Ölünmüyor mutsuzluktan doğru. Sen benim mutsuzluğum değilsin ki. Sen benim ölüm fermanımsın. Sen benim kalp ağrımsın. Hani sana olan sevgime şahidim vardı ya; yurdun dört bir yanında okunan EZAN. Onunla doğdum selayla ölücem ya. Yaşadığım yer annemin çığlıklarıyla yıkılıcak. Yakınlarımın gözyaşlarıyla boğulucak falan. Onları görüp yıkılmayacak mısın ?
Yıkılmam deme, kabullenmem. Bu kadar kötü olamazsın sen. Benim olan değilsin işte o zaman. Senin de bir kalbin var. Bir zamanlar benim bulunduğum. Ne kadar beni ölüme itsende, benimsin sen. Belki çok beddua alırsın annemden. Ben konuşurum ama onunla endişelenme. Onada hak ver. Annem duydu hergece hıçkırık seslerimi. Annem gördü o gözyaşlarıyla nasıl boğulduğumu. O şahit nasıl nefes alamadığıma. Herkes şahit, hemşireler, doktorlar. Hastanede bulunan hastalar. Benim halimi görüp '' neden bu kadar sevdin'' demelerine rabbim şahit.
Her aşkın sonu varda ben seni neden bitiremedim ?
Unutma, ben toprak altında olsamda geleceğim yanına. Musalla taşımda ki lacivert gölgem ile. Çok yüzsüzüm dime ? Bir kere ölmüşüm, ölüyken yine sana binkez daha ölüyorum. Sen beni ilk defa öldürmüyorsun nasıl olsa. Sen benim ilkimsin. Sen benim katilimsin.
SEN BENİM ÖLÜM FERMANIMSIN.