YUVA

8 1 0
                                    

Kutunun içindeyim, en az benim gibi yirmi çocuğun sığabileceği büyüklükte olduğunu içini arşınlayarak anlıyorum, körüz diye aptal değiliz ya.

İki adam sesine kulak kabartıyorum sanırım benim hakkımda konuşuyorlar, bir süre sonra beni buraya kadar getiren kişi uzaklaşıyor, ah harika şimdi başka birinin kollarındayım, üstelik hala kutuda..

Hesaplarıma göre biraz kuru mama yiyip bir kere de kaka yapma ve biraz uyuma süresi miktarınca yol alıyoruz, yine nereye gidiyoruz belli değil, inşallah hayatım tehlikede değildir.

Yüksek sesler azaldı sanırım artık motorlu taşıtlarla yolculuğumuz bitti, hala bu adamın kucağında ve kutudayım, sürekli miyavlıyarak edepsizlik ediyorum, belki sıkıldığımı anlarlar.

Üç tane kuru mama kıtırdatır süresi sonra adam duruyor, yanımıza yaklaşan birini hissediyorum, bu seferde bir başkasına mı verecek beni, ne bu kutu içerisinde dünya turu falan mı..

Aniden bir ferahlık, bir hava geldi arkasından her tarafımı mıncıklayan eller.

-oğlum, oğlum, evladım

Sürekli bu kelimeleri söyleyen ince sesin insana ait olduğunu bilmesem beni doğurmuş zannedeceğim, bir yandan başımı okşuyor bir yandan oğlum diye kokluyor, sanırım iyi yere dükkan açtım.

Sevincim kısa sürdü biraz ellenip okşanma sonrasında tekrar kurumun içine geri dönerek biraz daha yolculuk yaptık tam buna sinirlenmişken buz gibi bir yerde buldum kendimi, veteriner kliniğine getirmiş beni hainler. Pirelerim ve parazitlerim hakkında konuşmalarını sinsice dinlerken aniden canımın yanması ile çığlık attım, lanet olası veterinerler ve iğneleri.

Üzerime sıkılan iğrenç kokulu pire ilacı ve batan iğneler için surat asmaya devam ederken artık kutu yerine biraz daha ferah bir şeye sokuldum, benim için kedi kafesi aldılar, konuşmalara bakılırsa kafes dışında mama, tarak, vitamin gibi şeyler de aldılar tam bunlara sevinirken veterinerin bir sonraki aşı için tekrar gelmemizi istemesi ile çıldırdım, pis iblis adam

Biraz daha rahat olan kedi kafesinden ile biraz daha yol aldık, yemin ederim bugün seyyahları geçtim. Her neyse sonunda bir yere geldik, dişi insan tabiki ben ona anne diyeceğim

-evine hoş geldin

Diyerek anladığım kadarıyla kapıyı açtı, evime hoş gelmiştim, evime, evim, benim evim..

Evim denilen yere girdik, görmüyorum ama hissediyorum, sıcacık, daha önceki gibi üşümüyorum, sanırım kocaman bir yer burası,önüme bir şeyler koydular mis gibi kokuyordu yumuldum, acaba kakamı nereye yapacağım, kıçıma bahçedeki gibi otlar batacak mı, bu dişi ve erkek insanlar sürekli bir tarafıma iğne mi yaptıracaklar kafamda deli sorular..

Beni bir yere kapattılar aniden ulan, iyiydik ya ne demeye sıcak odadan alıp buraya koydunuz beni hem burası neresi,konuşmalara kulak kabartayım bakiim:

Pirelerimin yapılan ilaçtan dolayı ölüp düşmesi için beni duşakabine koymuşmuşlar,vay zalimin evlatları ne işim var benim duşda kabinde ,Allah sizin cezanızı versin,neyse edepsizlik yapıp bağırırsam acıyıp çıkartırlar kesin,bir dakika ya aldıkları gibi geri götürürseler beni ,tamam kardeşlerim ve annem var onları şimdiden özlemiş olabilirim ama kıçıma batan taş ve çalıları,serin havayı ve buradaki kadar lezzetli olmayan yiyecekleri özlemedim doğrusu,yine de şansımı deneyeyim,geri götürmekten bahsederlerse uslucuk olurum,Allah'ım iyiki insanca konuşmaları anlamayı öğrenmişim.

Bir süre sessiz kaldım ama canım sıkılıyor,kemirecek bir şey yok ,oyun yok,biraz üşüdüm plan geliştirmem şart,acı acı miyavlayarak başlıyorum gelen giden yok çirkefleşiyorum,iğrenç sesler çıkarıyorum aha kapı açıldı biri geliyor:

-Ben bunu alıp koynumda yatırıyorum,tükürürüm bitine piresine düştüğü kadar düşmüştür işte,ağlıyor kuzucuk.

Ah annem olacak dişi insan ne güzel konuştu,şiir gibi cümleler kurdu sanırım ona aşık oluyorum,sıcak yatakta ve anne koynunda mı uyuyacağım şimdi ben,şükürler olsun

TIRTIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin