Dört, Beş, Altı - Mezun

872 103 2
                                    

Mezuniyet Töreni - Haliç Kongre Merkezi

Tüm mezun tıp fakültesi öğrencileri olarak cübbelerimizi giymiştik ve dereceye giren öğrenciler olarak ödüllerimiz taktım edilecekti. Çok çalışmıştım ve sonunda istediğim başarıya ulaşıp rekor bir ortalama ile mezun oluyordum, Nazlım peşimden geliyor ikinci sırayı o taşıyordu. Gece gündüz hiç uyumadan, sabahlayana kadar, üstümüzde deneyene kadar, anlamadığımız yeri babamları uyandırıp tekrar, tekrar anlattırana kadar çalışmıştık. Ne durumuz vardı, ne durduranımız. Ethan Türkiye'ye taşıncağını söylediğinde çalışmama engel olur sanırken tam tersine destek olmuştu; babamları daha az rahatsız edip çoğu zaman onunla tartışmıştık ve hemen her gün bizi sözlü sınavlara tutardı.

Şimdi emeğimin karşılığını almak için, bu üzerim deki cübbeyi giymeye hak kazanmıştım. Başım daki bu kepi attığım da öğrencilik hayattı bitiyor ve gerçek doktorluk başlıyordu ama onunda ayrı zorluğu vardı, evet ailemin bir hastanesi vardı ama onlar da koşul koymuştu, istediğimiz branşların yerleşme puanlarını, alıp öyle kabul edilmekti. Bir insanın ailesi torpil yapmaz mı diye kendi kendime düşünürken aslında en doğrusuydu yaptıkları. Herkes kendi emeği ile gelmeliydi, gelmesi gerekken yerlere ve biz bunu başarmıştık Nazlım'la törenden hemen sonra mezarlığa geçip, cübbeli halimizi annesine ve babasına göstermek olacaktı. Farkındaydım Nazlım onları çok özlüyor ve aklından biran olsun çıkarmıyordu.

"Evet kızlar hazır mıyız"
"Evet baba" .. "Evet Altan amca"
"O zaman hazırsanız çıkalım evden, birinci ve ikincimizi geç bırakmak istemeyiz"
"Baba biz abimin arabasıyla geçeceğiz kongre salonuna siz önden geçin"
"Tamam o zaman geç kalmayın"
"Kalmayız babaciğim sen merak etme" babamlar evden çıkıp kapıyı kapattığında ikimizde aynanın karşısında birbirimize bol gözler diye adlandıracak şekilde bakıyorduk. Birbirimize dönüp baktığımızda sıkıca sarıldık birbirimize;

"Başardık Nazlım"
"Başardık kuzum, el elle gelip her şeyi yendiğimiz gibi bunu da yendik ama sırada TUS var"
"Of onu hiç hatırlatma"
"Yapmayacağımdan korkuyorum"
"Saçmalama bunu söyleyecek en son kişiler bizizdir."
"Haklısın"
"Tabi ki, Vural nerede kaldı"
"Dur arayayım" Nazlım elinde telefon Vural'ı ararken kapının çalınması bir oldu. Kapıyı açtığımızda elinde Nazlım'ı gökyüzüne uçuracak kadar çok kalpli balonla bekliyordu.
"Bunlar ne böyle"
"Sana aldım hayatım"
"Vural ben bunlarla mezuniyet töreninde ne yapacam"
"Fark yaratacaksın"
"Aşkım çok mu düşündün bunu"
"Nazlım beğenmedin mi?"
"Yo beğendim ama aşkım tören günü değil de daha önce ki günlerde bu tatlı sürprizlerini yapsan daha güzel olmaz mıydı?"
"Hayır olmaz dı, derslere yoğunluğun düşerdi ki bu istediğim en son şey"
"Aşkım sen dava dosyalarından başını kaldırsaydın zaten ders çalışıp öyle yanına geldiğimi anlardın" abim sessizliği seçmişti, çünkü Nazlım çok güzel bir yere parmak basmıştı, abim tüm balonları onun eline bağladıktan sonra, yeni aldığı üstü açık arabasıyla bizi, kongre merkezine doğru götürmeye başladı. Yolda Ethan dan gelen mesajla kalbim yerinden çıkacak gibi hızlandı.

"Şu anda annenlerle beraberim seni bekliyoruz"
"Ne dedin sen"
"Diyorum ki annenler, beraberiz hani seni bekliyoruz" neredeyse bayılacaktım çünkü bugün onlara aynı zaman da evlenme kararı aldığımızı bildirecektik; Ethan gün geçtikçe erkene almaya çalıştığı bu evliliği neden bu kadar aceleye getirmeye çalıştığını anlamasam da. Hoşuma gidiyordu!
"Geliyoruz"

Araba durduğunda bizim gibi tüm mezun doktorlar akın gibi geliyorlardı; kızlar Nazlımın elindeki yığınla balona bakarken ben gözlerimle bizimkileri arıyordum.
"Ethan neredesiniz"
"İçerde"
"Biz geldik"
"Bekle beni dışarda ben geliyorum yanına"
"Tamam" o yanıma gelirken içim içime sığmıyordu.
"Ne konuştunuz"
"Hiç bir şey yavrum sadece bakıştık ve vaka hakkında konuştuk"
"Bu arada Nazlım'ın bileğinde neden bu kadar çok balon var"
"Vural işte romantik adam"
"Yalnız kız birazdan mezun olacak içeri onunla giremez"
"Hepimizin tıkandığı yer de orası zaten"
"Hahahaha ayarı yok bu benim arkadaşımın, ya hiç yapmaz ya da yaptımı gözünü oyar"

Birden bire balonlar patlamaya başldı, Nazlım da korkmaya;

"Çıkarın şunu bileğim den yalvarırım, Vural ne yaptın sen böyle ya" ama bir den bire her patlayan balondan aşağı gül yaprakları dökülmeye başladı. Sonra patlatanın Vural olduğunu fark ettiğim de ise Vural'ın bu romantiklik işin baya iyi çözmüştü ve baya büyük bir sürpriz hazırlamıştı. Orta dakı son balonu patlattığın da yere, lacivert kadife bir kutu düştü. Yerden alıp ona uzattığım da; Vural elimden alıp diz çöktüğün de, Nazlımın gözleri dolu dolu bakıyordu ona karşı etraf daki kızlar, hem istekle, hem de kıskançlıkla bizleri izliyordu.

"Benimle bir yastığa baş koyup, her sinirlendiğinde göğüsüme vurup çürütmeye, çocuklarımıza iyi bir anne olmaya ve de bana eş olmaya var mısın?"
"Varım" Vural kalkıp hızla ona sarıldığında bende başımı Ethanın omzuna dayamış onları izliyorduk.

"Çifte kumrular kalan sevincinizi mezuniyet sonrasına bırakın başlamak üzere"
"Hazal haklı hayattım, törenden sonra bol bol sarılır"

İçeri girdiğimizde hemen hemen herkes gelmişti biz, diğer öğrencilerin yanlarına durmaya gittiğimizde. Durduğum yerden ailemi ve sevgilimi çok rahat görüyordum.

Fakülte Dekanımız konuşmasını yaptıktan sonra, sunucu beni davet etti kürsüye;

"Fakülte birincimizi konuşmasını yapması için, kendisini kürsüye davet ediyor ve ödülünü taktığım etmesi için tekrar fakülte Dekanını kürsüye davet ediyoruz" yavaş adımlarla mikrofona yaklaşırken ne konuşacağımı açıkçası bilmiyordum ne düşünmeden ağzımdan çıktılar;

"Öncelikle ne konuşacağıma dair hiç bir fikrim yok, ve ya nasıl bu başarıyı elde ettim diye anlatarak sizi sıkmak istiyorum. Sadece burada hepimiz birer Hekim adaylarıyız ve bu noktaya gelene kadar geceli, gündüzlü savaş verdik. Notların hiç bir önemi yok benim gözümde, eğer bir hekim olarak ayrılabilinmişse bu fakülteden gerisi mühim değil. Sadece bunları söylemek istiyorum ve Aileme yanımdan bir kere olsun ayrılmadıkları için hep destek oldukları için teşekkür ediyorum" ödülümü aldıktan sonra tekrar yerim döndüm. Daha sonra okul numarasına göre çağrılarak sembolik diplomalar dağıtıldı, en son kepler havaya fırlatıldı ve öğrencilik bitti.

Artık aday Doktordum, hayalime kavuşmuştum, basamaklardan inip annemlerin yanına gittiğimizde her ikimizi de ayrı ayrı tebrik edip sarılmışlardı. Artık meslektaştık!

***

Arabadan indiğimizde mezarlığa gelmiştik; Nazlımın koluna girip yavaşça, Alev teyzenin ve Alparslan amcanın mezarına doğru yol aldık. Geldiğimizde Nazlım taşın üzerine oturdu ve yarı kurumuş çok az nemli kalan toprağı sevmeye başlamıştı;

"Anne ve baba bugün ben mezun oldum, Doktor oldum en çok istediğim hayalim yerine geldi anne ama bu defa siz yoksunuz. Biliyorum şu anda kendi kendi konuşmam hiç bir ifade etmiyor olabilir anne ama ben sizi çok özledim. Bak bu üzerim deki cübbem az önce mezun oldum anne üstelik ikinci olarak, başardım anne gördün mü bak, rüyalarımda senin dediğim gibi.." elim de olan su şişesini kurumuş toprağı döktükten sonra tekrar arabaya dönmek için kol kola girmiştik. Arabayı boğaza çektiğin de Vural bizi başka ne tür bir sürpriz bekliyordu işte onu bende bilmiyordum.

Ethan ellerini tutarak ilerlerken önümüzdeki çılgın aşıklar birbirlerine cilve yaparak ilerliyorlardı; lüks bir restorana gittiğimizi düşünürken; sahil deki minibüs ile köfte yapıp satan tonton yaşlı bir amcadan aldiğimiz köfteleri yemek için, amcanın taburulerine oturduk ve hem yiyip hemde gülüp eğleniyorduk.

Bu hayat yaşamak için en güzel neden..

Okyanus'un Güz'ü - (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin