"Ben burdan asla adım atamam. Zaten birisi değil taş atsak çöker burası." Sandraya başımı sallayarak onay verdim. "Kızlar korkacak birşey yok. Düşersek bir şey olmaz. En fazla ölürüz." Alberta en kötü bakışlarımı yokladığımda dudaklarını birbirine bastırdı. "O zaman ikişer ikişer gidelim." Bay johna döndü herkes. Şuan en kötü cadı'nın kulesinin önündeydik. Uzun tahtalardan yapılmış sallanan bir köprü vardı. Altında da alevler. Burdan geçmek imkansızdı.
"Bayan kate uçarak geçebilir, süpürgesi 2 kişi almıyor malesef. Sandra sen benimle gel. Çocuklar sizde biz geçtikten sonra gelin." Dedi bay john. "Ben sandraylada geçebilirim." Sandra bana 'hayır' der gibi bir bakış attı. Anlaşılan bu 'seni istemiyorum. Düşeriz falan şimdi' bakışıydı.
Alberta baktım. Bana bakıyordu. Oflayarak sandranın yanına gittim. "Dikkatli ol." Diyerek bir iki saniye sarıldım ona. Burdan düşmesi an meselesiydi.
"Tamam. Sende dikkatli ol." Dedi ve bay johnla yavaş yavaş ilerlemeye başladı.
Sandra yavaşça yürürken bir anda tahtanın kırılmasıyla çığlık attım. "Sandra!" Tahta aşağıya düşerken "sakın aşağıya bakma!" Tabii ki de aşağıya baktı. "Bakma dedim sana!" Sandra şuan cevap veremiyordu.
Sonunda ulaştıklarında bay john bize 'gelin' işareti yaptı. Albert önden ben arkadan ilerlemeye başladık. Sandranın düşürdüğü tahtanın ordan aşağıya baktığımda bir an başım döndü. Belimde bir el hissettiğimde albert olduğunu anlamıştım. "İyi misin?"
"Başım döndü sadece." Dedim. "Koluma tutun." Dediğinde kısa bir bakış attım. "Hadi Malia. Şimdi kavga edemeyiz." Dedi. Oflayarak koluna tutundum. Yükseklik korkum vardı galiba.
Sonunda ulaştığımızda albertın kolunu bıraktım ve bay johnun yanına gittim.
Bay john büyük kapıya tıklattı. Kapı aniden kendi kendine açıldı. Ürkmüştüm biraz. İçeri girdiğimizde kimse yoktu. "Yukarı çıkın." Bir ses geldiğinde hepimiz duraksadık. Galiba o cadıydı. Herkes yavaşça çıktı merdiveni. Buranın içerisi taşlardandı. Sarmaşıklarla doluydu duvarlar. Işık yoktu. Yerlerde bir kaç büyü kitabından başka bir şey yoktu. Duvarlarda sadece mum vardı onlarda sadece kendi çevresini aydınlatıyordu zaten.
Yukarı çıktığımızda onu gördüm. Üstünde kapşonlu bir pelerin gibi birşey vardı. Yırtık pırtıktı. Karanlık olduğu için göremiyorduk yüzünü pek. Kapşonu yüzünü daha da karanlık yapmıştı. Dışarıya çıkan düz ve siyah saçları gayet güzel bir kadını anımsatıyordu. "Kimsiniz?" Sesi kalın değil incede değildi. Bir kadının olması gereken sesiydi. Gayet güzeldi.
"Biz sizinle emmet hakkında konuşmak için geldik." Bay john konuşmuştu.
"Ah, şu küçük ölüm canavarı ha?" 'Küçük' dediği yere baskı yapmıştı. Tabii onun için öyleydi. Şaşırmamak lazım.
"Ne için?" Dedi ve arkasındaki siyah koltuğa oturdu. Bize de karşısındaki desenli siyah koltuğa oturmamızı işaret etti.
Oturduk.
"Ben Kate. Ben de bir cadıyım. Emmetı ben canavara dönüştürdüm. Ama daha sonra emmet güçlerimi elimden aldı. Onu eski haline geri döndürmemiz lazım. Sizden yardım istiyoruz." Dedi bayan kate.
Etrafa baktığımda yanımdaki masada üzerinde 'clara' bir kitap gördüm. Adı clara olmalıydı.
Cadı düşünürce bir ses çıkardı. "Size yardım ederim ama çok zor. Emin değilim." Dedi. "Lütfen." Bayan kate yalvarıcı bir ses tonuyla konuşmuştu. "Kate," bayan kate hemen cadıya baktı. Biraz ürkmüş görünüyordu.
"Senin kanını almam lazım. Emmetı sen dönüştürdün sonuçta." Dedi. "Tabii olur. Bayan.." Adını bilmiyordu. Cadı, "clara" dedi. Tahminim doğru çıkmıştı.
"Bayan clara." Diyerek cümlesini tamamladı bayan kate.
***
Büyük bir kazanda bayan katenin kanının olmadığını düşünerek zaman geçirdim. Gerçekten iğrençti. İçine bilmediğimiz şeyler atmıştı bayan Clara.
Sonunda bittiğinde karışımı küçük bir şişeye döktü. Kapağını kapattı ve bayan kateye verdi bunu. Bu yardımımızı hemen kabul etmesi garipti.
"Çok teşekkürler." Dedikten sonra hepimiz kalktık. Bayan clara'nın yüzünü görememiştik hala. Ama bir ara cam tarafına döndüğünde gözlerinin yeşil olduğunu farkemiştim. Gerçekten güzel bir kadındı.
"Birdahaki dolunayda, yani tam tamına 3 ay sonraki dolunayda bunu kafasından aşağıya dökün. İşe yarayacak." Dedi ve bir odaya girip kapattı kapıyı.
***
"3 ay çok fazla geliyor bana." Dediğimde bay john bana döndü. "Bekleyeceğiz. Sonunda emmet geri gelecek." Dedi. Yüzünü asmıştı biraz. Kafamı salladım.
Üç ay boyunca gerçekten burada ne yapıcağımı bilmiyordum.
Sizce ne olacak üç ay boyunca? Tahminlerinizi tahmin edebiliyorum sanki.
(Vote ve yorum please.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt kız
Teen FictionÖlüm canavarı, kurtların başı. Yıllardır ondan kaçarak yaşadım. Annemin babamın ölümü bu yüzdendi. Ne annemi ne babamı kurtarabildim. Bizi bulmayı başarıyordu bir şekilde, biz ise korkarak başka bir yerlere gidiyorduk. Bıkmıştım. Önüme benim gibi ol...