Multide Ezgi var. (Multideki halinden biraz daha obur olarak düşünün nxndkdkd)
Nefes nefese merdivenleri çıkmayı çalışırken Aras'a en nefret dolu bakışlarımı göndermeyi de ihmal etmiyordum.
"Hadi ama tombiş. Böyle yaparsan hiç bir eğlencesi kalmaz ki." dudağını sarkıtıp bana bakınca içimde dinmeyen bir nefret vardı ona karşı. Okulda kaçıncı tur atışımızdı bu? 5? 6? 7?
Kafamı olumsuz bir şekilde salladıktan sonra Aras'a döndüm. Elindeki telefonuyla bir kaç tuşa bastıktan sonra tekrar kıkırdamaya başlamıştı.
"Efsane oldu." dedi kendi kendine. Bir bana bir telefona baktıktan sonra yine kahkahalara boğuldu. Telefonu bana uzatınca ona şaşkınlıkla baktım. Bakışlarım telefonu bulunca gözlerim kocaman açılmıştı.
Benim fotoğrafımı duvar kağıdı yapmıştı! Kusacakmış gibi kameraya bakmam ve gözlerimin sadece beyazının görünmesi evet komikti. Ama Aras'ın telefonunda olduğu gerçeği bunu felakete dönüştürüyordu.
"Sen ne hakla benim fotoğrafımı duvar kağıdı yaparsın?" diye bağırdım. Sesim boş koridorda çınlayınca Aras yüzünü ekşitti.
"Telefonumda duvar kağıdım olmak isteyen ne kadar kız var biliyor musun sen?" dedi hayretle. Sanki gurur duymam gereken bir konuymuş gibi konuşması sinirlerimi daha fazla bozmuştu.
"Banane o kızlardan? Git onları duvar kağıdın yap o zaman! Benimkini niye yapıyorsun?" sinirle ona her yaklaşmamdan kaçıyordu.
"Komik duvar kağıtları seviyorum ben." dedi parmağıyla duvar kağıdını göstererek. "Bunun gibi." dedikten sonra tekrar gülmeye başlayınca kafasını kolumun altına aldım.
Başı yere eğik olduğundan çırpınmaya başladı. "Ahhh bıraksana beni." dedi acı dolu bir sesle. "Tombiş!"
"Bir, bana tombiş demeyi kes. İki, o fotoğrafı derhal sil. Üç, bir daha benimle muhatap olma!" boynunu biraz daha sıkıştırınca acıyla inledi.
"Tamam! Tamam! Sileceğim!" biraz kolumun sıkılığını gevşettikten sonra tereddütle sordum.
"Ciddi misin?"
"Evet!" boynunu bıraktığımda boynuna götürdü elini. "Hala formundasın tombiş." dedi yüzünü ekşiterek.
"Ne demiştim sana? Tombiş demek yok!" dedim sinirle.
"Sana tombiş demekten vazgeçmeyeceğim." göz kırptıktan sonra koşarak yine gidince bu sefer onu takip etmedim. Eninde sonunda sildirecektim o fotoğrafı. Sınıfa girdikten sonra masama geçip kafamı masaya yasladım. Uykum vardı! Henüz dönemin 3.günü olduğunu varsayarsam uyumam o kadar da anormal değildi.
Neredeyse okulun yarısını uyuyarak geçirmiştim. Nihayet okul çıkış saati gelince çantamı toparladım.
Beste bana hiç bakmadan kapıya ilerlemeye başlayınca peşinden gittim. Koluna girdikten sonra "Parti nasıl geçti?" diye sordum.
"Kalsaydın da öğrenseydin." dedi kolumu itip. Ona haber vermeden gitmiştim. Üstüne aramalarının hiç birini cevaplamamıştım. Evet Beste'nin yerinde ben olsam bende bana kızardım.
Tekrar koluna girip "Özür dilerim." dedim gülümseyerek. Beste hiç oralı olmayıp yine kolumu iteceği sıra bu sefer ona sarıldım. Ellerim karnına değince kıkırdamaya başlamıştı. Demek gıdık alıyordu!
Gülerek onu gıdıklamaya başladığımda karnındaki elimi itmeye çalışarak kahkahalarla gülüyordu. "Ezgi... dur... ahahahha"
"Beni affedersen dururum." dedim daha fazla gıdıklayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIŞIN
Teen FictionHer şeyin başladığı bir dönüm noktası vardır. Ve bir şekilde bu dönüm noktası bir noktada sonlanır. Benim hikayemin de bir dönüm noktası varmış aslında. Hemde farkında bile olmadan hayatıma giren bir sarışınla. Peki benim hikayem ne zaman bir son...