Okula gitmemiştim. Sadece Seung hoon' un kolları arasında uyumuştum. Ne o konuşmuştu ne ben... Nefeslerimizle , dokunuşlarımızla anlaşıyorduk. Konuşma ihtiyaçı duymuyorduk. Biliyorduk ki , eğer konuşursak birbirimizden uzaklaşacaktık. Hissettiğimiz şeylere cevap aramaya çalıştıkça onları kabul edemeyecek ve sadece uzaklaşacaktık. Bana sarılan kolları güçlüydü. Bir yere kaçmamdan korkarcasına sarılıyordu bana sanki...
Odaya yayılan sesle gülmeye başladı. Karnım guruldamıştı ve ben utançtan kızarmıştım. Böyle bir anda , onunlayken yani tam zamanındaydı. Beni saran kollarını benden çekerek yatakta doğruldu ve '' Sanırım mideniz bizi sabote etmeye çalışıyor küçük efendi . '' demişti. Gülümsemesi mavi gözlerinin kısılmasına yol açıyordu. İlk karşılaşmamızdan çok farklıydı şuan da içinde bulunduğumuz durum. Kendimi pasif olan kişi gibi hissediyordum. En nefret ettğim şey birisinin üzerinde kontrol sağlayamamaktı ama şuan memnundum. Benim üzerimde kontrolu olan kişi ' o ' olduğundan...
Utançtan kızarmış yüzümü kaldırıp ona baktığımda şaşkınlıktan açılmış gözleriyle karşılaştım.
'' Ne oldu ? ''
'' Sert görünüşüne rağmen bukadar tatlı olabileceğini düşünmezdim. '' yüzündeki gülümsemeyle yavru bir köpeğe benziyordu. Daha çok utanmıştım ve konuyu değiştirmek için '' Birşeyler yemeliyim. Artık sende gitmelisin. '' diyerek odadan çıktım. Kaçıyormuş gibi göründüğümün farkındaydım. Aslında yaptığım tam olarak oydu. Bir gün de sınırlarımı fazlasıyla zorlamıştım.
Okula erken gelmiş sıramda oturuyordum. Seung Hoon'u sabah görememiştim, beni okula bırakansa uzun zamandır babama çalıştığı belli olan yaşlı bir adamdı. Onu göremeyince hayal kırıklığına uğramış ve korkmuştum. Hala bu duygulara sahiptim. Abimin arkasına bakmadan gittiği zaman aklıma geliyordu. Tam birine kalbimi açmışken o kişinin beni terk ettiğini düşnüyordum, kurtulamıyordum, bu düşünce her yanımı sarmıştı. Kulaklığımda çalan yatıştırıcı şarkıysa beni yatıştırmak yerine , düşünmeme izin vererek beni daha çok korkutuyor , sinirlendiriyordu.
Sınıfa giren Jung Woo' yu görmemle düşüncelerimden kurtulmuştum. Aslında buna bir yandan sevinsemde dakikalarca düşündüğüm , beynimi işgal eden bu düşüncelerden onu görünce kurtulmuş olman garipti. Aklımı dağıtmak için oynamalıydım. Aklımda yankılanan bu düşünceyi Jung Woo'nun yanıma oturmasıyla gerçekleştirmeye başladım. Sadece kafamı dağıtmak için...
'' Şu büyük göğüslü kızla aranda ne var ? '' cam kenarında oturmuş onu süzen kızı işaret ettim. Benim onu işaret etmemle kız kafasını çevirdi. Anlaşılan ilk gün olanları unutmamıştı. İlişkilerini ilk gördüğüm günden beri merak ediyordum. Ona sürtünen büyük göğüslü kız ve sürtünmesine izin veren Jung Woo... Garip !
'' Söylemek zorundamıyım ? ''
' Ben sorduysam evet ! ' gerçekten sorumu cevapsız bırakmayı düşünmüş olamazdı. Olmamalıydı. Bu aralar çok çabuk sinirleniyordum. Seung Hoon ' un buna olan katkısıysa inkar edilemezdi.
'' Sadece arkadaşım. '' bu muydu cevabı ?
' Arkadaşların birbirine sürtündüğünü bilmiyordum. ' yüzümdeki alaycı gülümsemeye engel olamamıştım.
'' Sonuçta seni ilgilendirmez. '' nedemişti ? Bana dememesi gereken Bir şey söylemişti.
' Anlaşılan birilerini evcilleştirmem gerek. ' elimi yüzüne koymüş ve yüzümü , yüzüne yaklaştırmıştım. Kızarmıştı. AH ! Gerçekten bu kadar çabuk mu ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalanlardan Oyuncak
Fiksi RemajaAğlıyordum, neden ağladığımı bilmeden ... Belki yaşayamadığım çocukluğum için ağlıyordum. Belki de sahip olamadığım ailem için ağlıyordum. Terk edilişim yüzündendi akan göz yaşlarım ... İlk defa, geriye umudum kalmamıştı. Onunla beraber yok o...