-15.10.2024-
Saat neredeyse sekizi göstermek üzereydi. Yorulan güneş yerini ay ışığına bırakalı bir saat olmuştu. Artık hazırlanmam gerekiyordu. Televizyonun yanından Eva'nın kolyesini alıp cebime koydum ve odama doğru yürümeye başladım. Tam odama vardığım sırada kapının zili çalmaya başladı. Aklıma ilk gelen şey ELFI'den birilerinin beni almaya gelmiş olmasıydı. Ellerimin titrediğini hissetmeye başlmıştım, bunu kendim kabul etmeme rağmen nedense korkuyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum, olduğum yerde duvara yaslanıp yavaşça yere çökmeye başladım. Bu kadar erken gelmemeleri gerekiyordu, daha gelmeleri için vakit vardı. Zil her çaldığında daha da geriliyordum. Neyse ki dışarıdan gelen ses korkumu yatıştırmıştı.
"Zack! Artık bana da bir anahtar yaptırmalıyız!"
"Leon!?"
Kapının ardındakinin Leon olmasına ilk defa bu kadar çok sevinmiştim. Hızlıca kapıya doğru koşmaya başladım, kendimi toparlamadan koştuğum için sağa sola çarparak ilerliyordum. Kapıya varıp açtığımda karşımda sadece Leon değil Eva'da vardı.
"Eva? Neden buradasınız?"
"Abim son anda planda değişiklik yapıp burada daha rahat eğlenebileceğimize karar verdi."
"Keşke bana haber vermek aklına gelseydi."
Ne kadar rahatlamış olsam da ellerim titremeye devam ediyordu. Farkettirmemek için ellerimi cebime soktum.
"Neden aramam gerekiyor ki, sanki ilk defa yaptığım şey."
"Yine beni şaşırtmadın. Hadi girin içeri."
Leon ve Eva ellerinde poşetlerle içeri girdiler. Onlar devam ederken ben de derin nefesler alıp kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Odaya geçtiğimizde Leon poşetleri yere bırakıp bana döndü.
"Zack sanırım birkaç tabağa ve bardağa ihtiyacımız olacak."
"Tamam hallediyorum hemen."
Mutfağa doğru seri adımlarla ilerlerken duvarda asılı olan ayna gözüme çarptı. Yüzümdeki acının üstüne taktığım o mutlu maskenin beni nasıl gizlediğini gördüm, ama bu şekilde devam etmeliydim. Mutfaktan gerekenleri aldıktan sonra içeri geri döndüm. Leon masanın üzerine bir pasta koymuş ve üzerini mumlarla çoktan kaplamıştı bile.
"Leon biraz abartmıyor musun?"
"Ne konuda?"
"Sanırım üfledikten sonra mumları yemeyi planlıyorsun."
"Heh, ne kadar çok olursa o kadar güzel gözüküyor."
Leon ile diyaloglarımız Eva'yı hep güldürüyordu ve bu beni de mutlu ediyordu. Hislerimi gizlemek ne kadar acı verse de, onu yanımda ve mutlu görmek bana yetiyordu. Leon mumları yaktı ve konuşmaya başladı.
"Bugün burada kardeşim Eva'nın kitabının bir yayınevi tarafından kabul edilmesini kutlamak için toplandık, her ne kadar kitabın ne hakkında olduğunu bilmesemde."
"Evet tek kelimesini bile bilmiyor."
"Her neyse, konumuz bu değil."
"Leon aslında konumuz bu."
"...Tamam artık bir dilek dile ve üfle şu mumları."
Leon çok mutlu gözüküyordu. Ne ben ne de Eva onun bu çocuksu mutluluğunu bozmak istemiyorduk. Eva dilek dilemek için ellerini birleştirdi ve mumlara doğru yaklaştı. Gülümsüyor ve gözlerimin içine bakıyordu. Neden olduğunu anlamıyordum fakat bu beni utandırıyordu. İstemsizce gözlerimi kaçırıp yüzümü başka tarafa çevirdim. Eva mumları üfledikten sonra, Leon onu tebrik edip küçük, özenle sarılmış bir kutu uzattı. Sanırım bana bahsettiği süpriz buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELFI
Ciencia FicciónTedavisi olmayan bir hastalığa yakalandığı söylenen Zack, önünde iki seçenek ile karşı karşıya kalır.Ya kalan kısa zamanını dolu dolu geçirecektir, ya da gizli bir insan dondurma tesisinde hastalığın tedavisi bulunana kadar bekleyecektir.Zack gelece...