İki beden aynı ritmi yakaladı. İki farklı vücut tek bir beden oldu. Ve o an güneş tepede yeni bir günü selamladı...
DERİN'DEN...
Dışarısı karanlık değildi. Hissedebiliyordum. Yavaşça açtım gözlerimi. Derin bir nefes almıştım ki kokusunu hissettim. Yanımdaydı. Hafızamda canlanan kesikli sahneler, net olmayan duygular ve birleştirmekte zorlandığım kelimeler. Yan tarafıma baktım. Karşımdaydı. Yine nefes kesiyordu. Keskin surat hatları, uzun kirpikleri, belirgin elmacık kemikleri, dağılmış saçları, morarmış ve şişmiş gözaltları... Buradaydı. Kokusunu gözlerini açmadan hissettiğim ve mayıştığım adam. Benim için bir zehir olan aslında acılarımın panzehri. Tekrardan kapatıp açtım gözleri. Hayal değildi. Buradaydı. Yavaşça bağdaş kurdum yanında. İzlemeye başladım onu. Dün geceyi hatırlamaya başladım. Ellerini saçlarımda hissetmiştim. Ve içimin ürperdiği ana tekrardan döndüm. Elini tutmuştum. Sıcacık elleri elimi tuttuğunda bedenime geçen sıcaklığı hatırladım. Yanıma uzanışını, bana bakışını...
Kalbinin atışını hatırladım. Hızlandığını duydum. Ninni gibiydi benim için. O sırada dudaklarımda beliren gülümsemeyi hissettim. Ve sonra aramızda yakaladığımız ritmi hissettim. Nefes alışverişlerimizin uyumunu, kalp ritimlerimizin berabere gitmesini...
Ruhumu kaplayan huzuru hatırladım.
İçimde beliren koca istek üzerine elimi saçına uzattım. Ve yumuşacık saçlarını hissettim. Bir anda tüm hislerim parmak uçlarımda toplandı. Yaşadığım tüm her şey gözlerimin önünden geçti. Etkisi büyüktü bende. Hatta yaşadığımı hissetmeme neden oluyordu ama, ama...
Aniden geldim kendime. Olamazdı. Yapamazdım bunu. Kapattım gözlerimi. Derin bir nefes aldım. Ona döndüm. Bir çizimi andıran yüzüne baktım. Kusursuzdu ve bu onu daha tehlikeli yapıyordu. Ona kapılmamalıydım. Hiç kimseye kapılmamalıydım. İşlerimi halledip çekip gitmeliydim buradan. Yavaşça kulağına eğildim ve beynimi susturup kalbimden geçenleri fısıldadım ona. İlk defa pişman olmadığıma emin olduğum bir şeyi yaptım. Bana kazadan sonra ilk defa kesintisiz bir uyku uyumama yardım ettiği için bir teşekkür mahiyetinde olan sözleri fısıldadım.
Ve sonsuzluğumun başlangıcı olacak olan bu durumdan habersiz ruhumu tekrardan satılığa çıkardım. Bu sefer payıma düşen intikam hırsı ile yanan bir katildi... Kimin nefesini keseceğimi bilmeden çıktım yola...
EDİZ'DEN...
Gözleri açtığımda yanımda yoktu. Ellerini, nefesini, kokusunu ve son sözlerini hissedip duymuştum. Kapattım gözlerimi tekrardan. Parçaların bütünleşmesine zaman tanıdım. Çok geçmeden evden ayrıldım. Eve gittiğimde kimse yoktu. Ablamları arayıp gelebileceklerini söyledim. Kısa bir duştan sonra tekrardan şirkete gitmek için arabaya bindim.
Karşımdaydı. Kusursuzdu. Ellerinde tonlarca dosya, yazı, resim vardı. Hızlıca inceliyordu. Eksik sahne için çalışması lazımdı ama. Bir şey demedim. Sadece bir süre baktım ona. Bir anda bana döndü ve o anda anladım. Gece bir dönüş değildi bizim için. Daha büyük bir şeydi. Yıkımdı. Vedaydı. Gözleri ruhsuzdu. Bakışları keskindi. Yanına gitmedim ve yanıma gelmedi. O anda bitti her şey. Ruhu ruhumu unuttu. Kalbi kalbimi bıraktı. En önemlisi akan gözyaşları terk etti bu koca şehri o anda...
-Eksik sahne hakkında bilginiz var mı?
-Ediz Bey aslında bize o sahnenin çekildiği ama şu anda kayıtlarda olmayacağı söylendi.
-Nasıl yani?
-Sonradan kayda geçecekmiş. Şu anlık resmiyete dökmeyecekmiş Derin Hanım.
-Anladım.
Saklıyordu. Bir şeyleri saklıyordu. Bu film sadece bir film değildi, bunu biliyorduk ama onun amacı farklıydı. Bir şeyleri planlıyordu. Bir şeyleri hesaplıyordu. Ve bu hesapta öncekilerde olmadığımız gibi yine yoktuk. Masanın üstüne bırakılan kağıtları incelemeye başladım. Senaryonun bir kısmıydı. Hızlıca onları aldım ve uygun bir yer arayışına girdim.
"SAHNE 1
(Sahne karanlıktır. Arkada yaklaşık bir saniyenin sonunda piyanonun sesi gelir. O sırada yıldızlar belirir. Ardından piyanonun görüntüsü gelir. Çalan belli değildir. O anda sahnede karanlıkların içinde bir beyazlık hareket etmeye başlar. Beyaz kostümlü biri dans etmeye başlar. Karanlığın içinde beyaz bir piyanodan gelen sesler ile beyaz kostümlü dans eden kız gökyüzü altında buluşur)
......
Genç kız: Göz kapaklarım kapalı. Ruhum örtülü ve sadece beynim de canlanan görüntülerle buradayım. Her şey kafamın içinde. Her şey ruhumda gizli. Resimler, anılar, sesler... Canlandırmaya çalışıyorum. Her şey hayalken daha net. Daha berrak. Ve hayallerimde özgürüm ben. Kimse çalamaz onları benden. Kimsenin sınırlarına uymak zorunda değilim, kendi benliğim ile iç içeyim. Yalnızlığım da küs bana. Yıldızlarla aramızda ki mesafe de arttı. Sanırım şu anda tüm çıplaklığım ile buradayım. Ve sanırım çıplaklık kavramının sizin beyninizde ki yerini merak edemeyecek kadar yorgunum şu sıralar...
(genç kız sözünü bitirdiği anda tüm salon ayakta alkışlamaya başlar...)
Bu onların filmiydi. Bu onların gerçekliğiydi. Annesi ile onu anlatıyordu. Babası ise yönetmen kısmında olacağından geçmiyordu içinde. Bu onun hisleri, duyguları yaşanmışlıklarıydı. Bu onun çıplaklığıydı. Gidecekti. Bu sondu. Bu onun finaliydi. Biten, hiç başlamayan biz değildik. Biten oydu. Bitiren de oydu. Gitme kararını çok önceden vermişti o. Bu sadece bir gerekçe değildi. Bu onun verdiği sözdü. Ama intikam neydi? Kimdi intikam alınılacak kişi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gökyüzünde ki yıldızlar
Ficción Generalyaşanılan bir trafik kazasında ailesini ve onlarla beraber ruhunu kaybetmiş bir genc kız ve yaşadıkları aile içi bir sır olarak saklanan genc. Onların ki aşk degil sadece benzer acılar ve duygular. Aglamak onlar icin goz yaşı dokmekten ibsret degilk...