dudaklarımda hayallerinin edası saklı
ve yanımda neredeyse düşüncelerine bu kimsesizliğin hangi mevsim, hangi gün ortası düştüğünü ezberlediğim bir beden uzanıyor
saat beş ve güneş doğmak üzere
alacakaranlık çökmüş, sevgili
sömürüyor bu karışlarca uzaklaşmış hazine haritalarını
ağzımda ceviz, bira ve yeşil zeytin tadı vardudaklarımın arasından çıkıyor dualar
dudaklarımdaki hayallerinin edasına çarparak
ellerimi dudaklarıma götürecek gücüm yok
ya da yanımdaki kızı öpecekya da cesaretim,
gitmeni istemiyorumseni sevmiyorum artık
ama düşünceni sevememezlik edemiyorumdualarıma bulaşmasan, daha mutlu olabilirim
çünkü yokluğunun düşüncesine rağmen aklımdaki gezintilerini sevebilmek,
güçlü birinin işi"sen güçsüzsün, hoş ancak bir o kadar güçsüz."
sen ve sen haklısın bayım, şey şu arkadaki soldan üçüncü, sen değilsin
güçsüz ve cesurum
güçlü ve korkağım çünküsenin için sönmeyen bir tutkum var
vişne kırmızısı, közlenmiş biberler gibi
dudaklarımdaki kan gibi, sıcak
ve kırmızı şarabım gibi, dirikanser gibi bu, bu ölüm ve endişesi yaşamanın
seni sevmiyorum dediğim gibi, aynı zamanda yalnız değilsin düşüncelerimdeartık sadece seni değil,
seni, karmaşıklıklarımı ve üçüncü dünya savaşını düşünüyorumght