İnstagram hesabım: yusraergn
Tiktok hesabım yusraergunkitaplariKeyifli Okumalar ☘️
Yiğit'ten
Şu an kollarımın arasında öptüğüm bu kadının bana hissettirdiklerine bir anlam veremiyordum. Sürekli beni ona çeken bir şeyler vardı. Ondan uzak durmaya çalıştıkça, ondan kaçtıkça bedenim bana ihanet ediyordu. Bugüne kadar kadınlardan hep uzak durup, hayatımda evlenmek gibi bir kelime dâhi geçmeyen biriydim. Fakat kendimi istemediğim bir evliliğin içinde bulmuşken uzak durmaya yeminli olduğum bu kadına çekildiğimi hissedebiliyordum. Buna karşı koyamıyordum. Onunla evlenmek istememiştim ama benim dışımda oluşan tüm olanlar beni buna mecbur kılmıştı. Onu ilk gördüğüm zaman, içimde oluşan öfkeyle karışık nefret yüzünden ona çok kötü şeyler söyleyip onu yaralamıştım. Bu yaralı kadını daha çok yaralayıp kırmıştım. Babama olan tüm öfkemi ona kusmuştum. Hak etmiş miydi? Hayır. Ama öfkelendiğim zaman ağzımdan çıkanı kulağım duymuyordu. Bu onu kırdığım için uydurduğum bir kılıf değildi, olamazdı da. Fakat ağzımdan çıkanları kulağım duymamıştı ve ben öfkeyle sarf ettiğim o sözlerden sonra derin bir pişmanlık duymuştum.
Bedenime yabancı olan bu hislerin aşk olduğunu düşünmüyordum. Belki de tamamen bedensel bir çekimdi ya da ondan hoşlanmaya başlamıştım, bilmiyorum. Bu düşünce nedense bir yandan beni rahatsız ederken bir yandan da güzel hissettirmişti. Kendi içimde yaşadığım çelişkiler kafamı karıştırıyordu. Bir taraftan ona yakın olmak isterken, öbür taraftan ona uzak olmamı söyleyen mantığımı bastıramıyordum. Onun savunmasız ve masum hâli içime işliyordu. O gün onu o kilerde öyle savunmasız ve korkmuş görünce içimde bir yerlerin acıdığını hissettim. İnce bir sızının geçtiği kalbimdeki tuhaf hislerle, kendimi ona şefkatli davranırken bulmuştum. Onu sarıp sarmalamak isteyen kollarımı ve bedenimi durduramıyordum. Onun odamda ve konakta dolanan hallerine alışmıştım. Ben bu kadına çok alışmıştım. Çoğu zaman o da benim yaptığım gibi benden kaçıyordu, farkındaydım. Onun benden kaçmasının kendimden kaynaklı olduğunu da biliyordum. Utandığında kızaran yanakları, güzel yüzüyle çok öpülesi duruyordu. Güzeldi evet, hem de fazlasıyla. Bazen gözlerimi ondan alamıyordum. Ondan hoşlanmaya başladığımı söyleyen kalbime inanmak istemedim. Hayır, ben zorla evlendirildiğim ve ona yaklaşmamakta yeminli olduğum bu kadına karşı bir şey hissedemezdim. Bazen onun da bal rengi gözlerinde birçok duygu görebiliyordum. Yalnız ne olduklarını tam olarak çözemiyordum. Bu kadın güzelliğiyle tüm kusurlarını örtüyordu, âdeta bir tanrıça gibiydi. Kokusu daha önce hiç bilmediğim bir kokuydu ve aklımı bulandırıyor, nefesimi kesiyordu. Çok farklıydı, her şeyiyle. Öptüğüm dudaklardan ayrılıp gözlerinin içine baktım. Yanakları kızarmış, bakışları baygınlaşmıştı. Göğsüme vuran kalbini hissedebiliyordum. Heyecanlanmıştı ve titreyen ellerini nereye koyacağını bilmiyordu. Bu masum hâli ona karşı şefkatle dolmama neden oluyordu. Elimi kaldırıp kızarmış yanağını okşamaya başladım. Gözleri beni içine çekiyordu.
"Arya," dedim fısıltıyla. Onu tekrar öpmek istiyordum. Hiç bırakmak istemiyor, o sıcak ve güzel dudaklarını bir kere daha hissetmek istiyordum. Ama yapmadım. İstedim ama yapamadım. Başımı boynuna gömdüm ve beni benden alan kokusunu içime çektim. Bocaladı. Hareket etmeden öylece bekledi. Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum ama kapının çalmasıyla kendime gelerek üstünden kalktım ve onun da kalkmasına yardımcı oldum. Kendimi hemen toparlayıp kapıyı açtım.
"Abi hadi ama, daha uyanmadınız mı?" dedi Avşin. Yüzü tuhaf bir hal almıştı.
"Ne oldu, çok mu özledin?" dedim alayla.
Gözlerini devirip, "Of abi ya! Dalga geçme. Acıktım, siz de gelmek bilmediniz bir türlü," dedi.
"Tamam, geliyoruz birazdan," deyip burnunu sıktım. Bundan nefret ederdi ve bu yüzden elimi sinirle itip içeri doğru gitti. Kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde Arya yoktu. Banyoya girmiş olmalıydı. Üstümü değiştirip çıkmasını bekledim ama on dakika olmuştu ve hâlâ çıkmamıştı. Gidip kapıyı çaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ GELİN (Tamamlandı)
RomanceSessizliğe haps olmuştu kadının ruhu ve o, kadının sessizliğine bile ölen, ruhunu sevdasıyla iyileştiren bir adamdı. Fakat aşka giden yol dikenliydi, ayaklar kan revan içinde kalmıştı, yol uzundu ama yürek yine de pes etmiyordu. Aşk, kadının adıyla...