Part-3

1.9K 121 12
                                    

Huzursuzca kıpırdandım yerimde. Nedense bir türlü rahat olamıyordum. Harun'a haksızlık yaptığım gerçeği bir türlü beynimi rahat bırakmıyordu. Bazen düşünüyorum belkide Mert çoktan unuttu beni. Belki müstakbel eşiyle gayet mutlu. Benim her sanıye o aklımdayken belki onun aklına dahi gelmiyorum. Yaptıklarım için deger mi diye düşünüyorum? Ama sonra uğradığım haksızlık çarpıyor yüzüme. Beni tekrar sevmese bile sadece kendimi affettirmek istiyorum ona karşı. Suçluluk duyuyorum yapmadığım birşey için kendimi suçluyorum.

"Eda?" Harun Kafasını hafifçe içeri uzatmış cevap vermemi bekliyordu.

"Gelsene" dedim yanımı işaret ederek.

"Iyi misin solgun gözüküyorsun" yatağın bir ucuna kurulurken.

"Uyuyamadım sadece."

"Tamam sen dinlen o zaman ben şirkete geçiyorum bir kaç işim var. Geç gelebilirim"

"Tamam" dedim sadece. O da Usulca yataktan kalkmış beni odamda yalnız bırakmıştı.

Uyumaya çalışmış uyuyamamıştım. Ağır hareketlerle üzerimi giyinip dışarı çıktım.

Yürüyerek kendime gelmeye çalıştım. Ayaklarım istemsiz olarak yön değiştirip beni Mert'le her zaman buluştuğumuz kayalığa getirdi. Buraya birbirimize kızdığımızda kırıldığımızda kendimizi dinlemek için gelirdik. Yavaşça koca Kayanın üzerine oturdum. Anılar aklıma üşüşürken göz yaşlarımı tutamıyordum...

********

'Bebeğim yanlış yaptım biliyorum ama affetsen olmaz mı?'

'Beni çok kırdın Mert" dedim burnumu çekerek.

"Ama ağlama sevgilim bak dayanamıyorum böyle olunca."

"Ağlamıyorum ben" dedim inatçılığımla.

"Özür dilerim canımın içi"

"Beni hiç yalnız bırakmazsın dimi Mert?"

"Seni asla bırakmıcam bebeğim. Benden kurtulamayacaksın. Hep benimle olacaksın. Benim olacaksın. Benim karım olacaksın. Çocuklarımı sen doğuracaksın"

*******

"Neden sözünde durmadın Mert! Neden dinlemedin beni" bağırdım. Kimse yoktu ne de olsa gerçi etrafta birileri olsada umursamazdım ama neyse.

"Neden bana inanmadın ? Neden yalnız bıraktın beni!"

"Özür dilerim meleğim" algılayamadım.

"Ah! Şimdide garipten sesler duyuyorum iyi mi? Hepsi senin suçun Mert!"

Belime dolanan ellerle irkildim. Korkarak arkamı döndüğümde haftalardır özlediğim adamı gördüm. Gözleri dolu dolu ama dudağında buruk bir tebessümle bana bakıyordu.

"Özür dilerim canımın içi" dedi kulağıma doğru fısıldayarak. Konuşamıyordum. Sanki gerçek değildi bu. Sanki ona dokunsan yok olacaktı.

"Bana anlatmak ister misin neler olduğunu" dediğinde heyecanla kafamı aşağı yukarı salladım.

"Bu anı o kadar bekledim ki. Şuan ne diyeceğimi nasıl davranacağımı bilmiyorum"

"Sanırım en başından başlaman gerekiyor"

"Imm. Şey. Tamam. Bak ilk başlarda hiç birşey anlamamıştım. Onun davranışlarında en ufak bir değişiklik yoktu. Eminim sende fark etmemiştin. O her bir araya geldiğimizde fırsatını buluyor ve seni devamlı kötülüyordu. En ufak kavgamızda o seni hak etmiyor ne diye hala onun peşinden koşuyorsun diyordu. Bu moralımı bozsada seni gördüğüm an unutuyordum herşeyi ben. Bir süre sonra seni kötülemekle kalmayıp her açığını bana gösteriyordu. Ayrıl ondan diyip duruyordu ama umursamıyordum. Mert ben seni çok seviyordum. Kaybetmekten hep korktum. Oda bunun Farkındaydı. En sonunda benim yanıma gelip beni tehdid etti. 'Ondan hemen ayrılacaksın eğer dediğimi yapmazsan olacaklara karışmam' dedi ve gitti. 3 gün sonrada olan oldu ve sen beni dinlemeden çekip gittin"

"Bana fotoğraflar gösterdi eda bilemezdim ki" hiç birşey diyemedim. Sadece onun sıcaklığını hissediyordum. Bu anı bozmamak için kıpırdamıyordum neredeyse. Ama bunu kadarda uzun sürmedi. Ellerini belimden çekip beni kendisine çevirdi. Yanaklarımda göz yaşlarını Usulca silerken sadece gözlerime bakıyordu.

"Beni hala seviyor musun?"

"Haah! Dalga mı geçiyorsun Mert! Karşında ne halde olduğumu görmüyor musun?"

"Sana bir soru sordum"

"Ne değişecek. Evet seviyorum dersem ne değişecek. O nişanlını bırakıp geri bana mı döneceksin Mert"

"Sadece cevap ver. Buna ihtiyacım var görmüyor musun?"

"Seviyorum tamam mı? Hala seni deli gibi seviyorum. Hala sana aşığım."

"Teşekkür ederim. Teşekkur ederim" diyip yüzüme ufak ufak opucuklerını kondurmaya başladı.

"Ne olacak şimdi?" Diyebildim korkarak.

"Onunla evleneceğim." Dediğinde kendimi tutamamış yüzüne tokatımı geçirmiştim.

"Ah tanrım! Bir durda dinle!" Dedi kollarımı tutarken. Benim yine gözlerim sulanmış tutamıyordum kendimi.

"Onunla evlenmek zorundayım. Sadece bunu bil. Ona karşı hiç birşey hissetmiyordum emin ol kalbımdede aklımdada sadece sen varsın. Bu sadece formaliteden olacak. "

"Başkasına ait olacaksın " dedim zorlukla.

"Ben sadece sana aidim sevgilim. Sadece seninim ben. "

"Onun kocası olacaksın! Belki çocuklarınıda o doğurur ha ne dersin!"

"Eda yapma böyle. Ben çok mu mutluyum Halimden. Zorlaştırma lütfen. "

"Aradan çekil diyorsun yanı öyle mi?"

"Ben sana öyle birşey demedim. Hayatımdan çıkmanı istediğim falan yok. Sen Benimsin. Sadece Benimsin seni başkalarına bırakmak gibi bir niyetim yok. Kısa sure buna katlanmak zorundayız." Hiç birşey demeden yanından kalkıp uzaklaşmaya başladım. Arkamdan sesleniyordu ama ne diyecektim ki sanki. Tanrım nasıl bir karmaşanın içine düşmüştük???...

Eve geldiğimde yüzüme her zamanki sahte maskemi takarak içeri girdim. Kapının açılmasıyla Harun hemen yanıma geldi.

"Nerdesin sen?" Diye bağırınca şaşırmıştım. Daha doğrusu korkmuştum diyebilirim.

"Bbeen ssaddecee hava allmaya çııkmışştım"

Sinirle burun kemerini sıkıp sakınleşmeye çalıştı. Sonra tekrardan bağırmasıyla yerimden sıçradım.

"O siktitğimin telefonunu neden açmıyorsun!"

"Duymadım. Ayrıca haber vermem gerektiğini de düşünmedim kusura bakma dedim bende sinirle. "

"Haber vereceksin. Duydun mu? Ne yaptığını nereye gittiğini kimle gittiğini söyleceksin!"

"Bana karışamazsın!"

"Karışırım! Eğer bu evde kalıyorsan burada beraber yaşıyorsak herşeyine karışırım!"

"Öyle mi " dedim gülerek. Yukarı çıkıp eşyalarımı hızla çantamın içine geri sokarak aşağıya indim. Harunsa sinirle salonun ortasında dolaşıyordu.

"Nereye gidiyorsun sen!"

"Seni ilgilendirmez"

"Ilgilendirir. Hiç bir yere gidemezsin. Tamam Sinirliyim şuan yanlış şeyler söylüyorum kabul ediyorum. O yüzden şimdi odana çık eda. Sakınleşince yanına gelip konuşacağım"

"Harun ben bu şekilde bu ev de yaşayamam. Gitmem gerek. "

"Odana çık eda. Birazdan geleceğim" dedi sinirle. Bense kuyruğumu kıstınız gerisin geri odama dönmüştüm. Harun'un bu tanımadığım yüzü korkmama neden oluyordu....

YENI BÖLÜM MILLET :) BU HİKAYEYLE İLGİLİ YORUMLARINI ÇOK ÇOK MERAK EDIYORUM. UMARIM BEĞENİRSİİNİZ. YORUMLARINIZI EKSIK ETMEYIN :))))

PİŞMANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin