2. Bölüm

488 14 0
                                    

Sesin geldiği yönde İrem'in abisi duruyordu. O da baya yakışıklı bir çocuktu ama biraz sığ.

''Ne var Oğuzhan?!'' Bir anda Boray da ayağa kalktı. ''İrem kaç gündür ağlıyor. Ve bana nedenini söylemiyor.'' Aslında ikisi yakın arkadaştı eskiden yani İrem Boray dan ayrılmadan önce. ''Bak oğuz bilmiyorum. Anladın mı!? Bir şey yapmadım. Anlamadığım bir şekilde o benden ayrıldı. Peşinde koştum bu sefer benden daha da uzaklaştı.'' Boray ağlamaya başlamıştı. ''Lan benim kardeşime ne oldu o zaman!?'' Aaaa ben bunu kesin döverim.

''Nerden bilelim lan biz! İrem ayrıldı bir anda benim kardeşimden. Çocuk perişan oldu. Kaç aydır yapmadığımız şey kalmadı. Anlamadık öğrenmeye çalışıyoruz. Kimse Boray'ı suçlayamaz!'' Dediğimde Oğuz sustu. ''Selin haklı Oğuz belanı bizden bulma.'' Bu tanımadığım bir sesti. Arkamı döndüğümde, elleri ceplerinde bir meteor yavrusu gördüm. Bu kim yağ? Aman sonuçta beni savundu. Sonra bakarız kim olduğuna. Tanımadığım taş öyle deyince Oğuz gitti. Boray ayaklanıp. ''Ayaz sen ne ara geldin kardeşim?'' Sesi titriyordu garibimin. Demek bu çocuğun ismi Ayaz. ''Saçmalama burada seni savunan ben değil Selin.'' Dedi ve bana gülümsedi. Çok güzel bir gülüşü vardı. Ben bunları düşünürken Boray bana sarılıp ağlamaya başladı. Bir on dakika falan ağladı sonra kendine geldi bizde kahvaltı yapmaya karar verdik. Tanımadığım ama isminin Ayaz olduğunu öğrendiğim çocuk yanıma geldi. ''Selam.'' Gülümsedim. ''Selam.'' ''Ben Ayaz Çağrı. Boray ve Berk'im çocukluk arkadaşıyım. Sizin okula bu hafta başlayacağım. Malum bu gün cumartesi eee Boray da bir güzel çağırmış buraya. Bende ne kadar güzel (Beni baştan aşağı süzdü.)diye bakmaya geldim. Ama anlattığından fazlasını gördüm. Selin Keskin gerçekten güzelsin.'' Yanaklarım aya çıktı siz ne yapıyorsunuz? ''Utandırma lan kızı.'' İyi ki varsın Boray. canım kankim. ''Boray bu gecelik alabilir miyim?'' Boray'ın gözleri bir anda açıldı. ''O senin bazı yerleriyle oynadığın kızlardan değil Ayaz. Kısaca asla.'' Bu sefer benim gözlerim açıldı kocaman. ''Boray şu salağa söyle gitsin elimde kalır yoksa.'' Boray'a sarıldım bir anda. ''Yok kız iyi çocuktur Ayaz böyle dediğime bakma. Hani bizim holding ortak şeysi var ya Onur bey. (Kafamı onaylar anlamda salladım.) Heh işte onun oğlu.'' ''Peki o zaman o egolu prense söyle bana bulaşmasın.'' Arabaya doğru yürümeye başladım. Ayaz'a sövmeyi de ihmal etmiyordum. Tam arabaya binecekken biri kolumdan tuttu. Film mi çekiyoruz lan?! ''Selin özür dilerim. Ama bak bana bir şans ver seni gerçekten tanımak istiyorum.'' Ona iğrençsin bakışlarımı gönderdim. ''Birincisi bana sulanmak yok. ikincisi ani hareket yapmak yok. Üçüncüsü benim yanımda başka bir kıza sulanmak yok. Eğer yiyorsa bir tarafların bu şartları kabul et ve arkadaşım ol.'' Daha bir kaç saniye geçmeden. ''Kabul prenses.'' Ah be ben çocuğa neler yaptırmam. ''Selin bir şey soracağım yarın benimle birlikte dolaşmak ister misin? Çok sıkılıyorum bu şehre yeni geldim ve Boraylardan başka hiç arkadaşım yok.'' Dudak büzdü. Döner yapasım var şu an kendisini. ''Yarın öğlen bir de evimde ol. Ve şu an da beni doğru Buger king'e götür.'' Güldü ve kendi arabasını gösterdi. ''Atla.'' Dediğini yaptım. Arabaya bindiğimizde konuşmaya başladı, ''Sevgilin var mı?'' Gözlerimi devirdim. ''Kuralları unuttun mu hemen?'' Güldü. Arabayı biraz hızlandırdı. ''Hafızam çok iyi değildir.'' Ay havanı yesinler geri zekalı. Böbürlendim biraz ama hiç takmadı. ''Yarın havuza mı gitsek. Biraz hava soğuk ama tanıdığım çok iyi bir yer var. Sıcak su şey ediyorlar.'' Aslında hiç kötü bir fikir değildi. Hem daha mart ayının sonlarındayız. Ve ben suyu çok özledim. ''Aslında çok çok güzel olur. Kimle gideceğiz?'' Şerefsizlik yapacağına dair içimde şüpheler var. Hadi hayırlısı. ''Sadece ikimiz.'' Biliyordum!

Ayaz'dan...

Selin'in çok hatta muhteşem bir fiziği var. Ve ben onu hayvan gibi istiyorum. Çok değişik bir kız. Ama ben onu kendime aşık etmeyi bilirim. Arabada yol boyunca muhabbet ettik. Bu salak patene gidiyormuş bir ara ayağını kırmış. Böyle ya acaba bara davet etsem yanlış anlar mı ya? Neyse yarın havuza gideceğiz zaten. Kesin iyi bir yüzücü hatta eminim. Çünkü omuzları geniş ve kolları uzun bacakları da aynı şekilde. Tamam Ayaz sakin ol. Of olamıyorum ki kız insan değil şaheser anasını satayım. ''Ayaz bir şey mi oldu?'' Bir an daldığımı fark ettim. Hemen Selin'e döndüm. ''Kaza yapacağız. Dikkat et.'' Hafif gerilmişti. ''Özür dilerim seni düşünüyordum.'' Hemen cevap verdi. ''Sen kimsin ki beni düşünüyorsun. Dikkat et kaza yapmayalım.'' Daha ikinci dakikadan kafamın içine bile karıştı lan. Ben vallahi kadınları anlamıyorum.

Bir kaç dakika trafikte oyalandıktan sonra Burger King'in önüne geldik ve içeri girdik. Lan yemin ediyorum bu kız anasına babasına böyle güzel bakmamıştır. Böyle düşününce mas mavi gözleri takıldı dikkatime. Bir an beni dürtünce kendime geldim. İki tane big king menü aldı bir de patatesle kolayı büyütü on bin tane de sos aldı. Bu kız nasıl bu kadar zayıf ya.

Selin'den...

İki tane büyük boy menüme bakarken yanımda oturan Ayaz'a döndüm.  Ve bir anda yanağını öptüm. ''Bu neydi şimdi?'' Bir an durdu. ''Hani istediğin kadar öp asla şikayetim yok ama-'' Lafını kestim. ''Fesat düşüncelere girme bana hayatımın aşkını ısmarladığın için ve bu kadar iyi bir arkadaş sadece Boray genelde, yeni arkadaşım olarak bir basamak atladın. Bu da ödülün. Çok sık olmaz kıymetini bil.'' Patatesim den ağzına atarken, ''Bundan sonra her gün böyle şeyler yapalım. Yeter ki sen öp.'' Pis sapık. ''Sapık!'' Düşünür gibi yaptı. ''Belki.'' Kızlar benim yanaklarım domates oldu. Ay domates demişken canım menemen çekti yağ. ''Ayaz yarın havuza gitmeden önce menemen yapalım mığğğğ?'' Yemeğe devam ederken. ''Allah belamı versin ki bir daha öp beni, ben sana dünyanın en güzel menemenini yaparım.'' Gözlerim açıldı. ''Vallahi mi?'' Gülümsedi. ''Vallahi.'' Sarılıp bir daha öptüm. Arkadaşım sonuçta be ne olacak!? ''Sen yarın dünyanın en güzel kahvaltısını kazandın.''

Ayaz'ın Soğuk EsintisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin