Bölüm 5

424 18 10
                                    

Angie'lerin evine doğru koşmaya başladım. Hava acayip derecede soğuktu ve donuyordum. Artı rüzgar koşarken saçımı savuruyordu ve tüylerim diken diken olmuştu.

Birkaç dakikadır koşuyordum. Sonunda onun evine vardım. Kapıyı çaldım. Donarken ''Hadi ama Angie.'' diye fısıldadım. Şükürler olsun ki yalnız yaşıyordu. Ailesi boşanmıştı ve onlardan birini seçmemişti. O 18 yaşında, yani kendi başının çaresine bakabilir.

Tekrar ve tekrar kapıyı çaldım ve sonunda Angie kapıyı açtı. Beni iç çamaşırlarımla görünce şoka girdi.

''Jane ne oldu lan sana?'' Gözlerini fal taşı gibi açtı.

''Dur bir içeri geçiyim.'' dedim kızgın bir şekilde.

İçeri geçtik ve bana tişörtlerinden ve pantolonlarından birini verdi. ''Şu piç''

 ''Oh.'' içini çekti. ''Yine ne yaptı?''

''Bir partideydik. Sonra tartıştık, kıyafetlerimi çıkarmamı söyledi ve beni ormanda bıraktı.'' dedim.

''Tanrım!'' Angie kendini tutamadı ve gülmeye başladı.

''Niye gülüyorsun sen?''

''Pardon Jane, ama komik yani.'' gülerken devam etti. ''İnanamıyorum.'' kafamı salladım.

''Tamam, özür dilerim, gülmüyorum. Hadi şimdi biraz uyuyalım lütfen.'' dedi ve yatağa uzandık,sonrada uyuya kaldık.

*Sabah*

''Lanet olsun'' Angie'yi uyandırmadan hızlıca kalktım. Hemen yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. ''Angie, ben gidiyorum'' Sadece başını salladı,hala uykuluydu.

Dışarı çıkınca onun arabasını gördüm. Arabanın içinde sigara içiyor ve sırıtıyordu. Onu görünce öfkeli bir şekilde arabasının kapısını açtım.

''Sen beni takipmi ediyorsun piç?''

''Evet'' güldü. ''Neden beni orada neredeyse çıplak halde bırakıp gittin?'' diye sordum.

''Çünkü hakettin küçük sürtük'' dedi göz kırparak. Gözlerimi devirdim.

Soğuk bir şekilde bana baktı ve ''Lanet gözlerini devirip durma,arabaya gir'' dedi.

''Ne? Hayır.'' başımı salladım ve arabanın kapısını çarptım. Hızlıca arabadan çıktı ve kollarımı tuttu. ''Bırak beni''

''Herşeyi çocuk gibi büyütmeyi bırak. Arabaya bin'' Çenesini sıktı.

''Canımı yakıyorsun'' dememle birlikte kollarımı daha fazla sıktı. ''Ah'' acıdan sızlıyordum.

''Sırf sana iyi davranmam değiştiğim anlamına gelmez. Hala aynıyım.'' dedi ve sırıttı. ''Arabaya bin''  tehlikeli bir bakış attı ve arabaya bindi. Bende dediğini yaptım  ve arabaya bindim.

Sürmeye başladı. ''Ailem çok üzgün'' dedim.

''Umrumda değil.'' gözlerini devirdi.

''Evden kaçtığım için bana ceza vericekler, ve bunun sorumlusu sensin.''diye ekledim. ''Umrumda değil'' diye tekrarladı.

''Durdur arabayı.'' dedim, tuhaf bir şekilde bana baktı. ''Durdur şunu'' diye tekrarladım ama dediğimi yapmadı. ''Senin sorunun ne? İnsanlara işkence etmek mi istiyorsun? Sen nasıl bir adamsın?'' dedim ve başımı cama yasladım.

''Tecavüzcü'' duymamasını umarak kendi kendime fısıldadım. Ama duymuştu.

''Ne dedin sen?'' Sesinin tonu değişmişti.

''Hiç birşey'' Yutkundum. ''Hayır,ne söylediğini biliyorum'' dedi. ''Bana bak''

''Bana bak, sürtük'' saçımdan tuttu ve zorla ona bakmamı sağladı. ''Bunu ödeyeceksin'' fısıldadı ve ormana doğru sürdü.

''Çık dışarı'' diye bağırdı. Çok korkmuştum. Dışarı çıktım ve o da arkamdaydı. Silahını çıkarttı ve bana doğru tuttu.

''Bunu yapmayacaksın'' diye fısıldadım.

''Çok emin olma'' dedi ve dudağını ısırdı. ''Dizlerinin üstüne çök''

Dediğini yaptım ve dizlerimin üstüne çöktüm.

Gözlerimi sıktım ve yavaşça kemerini çıkarttım, sonra fermuarını açtım. Biraz aşağı indirdim ve penisini dışarı çıkarttım.

Fazla büyüktü. Silahını yanağıma koydu. ''Tek bir yanlış hareket ve kafan patlar''

Soğuk ellerimi kalçalarına koydum ve penisini ağzıma aldım. Ellerimi kullanmama izin vermedi. İnlemeye başlayınca, bende yavaşça emmeye başladım. Bunu daha önce hiç yapmamıştım,yani büyük ihtimalle kötüydüm. Boş kalan eliyle saçımı tuttu. ''Sikeyim'' diye fısıldadı. Devam ettim ve eğleniyormuş gibi gözüküyordu. Bacaklarıyla başımı sıkıştırdı,penisi boğazıma vuruyordu. Öğürmeye başladım ve boğuluyormuş gibi hissettim.

''Geliyorum...'' diye inledi,dudağını ısırıyordu.

Neredeyse boğuluyordum,daha fazla dayanamadım. Ağzımı çektim ve penisini dışarı çıkarttım.Sinirle bana baktı ve bağırmaya başladı. ''Ne yaptın lan sen?''

''Üzgünüm,bir daha yapacağım'' korkudan mırıldandım.

''Gerek yok'' dedi ve öfkeyle boxerlarını kaldırdı. ''Şimdi ne hakediyorsun biliyor musun ?'' dedi silahı başıma koyarak. ''Gözlerini kapat''dedi.

Gözlerimi kapattım ve gözyaşlarım yanaklarıma akıyordu. ''Yazık..'' diye fısıldadı kendi kendine. ''Çok gençsin'' Ben korkudan ölürken o sırıtıyordu.

Tetiği çekti ve çığlığı bastım. Sonra hala yaşadığımı fark ettim. Kalbim davul gibi atıyordu. ''Sadece bir tavşandı. Sadece bir tavşan'' dedi sırıtarak.

Arkamı döndüm ve gri bir tavşanı kanlar içindeydi.

''Bu senin son şansın,seninde sonun böyle olabilir.'' dedi. 

Ayağa kalktım ve koşmaya başladım. Çok korkmuştum. Evime doğru koşuyordum. ''Seni yalnız bırakmayacağım! Beni duydun mu? Seni yalnız bırakmayacağım'' diye bağırdı ve arabasına bindi.

-------------------------------------------------------------------------------------------------

Lütfen yorum yazın ve oy verin

The Painful Secret / (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin