Şekerparelerim ben geldim .Yeni bölümümüz hayırlı olsun.
Pisliklerle beraber saatlerdir yürüyorduk .Hepimizin ellerini birbirine bağlamışlardı. Ellerim önümdeydi , bu benim için avantajdı. Tek sıra halinde ilerliyorduk .Sıranın en arkasından bir önündeydim. Arkamda ise minik bir kız vardı.
Korkuyordum , ama korkum kendim için değildi .Arkamda yürüyen minik kızaydı .Sarı saçları iki kulaktı fakat hırpalamış olmalılardı ki saçları aynı hizada değildi. Hatta tokanın biri düşmek üzereydi.
Yürürken arkama döndüm ve küçük kıza baktım " Adın ne senin Prenses?"
Korkmuştu bunu gözlerinde her an akmaya hazır bekleyen göz yaşlarından anladım. "Abla bize ne yapacaklar ?Annemi istiyorum ben."Ve gözünden hali hazırda bekleyen bir damla yaş düştü. Kucağıma almak için hamle yaptım ama bize doğrultulan silah buna engel oldu."Lütfen sadece kucağıma alacağım. O daha çocuk dayanamaz , saatlerdir yürüyoruz zaten."
Adam şöyle bir baktı bize hayır diyecek gibi oldu ama küçük kızın haline bakıp " Bir yanlışınızı görmeyeyim görürsem anında sıkarım ."
Birbirine bağlı olan ellerimi küçük kızın kafasından geçirdim ve kucağıma aldım. Evet bende saatlerdir yürüyordum ama bizi eğitimden geçirmişlerdi daha uzun yürüyüşler yapmıştım benim için problem değildi , dayanırdım ama bu küçük kız dayanamazdı.
"Merak etme ben varken sana bişey yapamazlar. Seni annene kavuştucam. Hadi adın ne söyle güzelim." Fısıldayarak söylemiştim. O da kollarını sıkıca boynuma doladı ve bana sokuldu. Dikkat çekmemek için böyle yapmalıydık"Benim adım Gül senin ne abla?"
Kafamı ona doğru çevirip
"Ben Yağmur.Şimdi bana annenin hangisi olduğunu göster hadi."Kafasını eğdiğinde annesinin sırtını gördüğünü anladım. Gözleri onu gördügünde daha bir mutlu baktı. Ama gözündeki harelerde başka bir duygu daha vardı.
Korku. Ölüm korkusu. İki dudak arasından çıkan 2 hece 4 harf. Bu korku onu bu kada erken yaşta ve annesiyle tehdit etmemeliydi. Ne yapıp edip o kızı annesine kavuştaracaktım.
Eğer şuanda buradayasam herkes sağlam çıkmalıydı.
Küçük kıza bakarken aklıma takılan bir detay vardı ki o da şuanda telefonumun sesinin açık olmasıydı.Belki telefon çekmeyecekti ama benim her yolu denemem gerkiyor. Bu küçük kız işime yarayabilirdi belki.
Fısıldayarak kulağına "Prenses şimdi senden bir şey isteyeceğim tamam mı ? Elini boynumdan içeri sok orda telefon var eğer onu çaktırmadan çıkarabilir sesini kapatırsan sana çikolata alırım."
Bulunduğumuz duruma rağmen gülümseyip " Alırsın mı gerçekten ?"
Sonra yüzünü düşürüp "Anneme de kavuşturur musun?""Tamam prensesim onu zaten yapacağım sen şu işi hallet ".
Bende yapabilirdim bu işi ancak bir elimle onu tutup bir elimle telefonu alamazdım ellerim birbirine bağlıydı.
İlk başta tereddüt etsede iki eliyle telefonu çıkardı ."Sakın telefonu karın hizandan çekme tatlım .Şimdi şurdaki tuşa basılı tut prensesim "Dediklerimi harfi harfine yapıyordu . " En üstteki yazının üstüne bas. "
Telefon titredikten sonra kapandı."Telefonu aynı yere koyabilir misin tatlışım?"
"Hıhı" dedi ve aynı yere dikkatle koydu. Sonra kafasını bana çevirdi. "Biraz uyumak ister misin birtanem hadi kafanı koy omzuma ."
Kafasını boynuma koyduğunda ipeksi saçları yüzüme geliyordu,kendime hakim olamayıp kafasına narin bir öpücük bıraktım.
1 saat kadar daha yürüdükten sonra bir mağaranın ağzına gelmiştik. İki terörist yanımıza yaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bordo Bereli
General FictionBu kitap verdigimiz şehitlere ithafen yazılmıştır. Adım Yağmur Çelik . Uzun zamandır görev bekleyen , uzun zamandan kastım 2 ay , bu vatan için canını vermeye her daim hazır olan bir askerim. Evet kadın bir asker olmak zor. Ama zor olmasının sebebi...