Anlayacağınız üzere ona karşı içimde bir takın şeyler var evet, ama ne olduğunu bilmiyorum. Gerçekten onunla olmalı mıyım? Cidden onu sevebilir miyim?
"Malia," sandra elindeki tabaktaki yemeği gösterdi. "Ye." Dedi ve bana uzattı. Gerçekten çok iyi bir insan..
Kafamı hayır anlamında salladım. Homurdandı, "şu günlerde ne yiyorsun ne içiyorsun, nasıl yaşıyosun anlamıyorum." Dediğinde güldüm.
Sandra mutfağa gittiğinde bende fırsattan istifade hemen dışarı çıktım. Albertı arıyordum. Garip değil mi? Benim kaçmam gerekirdi aslında ama olsundu.
Ona söyleyecektim. Daha sürem bitmemişti. Ama ona karşı içimde bir şeyler olduğunu söyleyecektim. Onu bu günlerde yorgun görüyordum. Üzgün, uykusuz.. Ericadan zar zor öğrenmiştim. Abin hasta mı bir şeyimi var diyerek tabii ki.
Bana sadece geceleri yatmadığıno ve ormanın en üstüne gittiğini söyledi. Ve şuan saat on iki falandı. Bence oradadır. Sandra'ya ne diyeceğimi bilmiyorum.
Saçmalardım bir şekilde.
Ormana gittim.
Oradaydı. Elinde bir ot. Arkasındaki büyük taşa yaslanmış manzaraya bakıyordu. Kasabanın evlerinden gelen ışıklar güzel gözüküyordu.
Yürüdüğümde yaprağa bastığım için çıtırtı çıktı. Kahretsin!
"Malia" alberta döndüm. Gülümsedim ve el salladım. "Merhaba." Diyerek yanına oturdum.
Oda biraz doğruldu. "Ne işin var burada?"
"Erica söyledi." Dedim direk. Uzatmayacaktım. "Haline bak Albert. Dinlenmen gerek." Dediğimde güldü. "Ben yorgun değilim. Düşüncelerim yorgun benim. Yanıt bekliyorum bir kızdan." Dediğinde gülümsemem geçti. Yerini somurtma aldı. Neden her zaman konuyu yanıta getiriyordu ki? İnadına mı yapıyordu? Ah, hadi ama!
"Yanıtını bu şekilde bekleyemessin. Eninde sonunda verecek. Ya da veremeyecek. Önemli olan sağlığın." Dedim tekrardan gözlerindeki morluklara bakarak. Gerçekten üzücüydü. Baika birisi görse acırdı.
Ama ben acımıyordum.
Albert cevap vermedi. Uzun süre bana baktı. Belkide şimdi söylemenin tam vaktiydi. Ama.. Emin değilim.
"Söyleyeceğim." Bana şaşkınca baktı. Ve bana biraz daha döndü. Cevap beklercesine baktı yüzüme. "Sana karşı boş değilim. Ama sorun şu ki, daha hazır hissetmiyorum kendimi. Beni anla lütfen. Sadece bir takın şeyler var aana karşı içimde. Yanlış anlama, buraya ailem için geldim. Onlar benim için önemliler. Hayatımı bu süreler aşk için harcayamam. Anlıyorsun değil mi?" Ellerimi tuttu. Yeniden..
Kalbim hızlı attı..
Ellerim titredi.."Ben seni her zaman bekleyeceğim." Dedi. Başımı omzuna yasladım. Gülümsemedim, kızmadım, üzülmedim..
Sadece omzuna yattım. Koluyla belimi sardı.
Anlaşılan şu ki; bu gece de burada uyuyacaktım.
Şu an gerçekten sandraya hesap vermeyi düşünmek istemiyordum.
Sadece onu hissetmek onun yanımda olduğu için şükretmek istiyordum.
Saçlarıma bir öpücük bıraktı.
Gözlerimi kapadım,
En güzel his...
Çok kısa bir bölüm, biliyorum. Ama bölümleri sürekli kısa aralarla yüklüyorum yaniğ.. Vote ve yorumlarınızı esirgemeyin..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt kız
Fiksi RemajaÖlüm canavarı, kurtların başı. Yıllardır ondan kaçarak yaşadım. Annemin babamın ölümü bu yüzdendi. Ne annemi ne babamı kurtarabildim. Bizi bulmayı başarıyordu bir şekilde, biz ise korkarak başka bir yerlere gidiyorduk. Bıkmıştım. Önüme benim gibi ol...