana hayatım boyunca verilmeyen sevgiyi veriyorlar. Beni mutlu etmek için her şeyi deniyorlar. O Clary denen kız anlattıklarına göre senin için her şeyi yapıyor ve biliyor musun bu insanlar her şeyden vazgeçebilirler bizim yüzümüzden!" Ah kutsal ana çıldırmak üzereyim.
"Bak Arthur burda küçük bir kardeş edindim. Bana abi diyor. Bana sarılıyor beni öpüyor. Senin Glahom'un gibi..." Glahom, glahom evcil hayvanım oda anlattıklarını yapardı. Tabi abi demesi hariç. Kapı sesi gelmişti hemen Morgus'a 'görüşürüz' deyip kapadım kolnh'u. Kapıyı açtığımda arkası dönük şekilde Clary vardı. Saçları dağılmıştı. Odasına girmek istedim. Merak ediyordum. Bu yaptığım bir suç ama merakım karşısında elimden bir şey gelmezdi. Hemen odasına girip masasının üzerine bakıyordum. Tokalar, takılar, kitaplar. Bir tanesini aldığım zaman üzerinde 'Günlük' yazıyordu. İçine baksam haberi olmayacaktı. Hemen sayfaları çevirirken fotoğrafını buldum. Saçlarında papatyalar vardı altında ise 'papatyalar en güzelidir' yazıyordu. Demek Clary papatyaları çok seviyordu. Onu ilk papatya elbisesi ile görmüştüm sarı renkte ve dikkatimi çekiyordu. O fotoğrafını cebime koyup odada biraz daha tur atıp hemen odama doğru ilerledim. Daha okula 1-2 saat vardı. Kapımı kapatıp yatağıma yattım. Cebimdeki fotoğrafa bakıyordum. Buradan giderken boş gitmek istemem.Birden uykumdan sıçrayarak uyandım. Bir yudum su alıp tuvalete gitmeye kalktım. Göbeğimi kaşıyıp kapıya doğru yürüdüm. Soğuk zemin ayaklarımın altını üşütüyordu. Tuvaletin kapısını açıp içeri girdim. Aynada kendime bakıp yüzümü yıkadım. Tuvaletimi yapıp ellerimi yıkayıp çıktım. Hala uyku sersemiydim. Odama geçerken Art'ın kapısına bakıp öyle odama geçtim. Yatağıma tekrar geçtim camdan dışarıyı izliyordum. Sonbaharın yavaş yavaş gelişini. Telefonumu alıp Erik'e mesaj attım 'günaydın' ama iletilmemişti herhalde uyuyordu. Zaten bu saate kim uyanık olurdu ki daha saat 05.52. Yatağımın içine girip telefondan internet siteme bakıyordum. Sorular çoğalmış Takipçi sayımda artmıştı. Sorulardan biri 'Ne tür yemekler yiyor' cevabı yazdım. Diğer soruya geçelim 'Onlar insanlar ile çiftleşebiliyor mu?' Bu soruyu bilmiyorum ama elbet Arthur zekisi biliyordur. Aslında merak ettiğim bir konu. Onlar ve bizler çiftleşirsek ne olur bende merak ediyorum. Evet bu soruyu bir şekilde soracağım. Yüz yüzeyken bunu sorarken kesinlikle kıpkırmızı olacağım. Yada soramayacağım bile. Acaba Japonya ve Fransa'daki Klonlar Art'a benziyorlar mı? Art gibi Suratsız, sıkıcı, ciddi falan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARS
Science FictionBaşka bir gezegenden gelen bir çocuk onun dünyadaki ismi Arthur. Ve bir kız. Sahiplenici ailenin kızı ve eyaletin en zeki kızı. Kaç milyar ışık yılı mesafeler artık bir araya geliyor. Clary'nin hayatı artık eskisi gibi normal gitmeyecekti.