25. BÖLÜM

15 1 0
                                    

~ ÖZEL BÖLÜM ~

Sevmenin verdiği hüzünle anlatmak var birde. Dün yanında olan kişinin, bugün nerede olduğunu bilmemek var. Acı çeke çeke büyümek var. Yaşadıklarının olgunlaştırması var. Tecrübelerin var artık hayata karşı. Bir aralar seni çok seven adamın, sevgisini hissedememek var birde. Gitmeler kolay olmuş bu devirde. Sevmekten daha kolay dereceye gelmiş. Yalnız bırakılmayı, 'Seni hep seveceğim.' diyenlerden öğrendik. Onlar gitti, biz sevmeye devam ettik. Başkalarıyla mutluluklarını izlediğimiz günler oldu ama yinede vazgeçmedik. Çünkü biz vazgeçmek için sevmedik. Her ne olursa olsun yanında olabilmek için sevdik. Neden kaybettik demeyeceğim çünkü yazdıklarım sorunun cevabını veriyor. Geriye sadece arkalarından döktüğümüz gözyaşlarımız kalıyor.
Ama ağlamak çözüm değil. Giden gidiyor, hayat yine devam ediyor. Bazı şeyler inceldiği yerden kopuyor ve düzelmesi zaman alıyor. Geriye sadece gözyaşlarımız kalıyor demiştim ya, birde bir türlü kabuk bağlamayan yaralar kalıyor. Çok seven bir kalbi de unutmamak lazım. Ağlıyorsun. Bazen yastığa sarılarak, bazen gökyüzüne bakarak, bazen onun fotoğrafına bakarak ... Farklı yerlerde, farklı zamanlarda aynı şeyler için ağlıyorsun. Aynı kişi için süzülüyor gözyaşların yanaklarına doğru. Ağlayınca geçecek sanıyorsun ama hiçbir şey geçmiyor. Ağlayınca gelir sanıyorsun ama giden geri gelmiyor. Çünkü gittiği yerde mutlu, çünkü sen umrunda bile değilsin. Sen onun için her gece ağlarken o başkasını düşünüyor. Hani diyorlar ya 'Gidiyor çünkü senden daha iyisini buldu." diye. Senden iyisini bulduğu için değil senin sevgini kaldıramadığı için gidiyor. Altında kalmaktan korktuğu için gidiyor. Ağır geliyor içinde onu taşıdığın bir kalbi kaldırmak. O gidiyor, sana acısı kalıyor. Kalbinde hep geçmeyen bir sızı bırakıp, ardına bile bakmadan gidiyor. Ağladığınla kalıyorsun. Ve sen sadece hâlâ içinde onun olduğu bir kalbi taşıyorsun. O kalpte onu saklıyorsun. Ve öyle bir gün geliyor ki, ağlayınca hiçbir şeyin geçmediğini, hiçbir şeyin değişmediğini anlıyorsun. Her şey aynı kalıyor. Bir zaman sonra hissizleştiğini anlıyorsun. Saatlerce ağlamak yerine, etrafa bakıyorsun boş boş. Bir damla bile düşmüyor gözünden. Kalbin susuyor artık. Atmaya devam ediyor ama sen o sesi duymuyorsun. Düşünüyorsun bazen ama çok sürmüyor. Seni bu hale getiren ise sevdiğin adam. Acı versede geçmiş, sen o acıyı çekecek kadar sevmişsin. Öyle bir tarif bu. Hayatında yapmadığın şeyleri yapıyorsun artık. Kendini, sen bile tanıyamıyorsun. 'Bu ben miyim?' diyorsun ama bu soruya sen bile verecek cevap bulamıyorsun. Düşünüyorsun ama bazı soruların cevaplarının içinde saklı olduğunu bilmiyorsun. Her sorunun bir cevabı var ama sen belkide cevapsız sorular da vardır diye bir kenara bırakıyorsun.

Gitmek mi? Kalmak mı? Bana sorsalar kalmak derim. Her şeye rağmen kalmak. Orada, öylece kalmak. Gidenin arkasından sadece bakmak derim. Gidenin arkasından başka ne yapılır ki? Onunla beraber gidicek olsan, isteyecek mi? Durdum düşündüm yine bir yaz akşamı. Neden kendime bunu yapıyorum? Kulaklığımı takıp en sevdiğim şarkıyı açtım telefonumdan. Gökyüzüne baktım öylece. Bir yıldıza çarptı gözüm. En parlak ve en büyüleyici. Ay, ona yakındı. Sonra rahat bırakmayan iç sesim konuşmaya başladı. Ay bile en görkemlisinin yanında. Baksana şu yıldızlara, hepsi ayla aynı yerdeler fakat ay sadece birinin yanında Her zamanki gibi benden daha zeki olan iç sesim son noktayı koydu. Koskoca gökyüzünde bile ay tek bir yıldızın yanında. En güzelinin... Fazla düşünmememek gerek. Etrafa bakınca aklın en mantıklı cevabı sana verecek. Ve sen o gün daha güçlü olacaksın.

KÜSME AŞKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin