James gözlerini açtığında başında ufak bir ağrı hissetti. Ardından dün olanları hatırladı. İçindeki canavar Eric'e karşı büyük bir öfkeye büründü yine. Yatakta doğruldu ve gözlüğünü taktı. Bugün haftasonuydu. Ders yoktu. Yani Eric'i görmek zorunda değildi. Ancak James biraz da olsa onu tanımışsa, gün boyunca onun -ve Evans'ın- karşısına çıkıp laf atacağını biliyordu. İç geçirdi ve yataktan çıktı.Diğer tüm Çapulcular uyuyordu. James onları uyandırmak istemedi ve üstünü değiştirip ortak salona indi. Marlene, Alice ve Lily dışında herkes kahvaltıdaydı anlaşılan. Üç kız, yerlerdeki puflara oturmuş konuşuyorlardı. Lily diğerlerine kıyasla daha az konuşuyor ve kısa cevaplar veriyordu. James'in gözleri hemen kızın boynuna takıldı. Madam Pomfrey'in verdiği karışım sayesinde morluklar neredeyse yok olmuştu.
Birden James'in karşısında Hannah belirdi. "Seçmeler bu akşam 8'de Potter. Haberin olsun." dedi ve bir saniye bile beklemeden gitti. James bu kızı hiç çözememişti. Ancak Quidditch'te ne kadar iyi olduğu konusu tartışmaya bile açık değildi.
James kendini salonun köşesinde duran tekli koltuğa attı. Cebinden Snitch'i çıkarttı ve serbest bıraktı. Lily'nin çaktırmadan onu izlediğinin farkındaydı.
En sonunda bu bakışlara daha fazla katlanamayacağını düşünen James ayağa kalktı ve Snitch'i kaptı. Elleriyle saçlarını dağıtırken, Lily'nin yanına doğru yürüdü. "Evans, biraz konuşabilir miyiz?" diye sordu. Alice kızı dürtükleyince, kız hemen toparlandı ve ayağa kalktı.
Beraber oradan uzaklaşıp ortak salonun öbür köşesine geçtiler. "Potter?" dedi kız zümrüt yeşili gözlerini oğlanın üzerine dikmiş bir şekilde. James'in birden ukalalığı tuttu ve "Benden etkilenmeye başladığını hissediyorum ha? Ne dersin?" dedi yarım ağız gülerken.
Kız bir şey söylemek için ağzını açtı ancak siniri yüzünden ağzını tekrar kapatıp ofladı ve gitmek için hamle yaptı. Her şeyi berbat ettiğini fark eden James onu kolundan tutup durdu. "Tamam, tamam. Sadece ortamı yumuşatmak istemiştim." diyince Lily homurdandı.
"Dumbledore'la bugün konuşacaksın değil mi? Çünkü o salağın yüzünü birgün daha görmeye tahammülüm yok." diye girdi konuya. Lily sanki bu sorunun ona sorulmasını yıllarca beklemiş gibi "Evet konuşacağım. Onu bu okulda daha fazla tutmaya benim de niyetim yok. Neymiş efendim Karanlık Lord onu onurlandıracakmış! Hah!" diye söylendi.
James elinde olmadan onun bu kızgın haline gülümsedi. Ancak bunu gören Lily, James'in suratına bir tokat yapıştırdı ve çekip gitti.
James yüzündeki şaşkın ifadeyle "Neden böyle oldu ki şimdi?" diye söylenirken Remus çıkageldi. "Acaba o sana derdini anlatırken aptal aptal sırıttığından olabilir mi?"
James suratını astı ve Remus'a "Remmy, çikolata var mı?" dedi mırıldanarak.
*****
Lily sinirli adımlarla bahçeye doğru yürürken, ona tokat atmasının asıl sebebinin aptal aptal sırıtması olmadığını çok iyi biliyordu.
Ona tokat atmasının sebebi aslında kendine kızmasıydı. Lily, nasıl James'e bu kadar yakın davrandığını sorguluyordu son zamanlarda. Ve bu durum onu sinirlendiriyordu. James de karşısında aptal aptal sırıtınca ona patlamıştı işte.
Sonbaharın getirdiği soğuk tenine işlerken umursamadı. Birkaç Slytherin'in bakışını üzerinde hissetmesine rağmen dönüp onlara bakmadı bile. Bugün Dumbledore'a gidecek ve her şeyi anlatacaktı. Ve o Snow bu okuldan gidecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çapulcular
Fanfiction▪️Lumos! Tüm ciddiyetimle yemin ederim ki, hayırlı bir şey düşünmüyorum. Bu hikayede sıradan büyücüler yok. Onlar Çapulcular. Her daim bir muziplik peşinde olan 4 yakın arkadaş. Patiayak, Aylak, Çatalak ve Kılkuyruk. Hepsi birbirini tamamlayan müthi...