8.Bölüm

12.4K 360 28
                                    

Babam öldüğünde sekiz yaşındaydım çocuk aklımla alışmak kolay gelmişti ama her zaman eksikliğini hissetmiştim şimdi ise annemi kaybedeli sadece bir hafta olduğu hâlde öyle olmayacağını biliyordum. Hiçbir zaman alışamayacaktım her şey anlamını yitirmişti boş bir bedenden farklı değildim. Konaktaki herkesin gözü üstümdeydi davranıyor, konuşmaya çalışıyor, zamanla alışırsın diyorlardı. Zamanla alışmak diye bir şey yoktu onun yokluğunu her zaman hissedecektim hem bu his benimle olduğu müddetçe o da benimle olmaya devam edecekti. 

Değişen tek şey zamandı herkesin dediği gibi acısının zamanla geçmesi beni korkutuyordu bu acı gitsin istemiyordum. Bir kaç gecedir odamdan çıkmıyordum kendimi annemin hatıralarıyla baş başa bırakıyordum,annemin yatağında yatıyor onun kokusunu içime çekiyordum. Konakta hiçbir iş yapmıyordum aksine Hamide Teyze bana yemek getiriyordu, çoğunu yemiyordum Hamide Teyze'nin zorlamalarını göz ardı ediyordum. Midem hiçbir şey kabul edecek durumda değildi birkaç lokma yesem dahi kusuyordum.

Bu küçük odada daha fazla kalırsam kurduğum hayallerin gerçek olduğuna inanmaya başlıyacaktım. Annemin yatağından kalktım ve banyoya gittim aynaya bakmak işkence gibiydi yüzüm korkunç görünüyordu. Tenim bir hayaletin teninden farksızdı bedenim de kaskatıydı rahatlamaya ihtiyacım vardı. Üzerimdeki ağırlığı atmam için en az yarım saat banyoda kalmam gerekiyordu.

Kıyafetleri çıkardım ve kendimi sıcak suyun verdiği rahatlamaya bıraktım parmaklarım buruşmaya başladığında gereğinden fazla kaldığımı fark etmiştim. Havluyu vücuduma sarıp banyodan çıktım üzerimi giyip saçlarımı havludan kurtardığımda daha iyi göründüğüm kesindi.
Masanın üstünde duran tepsiyi yeni fark ediyordum Hamide Teyze yine yemek getirmişti, kahvaltı yapmadığım için midem kazınıyordu üstüne bir de boğazım tahriş olmuştu. Ağzımdaki acı tadı gidermek için sürekli su içiyordum bu da midemi bulandırıyordu. Ekmekten bir parça bölüp ağzıma attım şimdi biraz daha kendimdeymiş gibi hissediyordum bugün annemin yanına gidebilirdim.

Masadaki tepsiyi mutfağa geri götürdüm odadan çıktığımda bir an her şeyin eski gibi olduğu hayaline kapılmıştım.

Hamide Teyze ve diğerleri beni mutfakta görünce şaşırmıştı meraklı bakışları umursamadan direk dışarı çıktım. Tam da tahmin ettiğim gibi Hamide Teyze de peşimden geldi.

"İyi olmana sevindim ama yemeğini yememişsin." İyi olmak bana ne kadar uzak bir histi halbuki. Kimseyle konuşmak istemediğimi biliyordu ama konuşmam için çaba harcıyordu. Kapıya doğru ilerlediğimde Hamide Teyze önüme geçti ve yolumu kesti. Gerçekten canım sıkılmaya başlamıştı annemin yanına gitmeme nasıl karşı çıkabiliyordu.
"Dicle sakin ol sadece, nereye gidiyorsun onu soracaktım."
"Anneme." kısaca kestirip attım. "Ölenle ölünmüyor, bunu yapma." Sesi telaşlı çıkıyordu söylediğimden ne çıkarmıştı bilmiyorum ama bugün annemin yanına gidecektim. Hamide Teyze beni kolumdan tutup içeri çekiştirmeye başladı neden böyle davrandığını yeni anlıyordum kendime zarar vermemden korkuyordu. Bunu çok düşünmüştüm ama cesaret edememiştim, yaşamaya değer bir hayatım yoktu artık kimsem yoktu. Henüz doğmamışken ölmüş olmayı dilerdim belki de o zaman her şey daha normal olurdu. Kollarımı Hamide Teyze'den kurtardım ve "Kendime zarar vermieyeceğim. Sadece annemin mezarına gitmek istiyorum." dedim sesimi sakin tutmaya çalışarak. Hâlâ kolumu tutmaya devam ediyordu pes ederek yere çöktüm. Tam güçlü olacağım, ağlamayacağım diyordum hep bir engel çıkıyordu.
"İyi olduğundan emin olana kadar hiç bir yere gidemezsin."
Anlaşılan uzun süre daha buradaydım Hamide Teyze ellerini üzerimden çektiği sırada omzumda başka birinin elini hissettim. Kim olduğunu görmek için başımı kaldırdığımda Altan'la göz göze geldim.
"O benimle geliyor."
Gözlerimi şaşkınlıkla büyüttüm ve ona bakmaya devam ettim. Ortada hiçbir şey yokken gelip böyle bir şey söylemezdi. Demek ki konuştuklarımızı duymuştu ama şu an önemli olan tek şey annemin yanına gidecek olmamdı. Altan'a minnet dolu gözlerle bakmaya devam ederken, omzumzaki eli kolumu kavradı ve kalkmama yardım etti. Altan ikimizin de bir şey demesine fırsat vermeden beni arabasına doğru götürmeye başladı. Hızlı yürüdüğü için ona ayak uyduramıyordum ve sendeliyordum düşecek gibi olduğum sırada Altan belimden yakaladı. "Dikkatli ol." dedi sanki suçlu olan benmişim gibi, gerçekten hızlı gittiğinin farkında değil gibiydi.

KİMSESİZ #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin