3. Gün Hilallerin Evi / Arka Bahçe - Gece

1.1K 38 20
                                    


Gecenin zifiri karanlığı her yeri kaplamıştı. Yemekten sonra evde tam bir sessizlik hakim olmuştu ve görünen o ki hareketli, hararetli ve yorucu bir günün ardından kimsenin hali kalmadığından bu sessizliğe herkesin ihtiyacı vardı. Gerçi Yıldız'ın yorgunluğunun nedenini kimse anlayamamıştı... Sofrada ise Kumandan'dan getirilen malumat ve yarın Salih ağanın çıkacağı yolcululuk konuşulmuştu. Hilal, biraz uzun sürecek olsa da kimsenin aklına gelmeyeceğini ve en sahih yol olduğunu düşünerek malumatın Ankara'ya Salih ile gönderilmesini önermişti; ve tüm hazırlıklar buna göre yapılmıştı bile. Annesi Kumandan'ın bu fikri çok takdir ettiğini söylediğinde ise Hilal gururla dolmuştu. Ali Kemal de sanki o akşam hırpalayıcı bir şekilde sinirle, bağıra çağıra Hilal'i kollarından çeke çeke sürükleyen kendisi değilmiş gibi Hilal'e gurur dolu gözlerle gülümsemişti.

Şimdi ise herkes kendi halindeydi. Abisi yukarıda dışarı çıkmak üzere hazırlanıyordu. Annesi "bulaşıkları halledin" deyip odasına çekildiğinde ablası da çok geçmeden uykusu olduğunu söyleyip yukarı odaya kaçmıştı; dolayısıyla Hilal şimdi mutfakta tek başına bulaşıklarla uğraşıyordu. Elbette bir yandan da Leon'un zapt ettiği düşünceleriyle... Hatta kendi düşünceleriyle boğuşmaya öyle dalmıştı ki Ali Kemal'in mutfak kapısından gelip önce kendisine seslendiğini, ses gelmeyince de iç çekip dışarı çıktığını fark etmemişti bile. Hastanede Ali Kemal öyle sert konuşmuştu ki Hilal'e karşı, şimdi Hilal'in tavır yaptığını düşünmüş olabilirdi. O anda Hilal'in içinde birden fazla savaş için davulların çalmakta olduğunu nereden bilecekti ki?

✼✼✼

Hilal hâlâ kızgındı Leon'a, kızgın olmaması da mümkün değildi, üstelik büyük bir hayal kırıklığı da yaşamıştı ama aynı zamanda hem onu merak etmekte hem de onun başına gelenlerden kendini suçlamaya devam etmekteydi.

O da istememişti ki imkansıza aşık olmayı, kabul etmesi de çok zor olmuştu. Bu sızıyı her hissedişinde daha çok kavrulmuştu. Bir yandan her zerresiyle Leon'a dönüşürken, ona dokunma telaşındayken parmakları, bir yandan da sürekli düşman suretiyle sınanıyordu. Şimdi o dinginlik bulduğu, barışı savunan vicdanda, gülümseyen gamzelerde ve ona aşkla bakan kehribarlarda ihanetin soğuk yüzüyle karşılaşmıştı. Üstelik düşmanına aşık olup böyle bir ihaneti beklememesinin tam bir saflık olduğunu da düşünerek hayıflanıyordu. Şüpheleri olduğu her vakit onun kelimelerine, gözlerine, gamzelerine, dokunuşlarına kendini bırakmıştı Hilal. Aklı ve kalbi arasındaki savaş hiçbir zaman dinmemişti ki durup şöyle bir kendini dinleyebilsin. Şimdi ihanet öyle yakıcı olmuştu ki birlikte olmalarının asla mümkün olmayacağı bir gelecek hayali ile baş başa kalmıştı. O hayalde vatan kurtulmuş, al sancak dikilmiş, gözlerde sevinç göz yaşları ve hür bir ülkenin insanları olarak gelecek umudu varken, Leon o resmin içine girememişti. Bu gamlı hayal ile nefesi kesilir gibi olmuştu Hilal'in, eli böğrüne gitmişti, ama belki de asıl kabul etmesi zor olan bu gerçekti. Hilal, her ne kadar Leon'un her şeyi onun uğruna yaptığını anlasa da, bundan suçluluk duyarak ihanetini kabul edememesi yanında yollarının bir olmadığı gerçeği ile her gün daha da çok yüzleşeceğini düşünüyordu şimdi.

Zaten başka bir Hilal oluyordu bazen. Güvensizlikleri, korkuları olan; savaşçı suretinden uzak, ablasının sürekli hor gördüğü yalnız bir kız çocuğu. Babalarını yeni kucaklamışken çok geçmeden onu tamamen kaybettikleri, evlerinden yurtlarından göçmek zorunda kaldıkları günlere dönüyordu. Öyle ki ölüme de aşka da söz veren kendisi değildi sanki. Leon haklıydı belki de, yaşamaya cesareti yoktu Hilal'in, sadece sevdikleri için ve vatan için savaşmaya, ölmeye gelince cesareti bir çığ oluyor; içindeki ateşi yaşamaya gelince küçük bir kız çocuğuna dönüşüveriyor; kendi güzelliğinin, tutkusunun, arzularının farkında bile olmuyordu. Zaten Leon'un "onun gibi" bir kız çocuğunda ne bulduğunu da hiçbir vakit anlayabileceğini düşünmüyordu. Hangi gözlerdi o gözler? Ne yazmıştı Leon ablasına? Bir "kadın" istemez miydi erkekler? Hele Leon gibi biri...

Karaboranda Bir Nefes GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin