Ne tarihten haberim var ne de saatin kaç olduğundan. Bıraktım artık takvimlere çentik atmayı, elimden kayan saatlerin hesabını tutmayı.
Bir şarkı, bir söz, bir koku vesile olurdu önceden seni düşünmeme. Şimdiyse ne yaparsam yapayım çıkmıyorsun aklımdan. Yemin ederim yalnızlıktan, sensizlikten delirmekten korkuyorum. Seni dilemediğim, hayalini kurmadığım tek bir dakikam yok. Hani birşeyi ne kadar çok istersen onu elde etmen o kadar zor olur ya sen artık imkansız oldun galiba benim için.
Ve korkuyorum. Dualarımı yoluna adayıp da en ihtiyacım olduğu anda dua edecek yüz bulamamaktan.
Yine kalemim tutuk, dilim lal. Anlatamıyorum. Anlatamadıkça içimde büyüyor boşluğun. Nefes alamaz oluyorum.
Kafamın içi delicesine karalanmış bir kağıttan farksız. Tek bir soruya, tek bir probleme daha yer yok derken; sonu görünmeyen bir okyanusmuşcasına hapsediyor içine yeni soruları, sorunları...
Göz pınarlarım kuruyana kadar ağlamak, hiç durmadan sigara içmek, hatta litrelerce alkole bulanıp, hissizleşmek istiyorum. Sonra utanıyorum kendimden. Oysa ben en masum halimle karşılamak isterdim seni. Dudaklarım sigaraya değmeden, kanımda alkol dolanmadan ya da küfre bulaşmadan...
Görüyorsun ya gelmedikçe kirleniyorum. Farkım kalmıyor diğerlerinden. Bana geldiğinde tek farkım, kapısı hiç çalınmamış kalbim olacak!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA
ChickLitBoğuyor beni kalbimdeki bu boşluk. Alevler yetişiyor imdadıma ve sarıp sarmalıyor kalbimi, sonra bedenimi. Ne zaman elele tutuşan bir çift görsem bi delik açılıyor ruhumda. Birbirine aşkla bakan bir çift göz ve bi delik daha. Bir elinde bir demet çi...