Herkese iyi okumalar. Şarkı sizin için. SEVİLİYORSUNUZ.
"Hoş geldin Beste."
"Merhaba Sezen Hanım." diyerek eliyle işaret ettiği koltuğa bıraktım kendimi.
"Son görüşmemizin üzerinden bir hafta geçti."
"Yoğun ve hayatıma şekil veren bir haftaydı."
Gülümsemeye çalıştım. Dizleri üzerindeki ajandayı açarak geriye yaslandı.
"Neler oldu?"
"Akın ile ayrıldık." diye lafa girdim.
"Daha doğrusu o benden ayrıldı. Sizinle geçirdiğim ilk seansın ertesi günü."
Başıyla onayladı.
"Şimdi nasıl hissediyorsun?"
"Alışmış?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Elindeki ajandaya birkaç kelime karaladığına tanık oldum. Acaba hakkımda ne yazmıştı. Kafası karışık mı? Çünkü öyleydim. Bakışlarını tekrar yüzüme dikti.
"Alıştın mı peki?"
"Sanırım. Başka şansım var mı ki?"
"Her zaman var." dedi sakince. Ben bundan pek emin değildim.
"Hayır, alıştım. Doğru şeyin bu olduğu hakkında kendimi ikna bile ettim. Yine de Akın'a son bir açıklama borçlu olduğumu biliyorum. Bu yüzden yarın son kez onu göreceğim. Akşam onun evinde buluşacağız."
"Buluşmak için doğru bir yer mi?"
Sezen Hanım sorana kadar daha önce bunu hiç sorgulamamıştım ancak şimdi düşününce çok da doğru gelmiyordu.
"İkimizin de rahat olduğu bir yer seçmek istedik. Sorun olmayacak."
Onaylamadığını ancak bunu anladığını belirtti.
"Rüyaların ne alemde? Yeni bir şey var mı?"
"Hayır. Öylece kayboldular. Artık görmüyorum. Sanırım hafızamın kayıp kısımlarını asla geri kazanamayacağım."
"Bu çok olumsuz bir cümle ve olumsuz bir bakış açısı. Genelde daha olumlu bakmayı tavsiye ederim."
"Deniyorum Sezen Hanım. Ancak hayatım tam bir sirke dönmüş durumda. Karışık, gürültülü, yıkıcı..."
"Heyecan verici?" diye böldü beni. Kaşlarım havalandı.
"Sirkler genelde heyecan vericidir."
Bununla neyi kastettiğini oldukça iyi anlamıştım. Zafer kazanmış gibi gülümsedim.
"Görkem ile görüşmüyoruz."
"Demek öyle." dedi ancak ses tonu bunu zaten bildiğini açık ediyordu.
"Ama siz bunu zaten Görkem ile olan seansınızda öğrenmiş olmalısınız."
"Görkem ile senin hakkında konuştuğumuzu mu düşünüyorsun?" diyerek ileri bir hamlede bulundu. Bu kadını tam da bu yüzden sevmiştim. Her zaman için bir sonraki hamlesi hazırdı.
"Ben sadece... Bilemiyorum, yani konuşuyor olmalısınız."
Sezen Hanım'ın yüzünde beni afallattığı için memnun bir ifade vardı. Tekrar şansımı denedim.
"Konuşuyor musunuz? Yani benim hakkımda?"
Ellerini oturduğu koltuğun koluna dayayarak çenesinin altında sabitledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki Bir Rüya
Misterio / SuspensoSol bileğimdeki demir kelepçeye bir bakış attım. Kelepçenin diğer ucundaki adam da aynı şekilde önce sağ bileğindeki kelepçeye ardından bana baktı. Birbirimize bağlı durumdaydık. Onun kaşları çatıldı. Benim dudaklarım aralandı. İlk kelimeyi hangimi...