Büşranın attığı çığlık hastanenin koridorunda yankılanmıştı Beril ise donup kalmıştı. Burak ? Burak bir duvarın kenarına çökmüş başını ellerinin arasına almış öylece yere bakıyordu ruhu bedenini kısa süreliğinede olsa terk etmişti sanki korkuyordu sahi neyden korkuyordu Gerçeklerle yüzleşmekten mi yoksa ondan kaçarken başına bunlar geldiği için ölmüş olmasından mı ? Doktor yanından geçen sedye ye bakıp
- Sakin olun.. lütfen beni dinleyin hastanın yakınları kim ?
Beril Büşra birbirlerine baktılar nasıl yanı Deniz değildi o giden yanı hala ölmemişti evet onları bırakmamıştı herkes afallamıştı biraz önce kanlar içinde ameliyathane ye giren Deniz in ölmediği için seviniyorlardı allahım bu nasıl birşeydi. Burak yerinden fırlayarak geldi. Telaşla
- O o o nasıl nerde öleceğim korkudan nolur güzel birşey söyleyin. Dedi
Doktor ;
- Sakin olun beyefendi hastanız geçirdiği kaza sonucu vücudunda bir kaç kırık var beyin kanaması riski var çarpmanın etkisi ile başını kötü çarpmış. Hastamızı yoğun bakıma alacağız gözetim altında kalması gerek eğer bu geceyi sorunsuz atlatırsak herhangi bir sorun kalmayacak geçmiş olsun.
Diyerek oradan uzaklaştı kızlar sevinç gözyaşları ile birbirlerine sarıldılar allahım bu bir mucizeydi polisler Deniz ameliyathaneye girdikten sonra Ahmet i götürmüşlerdi ona çarpan kişi olduğu için kasti mi yoksa gerçekten mi kazaydı bilmeliydi. En zor görev Büşra ve Beril e düşmüştü Ne yapacaklarını bilmiyorlardı Deniz in annesini arayıp olanları haber vermeleri gerekiyordu ama ikisinde buna cesareti yoktu böyle bir haber Zaten nasıl verilirdi ki ? Allahım bu Ne kadar zor sınavdı böyle felaket tellalığını kim üstlenecekti sonunda büşranın konuşması için ikna etti Beril Büşra bir yudum su içti soğuk soğuk terliyordu telefonu eline alıp numarayı çevirdi kalp atışları hızlanıyordu telefonun her çalmasında kalbine bir ağırlık çöküyordu.
- Alo
- A alo
- Deniz kızım nerelerdesin sen neden aramadın aklım çıktı ulaşamadım da neden açmadın ?
Büşra göz yaşlarını daha fazla tutamamıştı birden hıçkırıklara boğuldu allahım ne zordu bu
- Deniz neden ağlıyorsun yavrum Ne oldu Deniz iyimisin annecim korkutma beni ne olur Ne oldu ?
- Şeyy Zeynep teyze bee ben Büşra
- Büşra Büşra Deniz nerde neden sen konuşuyorsun neden sen ağlıyorsun kızım nerde ?
- Zeynep teyze sakin ol anlatacağım herseyi ama lütfen sakin ol Deniz iyi küçük bir kaza sadece ama şuan gerçekten iyi sana haber vermek istedim.
- Büşra bana doğruyu söyle nerde Deniz neyi var kızım lütfen
- Zeynep teyze gerçekten iyi ama sen gel ne olur biz ne yapacağız bilmiyorum.
- Tamam kızım tamam yalnız bırakmayın Deniz i geliyorum.
Diyerek telefonu kapattı. Zeynep hanım göz yaşlarına boğulmuştu öyle iyi kalpli biriydi ki öğrencilerinden birine birşey olsa üzülürdü şuan kaza geçiren kızı idi hemen bir uçak bileti bulmalıydı fiyatı Ne olursa olsun en erken bileti alıp kızının yanına gitmeliydi. Yol Ne kadar da uzun gelmişti ona bitmek bilmemişti ilk defa mesafelerin bu kadar uzun olduğunu farketmişti zaman beklerken kavuşurken ne uzundu allahım bitmeyecekti bu yol ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu gözleri kızına çarpan kişiyi parça parça etmek geliyordu Deniz annesinin tek varlığı idi tek kızıydı Nasıl kıyabildiler diye düşünüyordu. O sırada polisler Ahmet i karakola getirmişti
Ahmet Araba ile seyir halin giderken Deniz in birden önüne atladığını frene bastığını ama durmasına fırsat kalmadığını ve çarptığını söylemişti olay yerinde kamera olup olmadığını araştırmak için oraya bir ekip gönderilmişti. Ahmet herşey açıklığa kavuşana kadar nezarethanede kalacaktı ve parmaklıklar arkasına iki polis onu bırakıp gitmişti Ahmet yere çökmüştü başını duvara yaslamış Deniz in ölmemesi için dua ediyordu hatırladığı bir çift iri Kahverengi gözlerdi. Sonra kucağında gözlerini kapamıştı. Çıldıracak gibi olmuştu allahım nasıl olurdu bu kafayı yemek üzereydi saatler geçmişti hala bir haber yoktu ya ölmüşse ? Ya.. hayır hayır olamazdı bu nefesi ve göğsü daralıyordu duvarlar üzerine geliyordu bir haber gelse belki biraz rahatlayacaktı sonrası mühim değildi bir insanın ölümüne sebebiyet vermek istemiyordu o esnada avukatı gelmişti gereken herşey yapılmıştı avukat müvekkili ile konuşmak istemiş ve herseyi onda anlatmıştı defalarca anlatmak artık canını sıkıyordu. - Güzel bir haber verin artık kıza ne oldu ? Benim için önemli olan şuan sadece o şuan ben başla birşey düşünmüyorum anlıyor musun ?
- Çarptığınız kız adı Deniz öğrenci üniversite son sınıf olduğunu biliyorum ameliyathaneden çıkmış yoğun bakıma almışlar çarpmanın etkisiyle başını kötü çarptığı için beyin kanaması riskinden dolayı gözetim altında kalacak birkaç kırık var vücudunda onun dışında birşey yok.
Bu bile yetmişti Ahmet'e en azından hayattaydı ve bu onun için bir ümitti hastane masraflarını herşeyini tüm ihtiyaçlarını Ahmet karşılayacaktı avukat şaşırmıştı buna bir ilgisi olmadığını tanımadığını söylüyordu herhalde vicdanını rahatlatmak için diye düşündü be gece nezarethanede kalmıştı Ahmet ama ona bir yıl gibi gelmişti zaman o kadar uzun geldi ki sanki 24 saat değil de bir yıl geçmişti. Sabah avukat yine gelmişti yapılan inceleme sonucu Ahmet in kurallara aykırı davranmadığı denizin birden yola atladığı tespit edilmişti daha sonra Ahmet serbest bırakılmıştı.
