Bölüm Başlığı

19 1 0
                                    

Omzunda çocuk gibi ağlayan birini kız düşün. Tüm güçlü görünüşünü bir yana bırakmış beş yaşında ki çocuk saflığında kalbinizin üzerine başını yaslamış ve hıçkırıklara boğulmuş bir kız. Ahmet bu durum karşında biraz ezilmişti ilk defa omzunda ağlan bir kız vardı. Deniz ise uzun zaman sonra ilk defa güçlü kızı oynamayı bırakıp kendi olmuştu. Ahmet denize sımsıkı sarılmış yağmur hala şiddeti ile yağıyordu. Kimine göre romantik iki aşık kimine göre kafayı yemiş iki insan kim nasıl adlandırırsa. Ahmet Deniz'in tekrar gözlerine baktı yağmurla birbirine karışan göz yaşlarını sildi. Yağmur altında sırılsıklam olmuş iki kalp, iki yalnız yürek vardı ortada. Ahmet çektiği yalnızlığı, yaşadığı sevgisizliği denizde dindirmeye ne çok isterdi. Yüreği bunca zamandır ilk defa birine böyle çarpıyordu. Denizin kahve gözlerinde kaybolup gidiyordu. Kendi toparlayarak.
- Hadi gidelim hasta olacaksın yoksa.
- Peki.
- Üşüdüm mü ?
- Biraz.
Ahmet Denize sarıl gibi kollarından tutarak arabaya götürdü. Arabaya bindiklerinde ikisininde üzerlerinden sular akıyordu. İkiside birbirine bakarak kahkaha patlattılar.
- Nereye gitmek istersin ?
- Eve sırılsıklam olduk ikimizde. Bu halde nereye gideceğiz?
- Peki küçük hanım o zaman sizi eve bırakıyorum. Dedi ve güldü.
Yol boyunca herşeyden konuştular güzel vakit geçirdiler. Kızlar oturmuş pencere kenarına heyecanla Deniz'i bekliyordu. Sonra Ahmet'in arabasını gördüler. Denİz ve Ahmet bir kaç dakika araba da konuştuktan sonra Deniz arabadan indi apartmana girip merdivenlerden çıktı. Beril ve Büşra kapıyı açmış onu bekliyorlardı. Denizi sırılsıklam eve gelmiş görünce ikiside gözlerine inanamadı.
- Kızım bu halin ne
- Islandık biraz
- Biraz mı ?
- Üşüdüm müsade ederseniz içeriye geçip üzerimi değiştireyim.
- Hadi kahve yapıyorum. Değiş ve hemen gel çatladık kızım burada.
- Tamam.
Diyerek gülüştüler. Deniz odasına gidip pijamalarını giydi. Saçına bir havlu sardı, makyajını sildi ve çantasından telefonunu alarak odaya geçti kızlar koltuğa oturmuş kahveler koyulmuş ikiside meraklı bir şekilde denizi bekliyordu.
- Gel
-Birşey yok sadece havadan Sudan konuştuk o kadar.
- Beril " Gel bebegim gel kalma ayakta yemezler otur şuraya.
- Kurtuluş payım nedir.
- Sıfır.
- Peki
Deniz gelip kızların ortasına oturdu.
- Deniz telefonu Ne zaman aldın.
- Anlatacağım hazırsanız başlıyorum.
- Geç bile kaldın hadi kızım öldüm burda be.
Arabaya bindiğimde benim için torpido da birşey olduğunu söyledi açtığımda bunu gördüm. Önce kabul etmedim ama zorla verdi borç olarak alacağımı sadece böyle kabul edeceğimi söyledim.
- vaayy.. O artık senin borç almayacak. Eee
Daha sonda Ortaköy de bir arkadaşının yerine gittik. Yemek kahve felan ailelerimizden bahsettik birazda sonra yürüdük biraz yürürken yağmur başladı. Islandık bu kadar.
Denizin yüzü gözlerinin içi gülüyordu. Büşra sanki koku almaya çalışır gibi "havada ki aşk kokusunu duyan var mı ? " diye sordu. Deniz kızarmıştı ama Büşra doğru söylüyordu. Deniz uzun zaman sonra tekrar kalbinin yumuşadığını farketti. Birine yeniden güvenebilmek , yeniden sevmeye kalkışmak en büyük cesaretlerden biriydi.
- Ne aşk ı saçmalama
- Kızım sen kör müsün ? Yoksa bana mı öyle geliyor ?
- Büşra saçmalama hem nereden çıkarıyorsun aşık olduğunu ?
- Kızım biz gördük hem kim çarptığı kişi ile bu kadar ilgilenir. İlk görüşte aşk bunun adı.
- Edebiyat okuyunca böyle mi oluyor ?
Beril de söze karıştı :
- Canım malesef bunu kabul et Ahmet sana sen Ahmet'e aşıksın.
- kızlar bilmiyorum ve ben emin değilim bunun Ne olduğuna.
- Ne hissediyorsun ?
- Dedim ya karma karışık bir duygu bazen heyacanlanıyorum bazen hiç birşey hissetmiyorum.
- Tamma işte kızım sen ona aşıksın.
Diyerek gülüştüler daha sonra Beril saate bakarak
- ooo hanımlar hadi yatağa geç olmuş yarın okul var yallah.
Dedi herkes birbirine iyi geceler dedikten sonra odasına çekildiler.
Derken kısa mesaj gelmişti.
Ahmet :
İyi geceler nasıl oldun :)
Deniz :
İyi geceler teşekkür ederim iyiyim. Sen ne yaptın gittin mi eve ?
Ahmet:
Evet az önce geldim. Seni merak ettim.
Deniz :
İyiyim. Bugün için teşekkür ederim. Herşey çok güzeldi.
Ahmet:
Rica ederim. Evet çok güzeldi.
Çok güzel bir gece geçirmişti ikiside yataklarına uzandıklarında herşeyi film şeridi gibi gözünün önünden geçirmişlerdi. İkisinin de yüzünde tebessüm vardı. Deniz içindeki sesi durduramıyordu Ahmet'e karşı içimdeki kelebekler boşa değildi. Günün yorgunluğu ile ikiside uyuya kalmıştı. Ahmet sabah erkenden işe gitmek için kalkmıştı. Uyanınca ilk aklına gelen Deniz olmuştu. Kısa bir mesaj atıp işe gitmişti aşk insanı bu kadar mı değiştirirdi. Uzun zaman sonra aşkının karşılığının olup olmadığını bilmesene Denizle konuşmak bile ona huzur veriyordu. Deniz sabah dokuz sularında uyanmış okula gitmek için hazırlanmıştı. Gözleri daha bir güzel gülüyor içindeki huzuru yıllardır bekliyordu çocukken olduğu gibi huzurluydu. Kahvaltı yapıp evden çıkacakken telefon geldi aklına odasına gidip telefonu aldı koşa mesajı vardı.
Ahmet :
Günaydın Deniz...
Deniz:
Günaydın :) Erkencisin.
Ahmet : Ee çalışıyorum malum. Sen ne yapıyorsun ?
Deniz : Anladım bende okula gidiyorum. Görüşürüz.
Ahmet: Görüşürüz
Bu ilişkinin başlangıç evresiydi nereden nereye gelmişti filmlerde olur denen seyleri yaşıyorlardı. Deniz hep tesadüfen hayatına birinin gireceğine inanıyordu olmuştu. Evet biraz değişik bir girişti bu ama yine de olmuştu. Beril ve Deniz yine kampüste ayrılmışlardı. Büşra ise onlarla durakta ayrılmıştı. Mezuniyetlerine çok bir zaman kalmamıştı bir kaç ay sonra mezun olacaklardı ve birbirlerinden ayrılacaklardı. Denizin mezun olma heyecanına gölge düşüren tel şey Ahmet'ten ayrılacak olmasıydı. Ama mezun olunca kafasına koymuştu İstanbul'da görev yapacak ve ona yakın olacaktı. Akşam olup Deniz eve geldiğinde odasına girip üzerini değiştirdikten sonra kırmızı defterin içindeki fotoğraf geldi aklına gidip kitapların arasından defteri alacaktı ama bulamamıştı nereye koymuştu kı defteri en son kitapların içine koyduğunu hatırlıyordu. Ama yoktu biraz aradıktan sonda romanların içinde bulmuştu onu. Alıp yatağına geçti ve içindeki resmî alıp uzun uzun baktı. İlk zamanlar Ne de çok sevmişti bu adamı gözlerinden belli olan mutluluğu vardı. Işıl Işıl parlayan gözlerindeki feri söndürmüş ve onu tam bir mutsuzluğa mahkum etmişti Burak. Sahi uzun zamandır ortalıkta görünmüyordu. Bazen Deniz in aklına geliyordu geldiği zaman içini garip bir duygular kaplıyor midesi bulanıyordu. En son hastane odasında kovmuştu onu kovmuştu ve bir daha görmemişti. Neden böyle geliyordu ki aklına onu yüz üstü bırakıp gitmiş birde üstüne aldatmıştı. Deniz in en çok Canını yakanda bu olmuştu zaten aldatılmak. Dokunmuştu ona bir kadının onuruna gururuna verilecek en büyük hasar buydu. Aldatmak sadece bir eylemden ibaret değildi ki. Bir kadının Gururuna , onuruna bedenine, ruhuna yapılan en büyük ihanet saldırıydı. Aldatmakla sadece aldatmış olunmuyordu ki yıkıyordu bir insanı. Hayattan koparıyor hayallerine darbe vuruyorlardı. Deniz de böyleydi en büyük darbeyi yemişti. Gururu ve sevgisi arasında kalmış kalmış kalmıştı.. Ama burak onu aldatmakla kalmamıştı Deniz onu affetmeye çalışırken birde üstüne onu terk etmişti sanki bahane arıyorda bulmuş gibiydi. Evet Deniz kararlıydı affetmeyecekti Zaten kalbi artık Ahmet' e çarpıyordu. Uzun zamandır yapmaya çalışmıştı bunu ama yapamıyordu yine fotoğrafın iki yanından tutup ellerini birleştirmişti. Ve fotoğrafı ortadan ikiye bölmüştü. Artık burak'ı hayatından çıkarma zamanı idi ve yapmıştı fotoğrafı ikiye ayırmış yırtmış ve çöpe atmıştı. İşte bu kasar basit bir şeyi bu kadar zamandır yapamamıştı ama Ahmet'in hayatına girmesiyle herşey değişmişti. Zaman gelip geçiyor ve Ahmet ile Deniz daha çok yakınlaşmışlardı. Aralarındaki bilinmezlik yerini yavaş yavaş bir aşk'a bırakmıştı. İkiside henüz birbirine açıklamamışlardı ama zaten açıklamaya gerek kalmamıştı. Ahmet ile Deniz sık sık görüşüyordu artık. Ahmet Denize açılmaya karar vermiş ve artık sevgisini daha fazla içinde tutmayacaktı. Ne olursa olsun sonucu açıklayacaktı. İşten çıktıktan sonra denize mesaj atarak görüşmek istediğini söylemişti. Deniz kabul ettikten sonra yine Ortaköy'deki Tarık'ın yerine gitmişlerdi. Ahmet heyecanlıydı çünkü artık sevgisi bugün dile gelecekti. Yemek yemişler kahveleri geldiğinde Ahmet daha fala beklemek istememişti. Söze girdi.
- Deniz sana söylemek istediğim birşey var.
- Dinliyorum söyle.
- Biliyorsun ki ben hayatımı yapayalnız geçirdim. Ailem olmadı sevmek kelimesi sadece kelimeden ibaretti benim için yüreğim hiç bir insan için çarpmadı. Biliyorum senim kalbin paramparça olmuş bak Deniz diyorum ki hayatında Ne yaşamış olursan ol geçmişin nasıl olursa olsun hiç birşey umurumda değil. Ben seninle hiç yaşamadığım mutluluğu yaşamak hiç yazmadığım hikayemi yazmak istiyorum. Seninle bir hayat kurmak yola çıkmak istiyorum. Ve bu yolda asla elimi bırakmayacağıma söz versem elimi tutar mısın ?
Diyerek elini Deniz e uzatmıştı.
Deniz bunu beklemiyordu sanki dilini yutmuş gözleri dolmuş ve iki damla yaş süzülmüştü gözlerinden. Kalbini ısıtan insan karşısında ona bir hayat vaadediyordu. Deniz Ahmet'in uzanan eline bakmıştı. Daha sonra gözlerinden akan yaşları silerek masadan kalkmış ve koşar adımlarla dışarıya çıkmıştı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 05, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sokak Lambası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin