Merhabalar ben eleştiri ekibinin başı Özlem. Lafı fazla uzatmayacağım ve eleştiriye geçeceğim.Eğer kitabınızın eleştirilmesini istiyorsanız açıklama kısmına göz atmayı unutmayın.
•KAPAK:
Kapaktaki parlaklıklar ve dumanlar oldukça fazlaydı. Kapak zaten karışık olduğundan, daha çok baltalıyordu. Birkaç yere konarak, opaklığı azaltılabilir. Şeritler neredeyse kapağın yarısını kaplıyordu, farklı renklerde ve daha ince olmalarını tercih ederdik.•TANITIM:
Tanıtım uzunluğu yeterliydi. Olayları yeteri kadar açıklıyordu ve okuyan kişiyi uzunluğundan dolayı sıkmıyordu.
"Beyaz arabalı Prens" Bu cümle, bir çok kez ard arda tekrarlanmıştı ve okuyucuyu sıkıyordu. Bunu düzeltmedi öneririz.
• GİRİŞ:
İlk bölüm yerine bir tanıtım daha koymuşsun. Biz o bölüme "giriş" diyeceğiz.
Giriş bölümünde bir karakter tanıtımı yer alıyordu. Şahsen bir yazar, koskoca karakteri bir paragrafra anlatınca yere göğe "Yeter!" diye bağırasımız geliyor. Sadece Buğlem yazarına değil, okuyan tüm yazarlara bu söylüyoruz bunu. Karakterleriniz, bir paragraf kadar ucuz değil.
Bir karakter tanıtımı yapacağınıza, cümle içinde sunun bize özelliklerini. İnanın böyle okumak, kocaman bir tanıtım okumaktan daha güzel. Mesela, bir karakterin geç kalma huyu varmış ve paragrafta yazılmış. Bunun yerine, karakterin babası ile bir diyalogta verilse daha hoş olmaz mı?
• İLK BÖLÜM:
İlk bölümde bir paragraf var, kız biriyle göz göze. Altındaki GİF görüntüsüne bakarak, aynaya baktığı fikri geldi aklımıza. Ancak bizim fikir üretmemiz değil, yazarın söylemesi gerekiyordu. Yahu, neye bakıyor bu kız?
GİF Görüntüsünde, kızın eyeliner çekişi duruyor. Hangi basılı eserde görülmüş bu? Birkaç kelimeyle anlatılsa, daha hoş olurdu. Doğru olan da bu zaten.
Beni bir şey çok yoruyor... Yazıda sokak ağzı. "Yarabbim ben harikayım yaa!" Yazılmış. Küçücük bir şey, tek harf o kadar batıyor ki gözümüze...
Bakın, şu kullanımlar yanlıştır:
"Off,"
"Yaa,"
"Ayy,"O harfleri uzatmak yerine, daha düzgün bir görüntüyle yazmalısın.
● "Of!" Son harfini uzatarak yakındı annesine karşı.
Daha iyi, öyle değil mi?
Bir de bölüm sonlarında bir kelime vardı, onu da yazayım. O da sokak ağzına giriyor ve o da oldukça yanlış.
"Ölem mi?"❌
"Öleyim mi?" ✔Bölümde biraz daha ilerlediğimizde, yine bir yanlış çarptı gözüme. Kelimenin tüm harfleri büyük yazıkmıştı, aynen şöyle: "HAYIR!" Anlıyorum, karakterin ne kadar tepki verdiğini göstermek istiyorsunuz ama bu yarış oyununda arabanın daha hızlı gitmesi için tuşa daha kuvvetli basmak gibi. Nasıl araba hızlanmıyorsa; bizim hayalimizdeki tepki de artmıyor. Lütfen, artık yapmayın şunu.
Son bir şey daha söyleyeceğim bölümle ilgili. Günlük hayatta kullandığımız tepkileri yazıya da döküyor yazarlar.
"Ee,"
"Imm,"
"Ihm,"Türkçede böyle kelimeler bulunmuyor, bu yüzden bunları kullanmak oldukça saçma.
Bölüm uzunlukları fazla geldi, biraz daha kısaltılabilir.
• İKİNCİ BÖLÜM:
İkinci bölüm, birinci bölüme nazaran daha iyiydi. Mesela bölüm ortasına pat diye yapıştırılan fotoğraflar yoktu ancak yanlışlar yok da değildi.
Gözümüze çarpan ilk yanlış, kelime yanlışlarıydı.
● Vicdan kelimesi, "vijdan" olarak aktarılmıştı yazıya.
● Bu bir kelime yanlışı değil ancak yine de yazarın unutkanlığı ya da klavye azizliği olarak adlandırılabilir. Karakter ad değiştirdi, okurlar şok! "Eslem" yerine, "Eslin" yazılmıştı. Dediğim gibi, yanlış olarak adlandırılamaz ancak göz batıyor.
Bir diğer yanlış da noktalama yanlışlarıydı.
● Hikâyede virgül eksikliği vardı. Olması gereken yerlerde yoktu. Mesela "Efendim Açelya" değil, "Efendim, Açelya" yazılmalı. Karışıklık yaratmıyor ancak vurgulamak için kullanılmalı diye düşünüyoruz.
● Bir çok yazar '?!' Ya da '!?' İfadesini ya da noktalamasını kullanıyor. Adına kaar veremedim, Türkçe'de böyle bir şey yok ta. Bu kullanım yine yanlıştır. Şunu deneyin: "Efendim, Açelya?" Bu bir soru cümlesi, bu yüzden buna uygun olarak soru işareti konulmalı. Ardından şunu ekleyebilirsiniz: "Söylediği her kelimeyi vurguluyor ve bağırarak sitem ediyordu." Bakın, hem soru sorduğu belli hem de sitem ettiği ve bağırdığı. Ayrıca '?!' Bu kullanımdan daha hoş duruyor.
Bölüm güzel bir yerde bitirilmişti, üçüncü bölüme sürüklüyordu. Bu yüzden yazarı tebrik ediyoruz.
• ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:
Üçüncü bölümde pek bir yanlış takılmadı gözümüze. Yalnızca birkaç şey daha ekleyeceğiz.
● "Değil mi?" Kelimesi, "Di mi?" Olarak aktarılmıştı yazıya.
● "Baran dedi ki--" diye yazılmıştı bir cümle. Maalesef bu yanlış. Şöyle yapabilirsin:
● "Baran dedi ki..." öksürük sesleriyle kesilmişti henüz tamamlamadığı cümlesi.
Bu zamana kadar hep yanlışları söyledik ancak güzel yanları da eksik değildi elbette.
● Hikâyeyi nerede keseceğini biliyor ve bu, okuyucuyu diğer bölüme itiyor. Diğer bir deyişle; sürükleyici bir hikâye Buğlem.
● Bölüm uzunlukları ilk başta gözümüzü korkutsa da akıcı bir hikâyeydi ancak bazı cümlelerin akıcılığı bozduğu gerçeğini es geçemeyiz.
● Araya serpiştirilmiş mizah, bizleri gülümsetti. Eslem'in yalan söylediği sırada hıçkırması, trajikomik bir sahneydi.
Son olarak ilk defa bu kadar uzun bir eleştiri yayınladık. Bu yüzden eleştiri ekibine teşekkür ederim.
Gelelim Buğlem kitabının yazarına. Umarız bu eleştirimizin sana faydası olmuştur ve umarız bunları dikkate alarak yazarsın. Başarılar dileriz sana!