둘~

16 2 2
                                    

Evden çıkmadan önce cebimi kontrol ettim, kulaklığım ve telefonımın cebimde olmasıyla rahatlamıştım. Anneme hoşçakal diyip evden çıkarken bir süre kulaklığımı takmakla uğraştım ve şu küçük şeyin ne kadar da mucizevi olduğunu düşündüm. Gerçekten müzik hayatımın bi parçasıydı ve beni şu lanet dünyadan çekip bambaşka bir yere sürüklüyordu.

Ağır adımlarla durağa doğru yürürken müzik listemden tek vazgeçilmezim ve hergün güne onunla başladığım ı need you yu açtım. Geçrekten muhtşemdi. Birbirinden yetenekli yedi insanın ortaya çıkardığı eserlerden sadece biriydi.

Kendimi kaptırmışken otobüsün gelmesiyle bütün düşüncelerimden arınmıştım. En arka koltuğun boş olması muhteşemdi yolum uzun değildi ama rahat etmek istiyordum . Bi yandan camdan bakıp bi yandan da kulağama dolan benzersiz melodilere odaklanmıştım.

Gördüğüm kalabalıkla okul durağına geldiğimi anladığımda üstümü düzeltip kapıya doğru ilerledim.Otobüsten indiğimde koca binanın karşısında dikilir şekilde buldum. Ahhhh gerçekten bugün de gelmek zorunda mıydım??

Derin bi nefea alırken gün boyunca bi aksilik olmaması için içimden dua ettim. Sınıfa girdiğimde hyun jae nin daha gelmediğini fark etmiştim umursamadan sırama oturdum. Tam çantamdan kitabımı çıkarıcakken yanımda ki kıpırtyıla kafamı çevidiğimde yüzümün düşmesini engellemeye çalıştım. Ama ne kadar çalışsam da pek beceremediğimin farkındaydım. Yanımda duran min ho bana otuz iki diş gülüp günaydın derken sadece gülümsedim.

Gerçekten artık yanımda durmasını istemiyordum ona baktıkça nefretle karışık mide bulantısı bütün vücudumu sarmaya başlamıştı.

Min ho benim çocukluk arkadaşımdı. Herşeyi beraber yapardık, ta ki gçen sene okulun ilk aylarında bana hiç bir zaman duymak istemiceğim şeyleri söyleyene kadar. Evet uzun zamandır arkadaştık yani ben öyle düşünüyordum. Benden hoşlanması normla bişeydi ama benim sadece midemi bulandırmıştı. Uzun zman konuşmadıktan sonra tekrar arkadaş olma fikrini yılların hatırına kabul etmiştim ama o beni unutmıcaktı bana her baktğında aşk dolu bakıcaktı ve bende bunu bilerek ona nasıl arkadaş diyebilirdim ki.

Min ho nun gözünde tekrar o duyguları görmeye başladığım sırada dikkatimi hyun jaenin sesi dağıttı. Ahhh çok şükür yine tam zamınında gelmişti kurtarıcım gibi. O tek arkadaşım tek dostum tek kardeşimdi. Kaderlerimiz de aynıydı, o da benim gib umutsuz bi fandı.

Hyun jae , min ho yu kaldırıp kendisi oturduktan sonra heyecanından napıcağını şaşrımış bi şekilde beni sarsup sırasında tepinmeye başlamıştı. Yarın için o kadar heyecalıydı ki onu görünce bu zamana kadar bastırdığım bütün heyecanım bi anda ortaya çıkıvermişti ve şu anda sınıfın ortasında çığlık atıp birbirimize vuruyorduk. Neyse ki hocanın gelmesi sakinleşmemizi sağlamıştı.

Öğle arası gelene kadar sorunsuz bi gündü ve ben bi yandan şaşırıp bi yandan da bunu için şükrediyordum. Tam hyun jae yle ayaklanmış sınıftan çıkacaktık ki karşımda gördüüüm şeyle sinir katsayımın yükselmesi bir olmuştu. Ahhh tanrım... Sorunsuz bi gün olması gerekiyordu. Bu da nerden çıktı ki şimdi ??

Şom ağzıma tekrar lanet edeken hyun jae ye baktım o ise sinirle karşımızda duran şeye bakıyordu. Ahhh işte gün yeni başlıyordu...

****************

Merhaba arkadaşlar 😊 uzun bir aradan sonra devam etmeye karar verdim. Umarım beğenirsiniz. Okuduğunuz için teşekkür ederim 😊😊

RiVa♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin