Evet bugünkü işim Rüzgarın işini çözmek. Kalkıp üstümü giydim.
Arkamdan bir ses "Ayey (alev)" ne! Robot gibi arkamı döndüm. Rüzgar bana gülerek bakıyordu. Kafamı iki yana salladım ve önüme döndüm. Ama bu sefer daha farklı bişey duydum.
"Kay (kan)" bu sefer arkamı ışık hızıyla döndüm. Rüzgarın gözleri kıpkırmızı olmuştu. Yanına gidip kucağıma aldım. Burnunu öpüp mutfağa yönelmeye başladım. Onu yeni aldığım bebek sandalyesine oturttum. Bir paket kan aldım.
Bir ve iki yaşındaki vampirlere paketten verilmesi gerektiği için. Üç, dört, beş..... Büyük yaşlara ise insan veya da melez kanı verilmesi gerekir.
Eğer hemen üçüncü yaşta verilirse bebek hep insan kanı ister. İşte böyle küçük vampirler büyüyünce de insan kanına bağımlı olurlar.
Bir tane vampir gördüm(büyük vampir). Ama onu gördüğüme çok pişmanım.
Çünkü o vampir hem gey hem de insan kanı bağımlısıydı. Yani onun yanındaki-Ne diyorum ya ben!
Elim, elim acıyor!
Hemen elime baktım. Bakmaz olaydım. Rüzgar benim kanımı içiyor. Ama Rüzgar daha 2 yaşında. Aaa Rüzgar yukarda konuşmuştu. Demek ki Rüzgar bey 3 yaşına girdi.
E o zaman paketten kan içemez.
Neyse artık okula gidip çocukları almam lazım. Rüzgarın üstünü giydirdim ve arabaya doğru yürümeye başladık. Evet başladık!
Yürüyebiliyo. Ben tutunca da ittirip "Ben yüyüyebiyiyim." diyor. Benim bu çocukla işim çok zor.
Okula geldiğimizde arabadan indim. Rüzgar ne kadar istemese de onu kucağıma aldım.
Okula doğru yürürken herkes bana bakıyordu. İnsanlar ve diğer yaratıklar anlaşıyorlar ve aynı okulda kalıyorlar.
Onlarda her zaman ki gibi karşı karşıya olan banklarda oturuyorlardı. Sol taraftan yanıma sadece savaş geldi. Sağ taraftan ise miraç, oğuz, kaan, eylem, ceren, gözde ve ARAS. Onlara bakarak ilerlemelerini işaret ettim.
Okuldan çıkınca herkesi benim evime ışınladım. Herkes bir yere oturunca bu zamana kadar olanları anlattım.
Hepsi şaşırmıştı. Onlara bakarak
"Anlamışsınızdır o zaman ben içecek birşeyler getiricem." dedim ve kalktım.
Tam adımımı basmıştım ki Ayağım Rüzgarın oyuncağına takıldı.Tam yeri boyluyacakken birisi belimden tuttu. Kafamı kaldırıp baktığımda bu kişinin Savaş olduğunu gördüm.
Bir sorun var! Yüzlerimiz çok yakın. Hem de haddinden fazla yakın.beni dikleştirdi ve geri çekildi. Sırıtıyordu.
İçimden ' salak şey snei özledim ama ben başkasını seviyorum.' diye geçirdim. Mutfağa gidip bir soğuk su içtim. Savaşla yakınlaşmamızı hatırlayıp bundan daha kötü ne olabilir ki?
Dedim ama demez olaydım. Çünkü arkamı döner dönmez birine çarptım. Bu kişiyi öğrenmek için kafamı kaldırmama gerek yok. Çünkü o çikolata kokusu resmen etrafımı sarmış gibiydi.
Onu çok özledim. Hayır! Hayır! Ağlamamalıyım. Şuanda eğer ağzımı açıp konuşmaya başlarsam yere oturup hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayabilirim.