Ahmet önce eve geçip üzerini değişip kendine geldikten sonra hastaneye gidecekti Zaten avukattan gereken bilgiyi alıyordu ama çokta zaman kaybetmeden denizi ziyaret etmesi gerekiyordu doktoru ile görüşmesi gerekiyordu. Hastaneye geldi ve doktorla görüşmek için odasına girdi. Beril Büşra ve Burak yoğun bakım servisinin önünde bekliyorlardı Deniz henüz yoğun bakım servisinden çıkarılmamıştı. Ahmet Deniz i görmek için zorda olda izin aldı ve içeriye girdi. Başı sarı bir şekilde uyuyordu Deniz in bu halini ona yıllar önce kaybettiği annesini hatırlattı en son annesini de böyle uyurken görmüştü tıpkı bir melek gibi uyuyordu sonra bir daha görmemişti. Anne babasını bir trafik kazasında kaybetmişti Zaten babası olay yerinde hayatını kaybetmiş annesi ise en son Deniz gibi uyuyordu. Denizi uzun uzun izledi ve dışarıya çıktı. Doktora tüm masraflarını kendinin karşılayacağını ve ne gerekiyorsa en iyi şekilde yapılmasını istedi. Birazdan Deniz servise çıkarılmıştı. Kızlar Zeynep hanım ı havaalanıdan alacaklar Hemde kıyafet almak için eve gideceklerdi ama onu bırakmak istemediler Ahmet yanında kalacağını söyledi Burak'ta oradaydı zaten bunun doğru bir karar olup olmadığını bilmiyorlardı ama Deniz i Ahmet ve Burak a emanet edip gittiler. Burak yaklaştı Deniz e içinde ki pişmanlık mı yoksa başka birşey mi bilmiyordu. Zaten ne olduğunu anlamamıştı Denizi çok iyi tanıyordu. Çok inat biriydi eğer ondan kaçmışsa kesinlikle konuşmazdı bildiğin keçiydi işte. Sonra kaldırıp başını Ahmet e baktı ;
- Sen kimsin ?
- Ben Ahmet denize ben çarptım ama birden yola atladı sonra olay belli Zaten
- Ne işin var o zaman burada senin bura değil nezarethane olmalıydı senin yerin çık git buradan hemen hemen diye bağırdı.
Bu sese hemşire ve doktor koşarak geldi.
- Ne oluyor burada Ne sanıyorsunuz kendinizi yüksek sesle konuşulmaz burada hemen çıkın dışarıya
- Çıkması gerek ben değilim o hem denize çarptı hemde burada bekliyor bunun Ne işi var burada hemen güvenliği çağırın ve çıkartsınlar buradan.
- Doktor Ahmet e dönerek ;
Ahmet bey biraz konuşabilir miyiz dedi ve ikisi birlikte çıktılar odadan
Burak " Ahmet bey ha zengin züppesi olduğu kesin herşeyi paranızla satın alın zaten ancak paranız konuşur sizin " dedi arkasından.
- Kapı açıldı içeriye Deniz in annesi girdi gördüğü manzara karşısında içi parçalanmıştı allahım bir anneye verilecek en büyük acı bumuydu. İnsanın yavrusunu böyle görmesi ne demekti hani bu sandığınız gibi birşey değildi kesilen bir parmak acısı veya yanan bir elin acısı değil hala sandığınız o aşk acıları da değiş bu yavru acısıydı hiç bir acıya benzemeyen bir evlat acısı Hiç bir acıya benzemezdi bu tas içinden kalbinden gelen bir acı anne olmayanlar bunu anlamaz ve anlatamazdı. Deniz in ellerini okşamıştı ellerindeki yaralar Zeynep hanımı daha çok yaralıyordu sanki yaralar onun gibi canı yanıyordu.
" Saçlarını okşayıp yavrum herşeyim ne oldu sana kim yaptı bunu sana aç hadi gözlerini güzel gözlüm ben geldim. Neden uyanmıyorsun annem bak sen bana dayanamaz hemen sarıldın hadi kalk sarıl nasıl canın yanıyor şimdi senin nasıl dayanacaksın bu acılara die konuşuyordu kızı ile ama bilmiyordu ki Deniz in bundan daha ağır kanayan yaraları vardı keşke her yara böyle olsaydı evet belki canı yanardı ama en azından geçerdi ya geçmeyen yaraları Ne olacaktı ? Hani bitmeyen yaraları kabuk bağlamayan yaraları Ne olacaktı hani şu kimsenin görmediği yaralar kimsenin fark edemediği yaralar....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokak Lambası
Fiksi RemajaTesadüflere inanırmısınız ? Ben inanırım. Deniz hayatı bir tesadüf ile mahvolan ve yine bir tesadüf ile canlanan bir kız. Umudunu kaybetmek üzere iken ona uzanan bir el. Sessizce attığı çığlıkları duyan bir bir adam. Ve Sınan bir aşk...