"Yoongi."
Gökyüzündeki bakışlarımı Rose'a çevirdim.
"Efendim."
"Gerçekten iyi olduğuna emin misin?"
"Hımm," dediğimde cebimdeki telefon titredi. Telefonumu cebimden çıkarıp neden titrediğine baktım. Jimin mesaj atmış.
Gönderen: ChimChim
Hyung, neredesin sen? Hem niye derse gelmedin?
Gönderilen: ChimChim
Okulun çatısındayım Jimin.
Gönderen: ChimChim
Neden haber vermiyorsun hyung, yüreğim ağzıma geldi.
Gönderilen: ChimChim
Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.
Daha fazla bir şey yazmadan telefonumun ekranını kapatıp bankta boş olan tarafıma koydum.
"Rose, bir şey soracağım."
"Sor."
"Genç kızlar odasında ne ister?"
"Neden sordun ki?"
"Kız kardeşim için birkaç şey almak istiyorum da."
Rose, işaret parmağını dudaklarına yaslayıp birkaç saniye düşündü.
"Bence en çok isteyeceği şey ailesinin fotoğrafı olur, sonra küçük bir saksıda çiçek güzel olabilir, daha çok odasının renkli olmasını ister."
"Öyle mi dersin?"
"Kardeşin kaç yaşında ki?"
"Seninle aynı yaşta."
"O zaman eminim renkli bir oda ister."
"Teşekkür ederim," dedikten sonra önüme dönerek banka hesabımda ne kadar param kaldığını hatırlamaya çalıştım. Ben, burada okurken babam her ay düzenli olarak bana para yollardı. Aslında para göndermesine karşıydım ama fobim yüzünden çalışmamı istemezdi.
Sanırım yeterince param vardı, en azından evdeki birkaç eksiğin parasını karşılayabilecek kadar. Yoon Ji'yi ve annemi biraz mutlu etmek istiyordum ama ben pek fazla anlamazdım alışverişten. Derin bir nefes alarak aklımda söyleyeceklerimi tarttım. Bunu, ilk Rose'a sorduğum için Jimin ile Jungkook kesinlikle bana çok kızacaktı.
"Rose, benimle alışverişe gelir misin?"
"Hı? Neden?"
Ellerimi kucağımda birleştirip parmaklarımla oynamaya başladım.
"Şey... Kız kardeşim ve annem için birkaç şey almam gerekiyor ama ben fazla anlamam alış veriş işinden."
"Gelirim, benim için sorun olmaz ama beşten sonra işe gitmem gerekiyor."
Bakışlarımı oynadığım parmaklarımdan çekerek Rose'a, "Sen çalışıyor musun?" diye sordum.
"Sana söylemedim mi ben?"
Olumsuz manada başımı sağa sola salladım. "Hayır, söylememiştin."
"Şimdi söylemiş oldum o zaman."
"Ne zaman gidelim alışverişe?"
Rose, omuz silkerek, "Bilmem ki," dedi.
"Şimdi gidelim, zaten derse de girmedik."
"Senin devamsızlığın çok fazla değil mi Yoongi?"
"Hayır," dedim kısaca.
"Gidelim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haptofobi
ФанфикKüçük umutlar besledim içimde, sonra fark ettim ki ben umutlarıma sığındıkça onlar benden kaçıyormuş. Ben kazandım sanıyorken kaybediyormuşum. • Haptofobi: İnsanların, kendisine dokunmasından korkmak.