Tam yanından gidecekken kolumu tuttu. Bir anda çekip sarıldı. Anın şokunu atlattığımda geri çekilmeye çalıştım. Ama daha sıkı sardı belimi.
Tam konuşacakken nefesinin kulağıma gelmesiyle ne diyeceğimi unuttum. Benim dalgınlığımdan faydalanıp konuşmaya başladı.
"Melis... Senin adın her ne kadar Alev olsa bile sen benim Melis'im olarak kalacaksın." geri çekilmeye çalıştığımda beni tekrar kendine çekip konuşmaya başladı.
"Melis, lütfen sadece bana sarılır mısın? Son kez. Çünkü beni affetmeyeceğini biliyorum. Eceyle takılmamın tek nedeni seni unutmaktı. Ama sor niye unutmak istiyorsun diye. Son n o gün benim kollarına düştün. B-ben seni kaybedicem diye çok korktum.
Seni z-zorla hastaneye götürdük. Seni (hıçkırık) kendi elimle kaybettim. Hastanede (hıçkırık) g-gözümüzün önünde s-seni kaçırmışlar ama b-biz seni ne kurtarabildik ne de bulabildik. Kalbim o kadar çok AĞRIDI ki! Hep kendimi suçladım. Seni koruyamadım. Geldi geldiğinde çok mutlu oldum ama ya sana tekrardan birşey olsaydı, ya ben seni yeniden kurtaramasaydım. Ben bu sefer gerçeten kendimi öl-" ikimizde ağlıyorduk.
Onun ağlamasına dayanamıyorum. Parmağımla onu susturdum. Beni unutmamış. Bana yaklaşmamasınında nedeni yine benim içinmiş.
Parmağımı dudağından çekip boş kalan yeri duduaklarımla doldurdum. İlk önce bir şok yaşasada ben geri çekilmeye çalışınca beni geri çekip öpücüğüme karşılık verdi.
Yaptığımın yanlış olduğunu bildiğim halde umursamadım. Bunu yapmak için çok fazla beklemişim.
Seni çok seviyorum Aras! Bunu hiç kimse hiç birşey değiştiremez.
Nefesim kesilince geri çekildim. Bana bakarak gülümsedi. Ben ise ona gülümsemedim. Çünkü bir barışma teklifi almadım.
"Noldu şimdi?"
"Ben daha barışmadım. Bana doranda olmadı." dedim ve mutfaktan çıktım. Yüzümde bir gülümseme geldi.Yok artık ben daha demin Arası öptüm!!
Gülümsemem daha da büyüfü ve yanaklarım kızarmaya başladı.Bu şekilde içeri giremezdim. Hemen banyoya yardırmaya başladım. İçeri geçip yüzümü soğuk suyla birkaç kez yıkayıp çıktım.
Fazla gitmemişti ama bu da benim için iyi bir şey.
Birkaç saat sonra herkes gitmişti. Rüzgarı kucağıma alıp odaya gittim. Rüzgarı yatağa yatırıp bir tarafına yastık döşedim. Diğer yanında ben yattım.
Rüzgara "İyi geceler tontişim." Rüzgar da bana "İyi ceceler Ayev." dedi.
Biliyorum biliyorum. Bana çok kızgınsınız. Ama ben bu bölümü yazabilmek için kaç takla attım. Aklıma hiçbişey gelmedi. Ama düşünme zamanı verdi.
Kitabın gidişatını belirledim. Lütfen yorum yapın. Bu bölüm sizce nasıldı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ KIZ (Tamamlandı)
Про вампировKalbim çok hızlı atıyordu. Saçlarımı okşayarak konuşmaya başladı. "Güzelim. Sana söylemem gereken şeyler var. Aslında daha önce söyleyecektim ama olaylar malum söyleyemedim. Bak ben ilk defa böyle şeyler hissediyorum. Seni görünce karnım kasılıyor...