Kim Yun , birkaç saat içinde bütün kurallarını çiğnedi. Birkaç saat içinde aşık oldu ve birkaç dakika içinde dileği kabul oldu.
Kim Yun güzel bir kızdı. Zekiydi, herkes tarafından sevilirdi. Öğretmenlerin gözdesiydi. Yaşına göre olgun olan düşünceleri onu hiç yanıltmaz , yarı yolda bırakmazdı. En azından şimdiye kadar.
16 yaşında aşık olmayı diledi. 17 yaşında aşık oldu. 18 yaşında ise aşkı iliklerine kadar yaşadı. Yun mantığın vücut bulmuş haliydi. Fakat atladığı bir nokta ise aşk ve mantık iki ezeli düşmandı. Bir seçim yapması gerekiyordu, o da yanmayı seçti. İlk defa mantığına kulak asmadı ve ona her saniye biraz daha bağlandı.
Jeon Jungkook , cehennem kadar ateşliydi. O çok yakışıklıydı ve de güzeldi. O olunabilecek tüm güzel sıfatları güçlü vücudunda taşıyordu. Onu gören herkes onun için yanmayı göze alırdı ve onunla tanışan herkes içindeki ateş ile yanardı. Jeon Jungkook ise zevkle yanmalarına izin verirdi.
Kim Yun onu ilk gördüğünde 17 yaşındaydı. Onunla tanışmayı dilediğinde ise 18 yaşına gireli 4 saniye oluyordu. Onu ilk kez kendi doğum günü partisinde gördü. Kim olduğunu bilmiyordu. Ya da hangi arkadaşının onu tanıdığını. Onu daha önce görmediğine emindi. Çünkü onu görseydi asla unutmazdı.
Yun'un arkadaşları pastayı önüne getirdiğinde tam karşısında bütün ihtişamıyla o duruyordu. Jeon Jungkook. Kendinden emin bir duruş ve keskin bakışları ile tam karşısında dikiliyordu. Yun doğum günü dileklerine önem verirdi ve tüm ay boyunca ne dilemesi gerektiğini düşünürdü. Bu sene dileyeceği tek şey sağlıklı ve uzun bir hayattı. Fakat son an da fikrini değiştirdi ve onunla yakın olmayı diledi. Çok yakın. Mumları üflerken gerçekleşmesini diledi. Hiç bir dileği için bu kadar istekli olmamıştı. Sanırım Tanrı da bunu anladı ve dileğini gerçekleştirdi.
Yun kenarda dikilmiş iyi dilekler için arkadaşlarına teşekür ediyor bir yandan da onlarla sohbet ediyordu. Bu sırada yanlarına o geldi. Pürüzsüz sesiyle en içten iyi dileklerini Yun'a sundu. "Mutlu yıllar Yun-shi. Umarım güzel bir yıl geçirirsin. " Yun sevimli gülümsemesini karşısında ki gence sunarak samimi bir şekilde teşekkür etti "Teşekkürler - " "Jungkook. Adım Jungkook" "Teşekkürler Jungkook-shi umarım senin yılında güzel geçer."
Aralarında bütün gece geçen tek konuşmaydı bu. Daha sonra aynı arkadaş grubunda bulundular fakat birbirleriyle iletişim kurmadılar. En azından sözlü bir şekilde. Tüm gece Jungkook güzel kızdan gözlerini çekmemişti. Utanmadan onu izliyordu. Ona sorulan sorulara cevap verip tekrar gözlerini kıza çeviriyordu. Bu durum kız içinse tam tersiydi. Ne zaman çocuğa gizlice bakmak istese göz göze geliyorlardı ve kız utançla gözlerini çocuktan kaçırıyordu.
Yun bu bakışların güzel olduğunu düşündü. Jungkook ise aklından geçenlerin. Tüm geceyi böyle geçirdiler. Gözler birbirini buldukça ikisi de yandı. Biri utançtan bir diğeri ise arzudan. Jungkook erken olduğunu biliyordu , sabretmeliydi. Bu kadar beklemenin sonunda güzel şeylerin olacağını biliyordu.
Gecenin sonunda herkes evlerine dağıldı. Yun evine geldiğinde yorgunluğunu bastıran bir heyecan ile üzerini değişti. Ah... o heyecanlı olmasın da kim olsun? Tüm gece aklından çıkmayan ve dileklerini süsleyen Jungkook , onun telefon numarasını almıştı. Bu yüzyılın en büyük hediyesiydi. Nasıl olduğunu anlamadan üzerini değiştirdi,makyajından kurtuldu ve yatağına girdi. Heyecanlı bir şekilde gözlerini kapatıp uyumayı bekledi.
Jungkook sabah erken kalktı. Kısa bir duş alıp sadece şort giyip mutfağa indi. Kahve için su ısıtırken bir yandan da dün gece aldığı telefon numarasıyla bakışıyordu. Tek başına olmasının rahatlığı ile karşısındakiyle konuşmaya başladı. "Şimdi bir kıza sahibiz-"
YOU ARE READING
Arsenic
FanfictionJeon Jungkook cehennem kadar ateşliydi. Ya da cehennem ateşinin beden bulmuş haliydi.