Hoşçakal?
Dediği şeyi idrak etmeye çalışırken yüzümde belli belirsiz bir gülümseme oluşmuştu.
Beni burada zorla alıkoyduktan sonra hoşçakal diyecek miydi gerçekten?Bu kadar gizemli davranması onu anlamamı zorlaştırıyordu.
Dilimi donmuş dişlerimin üzerinde usulca gezindirirken, aynı mayhoşlukla başımı salladım.
"Yalan söylüyorsun."
Yüzü şaşkın bir şekle dönerken, elimi yumruk yapıp, serbest bırakıyordum.
Bu benim rahatlamam için alışkanlık hâline getirdiğim bir hareketti ve şu anda öfkemi bastırmaya gücüm yetmiyordu."Teyzeni fazla bekletme bence"
Diyerek samimiyetsizce gülümsediğinde, hafifçe geri adım attım. Ona olan güvenimi çoktan yitirmeme rağmen gitmekte tereddüte düşmüştüm. Ayrıca teyzemi nereden de bildiğini umursamamıştım.
Beni kendine mi alıştırıyordu?
Buna izin vermemeliydim. Kimsenin beni oyuncak gibi kullanıp, zarar verdikten sonra kenara atmasına göz yumamazdım.
"Sen ciddi misin?"
Diyerek sıradan bir soru iletirken, elini kot pantolonunun cebinden çıkarmış ve bana görüşürüz anlamında el sallamıştı.
Bembeyaz elleri tekrar pantolon cebiyle buluştuğunda, gözlerim dolmuştu.Gidiyordum? Beni bırakıyordu?
Kurtuluyordum?
Peki neden doluyordu lanet gözlerim?
Kolumla gözümü yırtarcasına sildikten sonra gülümsedim.
Bitiyordu işte uyanmak istediğim kâbusum. Benim ağlamamam gerekiyordu. Böyle bir durumda.. Ne bileyim gülmeliydim delicesine belki de..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGENİN IŞIĞI (Askıya Alındı)
Novela Juvenil"İyi değilsin." dedim soğuk bir tavırla düşüncelerimi dışa vururken. "Biliyorum." Verdiği kısa cevabı es geçtim ve gökyüzündeki karanlıkta kaybettirdim bakışlarımı. "İyi biri olmak istemem." dediğinde kaşlarımı çatıp ona baktım. Ara sıra esen rüzgar...