Bölüm Başlığı

30 5 3
                                    

Odada yalnızca Zeynep hanım ve Deniz vardı. Onunun dışında odada doktor kimseyi bırakmamıştı Zeynep hanım Denize bakıyordu Ne kadar zayıflamıştı evde olsa böyle mi olurdu annesi neler hazırlardı ona neler. Derin derin düşünüyordu kapının açılmasıyla daldığı düşünceden çıktı içeriye uzunca boylu yağız bir delikanlı girdi ela gözleri beyaz Teni vardı ama güneşte yandığı belliydi. Ellerinde bir buket Papatyalar vardı Yavaşça içeriye girip başıyla Zeynep hanıma selam verdi merhaba diyecekken Deniz gözlerini hafiften aralamıştı bu Ahmet e herseyi unutturmuş Deniz e koşmuştu. Yine karşısında o bir çift kahvegözler vardı Zeynep hanım doktoru çağırdı yavrusu sonunda uyanmıştı ama ne çok bekletmişti annesini, doktor ve hemşire gereken kontrolleri yapmış ilaçlar verilmişti şimdilik bir sorun yoktu Doktor yormamaları konusunda uyarmış ve çıkmıştı Zeynep hanım Deniz in yanına gelerek saçlarını okşadı öptü bakmaya doyamıyor kıyamıyordu anne kalbiydi işte  Deniz durumu anlamaya çalışıyordu annesi yanında idi yanında tanımadığı bir kişi daha Deniz konuşmak istesene annesi kendini yormaması gerektiğini  dinlenmesi gerektiğini söyleyerek tıpkı bir çocuk gibi ona bakıyordu bu manzara karşısında hemen cam kenarında iki koltuktan birinde oturan Ahmet in gözlerini doldurmuştu uzun zaman sonra ilk kez annesinin yokluğunu iliklerine kadar hissetmişti eğer yaşasaydı annesi de ona böyle bakardı sımsıcak sarılır öper koklardı ama yoktu. Anneler dünyanın en kıymetli varlıkları kanatsız meleklerdi uyumaz uyutur, yemez yedirir, giymez giydirir anneler nasılda fedakar insanlardı. Zeynep hanım bir yandan Deniz ile ilgilenirken bir yandan da Ahmet'i izliyordu Ne işi vardı bu gencin  burada denizin nesiydi bu bu kadar telaşlanmıştı ? Bide ellerinde papatyalar ile gelmişti Deniz in Papatya sevdiğini bilecek kadar tanıyor demekki diye düşündü. Deniz uyduktan sonra Zeynep hanım Ahmet e yaklaşarak diğer koltuğa oturdu
- Oğlum sen kimsin ne işin var burada denizin arkadaşı mısın?
- Ben şey..  Bakın sizin vereceğiniz tepkiden açıkçası korkuyorum ama lütfen beni sözümü kesmeden dinleyin.
- Dinliyorum.
- Ben Ahmet aslında bunun bir önemi yok neden burada olduğum önemli biliyorum ben dün sabah seyir halde giderken kızınız Birden önüme çıktı durma fırsatım olmadı sonra alıp hastaneye getirdim o ameliyathane ye girince Beni de polisler aldı zaten buraya karakoldan geldim yapılan herseyi incelediler ve serbest bıraktılar. Burada olmamın sebebi ise onu merak ediyor olmam belki sizde beni suçlu görüp buradan kovabilirsiniz bağırabilirsiniz ama inanın ki benim bir suçum yok Burada olmak istiyorum çünkü ben ailemi trafik kazasında kaybettim bize çarpan insanlar bize yardım etmemişti etmiş olsaydılar belki annem ve babam hayatta olurdu bunun için bende öyle yapamazdım yapsaydım vicdan mahkememden kurtulamazdım ona birşey olsun istemiyorum gerçekten.
Zeynep hanım gerçekten de ağır ve anlayışlı bir insandı evet oda burak gibi Ahmet i oradan kovabilir ağır konuşabilirdi ama zaten gereken herşeyi biliyor sadece ona çarpan kişinin kim olduğunu bilmiyor bilmek istemiyordu da.
- Başın sağolsun. Deniz benim tek kızım kıymetlim.
- Anlıyorum sizi İnan'ın benim frene basacak vaktim olmadı gerçektende olmadı.
- Tamam evladım sakin ol en azından şimdi iyi sende hadi git evinede uyu dinlen çok yorgun görünüyorsun.
- Hayır burada kalsam daha iyi
Dese de Zeynep hanıma daha fazla karşı gelememişti ve eve gitmek zorunda kalmıştı. Ahmet eve gelmişti ama gözüne uyku girmiyordu gözün önünden o kahve gözler gitmiyordu. Kalkıp pencerenin önüne kadar geldi ve etrafı izledi sokak lambaları etrafı aydınlatıyordu sadece bir sokak lambası yanmıyordu. O kadar ışık içinde olmamak herkes bunu farklı şeylere yorumlar kimi yalnızlığa kimi eşsiz olmaya, ilginç olmaya , farklı olmaya ama Ahmet bunu Deniz e yorumlamıştı onca parlayan ışık içinde sönmek. Sonra yatağına döndü ve uykuya daldı.
Sabah hastane yine akına uğramıştı Beril ve Büşra erkenden gelmişti. Ahmet durumuydu hiç ? Oda hemen gelmişti Beril ve Büşra biri Deniz in yanında kalacak diğeri Deniz in annesini eve götürecekti Zeynep hanım yoldan gelir gelmez Zaten hastane de kalmış yorulmuştu eve gidip dinlenmesi gerekti odaya girip zor da olsa Zeynep hanım ı kızlar ikna etmişti Ahmet arabası ile eve bırakacaktı kızlar Ahmet o tanımıyordu ama olayı kısa bir özet şeklinde geçmişti Ahmet, kızlar önce tepki gösterdi ama daha sonra da hatalı olmadığı halde bir insanı suçlamanın doğru olmayacağını farketmişlerdi Büşra ve Zeynep hanım eve gitmişti Beril Deniz ile kalmıştı zaten iyiydi artık korkulacak bir durum yoktu Zaten güçlü bir kızdı çabuk toparlamıştı. Beril
- Kızım ne ballısın sana çarpan çocuğu gör bit yani keşke bana çarpsaydı. Diyerek dalga geçmişti..
- Saçmalama beril Allah korusun da neden burada Ne işi var  şuan nerede ?
- O o annenleri eve bırakmaya gitti kadıncağız mahvoldu eve gidip dinlen dedik bizde.
Yok artık birde annesi ile tanışmış ve üstüne birde annesini eve bırakmaya gitmişti bu çocuk hem araba kullanırken hemde hayatta çok hızlıydı
Bir buçuk saat sonra Kapıyı tıklatarak biri elinde papayalarla içeriye adım attı kim olduğu görünmüyordu Deniz in kalbi yine güm güm deli gibi atmaya başlamıştı allahım bu neydi neden böyle oluyordu artık  burağı hayatından çıkarmıştı neden hala böyle deli gibi atıyordu kalbi hem neden gelmişti ki o değilmiydi Deniz i yok sayan ? Görmezden gelen Çiçek yavaş yavaş aşağı doğru inince bu burak değildi Deniz in en son hatırladığı bir çift ela gözlerdi bunlar
- Geçmiş olsun
- Teşekkürler hoşgeldin Zeynep teyzeyi bıraktın mı eve ?
- evet
Denizin birden gözleri büyüdü hayır olamaz defter masanın üzerinde defteri vardı ve o defter asla annesinin eline geçmemeliydi. Deniz birden yerinden kalkmaya çalıştı ama başarısız oldu Zaten canısı öylesine yanmıştı ki gözlerimden yaş geldi
- Hey hey ne yapıyorsun sen ne oluyor ?
- Beril Beril koş eve git masanın üzerinde kırmızı kapaklı bir defter var ve o asla annemin elinde geçmemeli nolursun koş
- Deniz ne olacak annen o senin altı üstü bir defter
- Beril nolur koş diyorum nolur
- Tamam tamam sakin ol ben gider alırım şimdi Büşra'yı arayayım alsın odadan
- Tamam ara hadi.
Ahmet şok olmuştu bu halde o kırmızı kapaklı defteri mi düşünmüştü yani neden bu kadar korkmuştu ki annesi hiçte anlayışsız birine benzemiyordu. Görüştüğü biri mi vardı onu mu şaklamak istiyordu.? Eee bundan bana Ne diye geçirdi içinden Beril büşrayı aramış , defteri almasını istemiş ve odadan çıkmıştı Deniz ve Ahmet oda da yalnız kalmışlardı. Daha tanışma fırsatı bulmadan Burak girmişti odaya ve Ahmet e
- Sen yine mi buradasın dün sana Deniz den uzak durmanı söylemedim mi sana ?

Nasıl yani burak dün burada mıydı ne işi vardı, nerden haberi olmuştu bunlardan ooofff kafası iyice karışmıştı.
- Burak yeter. Sus artık asıl senin ne işin var burada ?
- Deniz o gün sen benden kaçarken ben seninle konuşmak için pesinden geldim ama bu adam sana çarptı.
Ahmet duydukları karşısında şaşırmıştı yani Deniz Burak'tan kaçarken mi arabanın önüne atlamıştı peki ama neden ne yapmıştı ki  Deniz kaçmıştı ondan ?
- Burak çık ve git buradan beni yüzüstü bırakıp gittiğin gibi , ben sana gelirken yoluma koyduğun o engeller gibi bahaneler gibi sen sevmenin kelime anlamını bilmiyorsun burak bilmiyor. Sen Zaten beni yok saydın şimdi burada olmam senin için birşey ifade etmez sen koca bir yalancı iki yüzlünün tekisin sevmeyi bile beceremeyen beceriksiz bir insansın çık ve git hayatımdan
Derken o güzel kahve gözlersen yaşlar süzülüyordu. Ve yorulmuştu yorulması gerekiyordu Deniz nasıl söyleyebildi bunları bilmiyordu ama burağın kalbine bir ok gibi saplanmıştı kovmuştu Deniz onu, hanı o erkek gruru vardı ya onun giderdi. Zaten herşey bu yüzden olmuştu. Ne gündü ama herşey birbirine girmişti Ahmet ne gideceğini ne kalacağını bilmişti. Birşey söylemeden çıkmak istedi ama burak ile tek bırakmam istemedi iyi gelmiyordu belliydi. O esnada burak çıkmıştı zaten Ahmet Deniz in gözlerine baktı acı vardı aslında tüm bu olanlar ona da garip geliyordu sadece filmlerde olur dediği şeyleri yaşıyordu.

Sokak Lambası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin