Tell Me, Momsen. Would He Love You Like I Would?

115 6 0
                                    

Gülümsedim ve geri çekildim. İhtiyacım olduğunda yanımda olacağını söylemişti. Bu iyi bir şeydi. En azından iddia için. Evet bir adam öldürülmüştü ve ben iddiayı düşünüyordum. Harika. Böyle devam et Taylor. Her neyse.

Alex çıplak vücuduna deri montunu geçirdi ve fermuarını çekti. "Hadi gidelim."

Eric'in bağlı olduğu sandalyeye yürüdüm ve ipleri çözmeye başladım.

Alex, "Ne sikim yapıyorsun Taylor?" diye bağırdı.

"Ona bir borcum var. Beni kurtardı. Başaramasa da, en azından denedi."

Eric hiçbir şey söylememişti. İplerini çözdüğümde ayağa kalktı. "Teşekkürler."

Alex, Eric'e elini uzattı. "Kahraman olmaya çalıştığın için sana ne kadar ödemem gerekiyor?" Alex diğer eliyle pantolonundan cüzdanını çıkarmıştı. Gözlerimi devirdim.

Eric, Alex'in elini sıktı ve bana bakarak, "Bunu para için yapmadım," dedi.

"Öyleyse ne sikim için yaptın?"

"Alex, sakin olur musun? Ve düzgün konuş." Tanrım, bu çocuğun beyin ayarlarıyla mı oynamışlardı? Yoksa her zaman böyle geri zekalımıydı? Bence ikinci seçenek olabilir.

Alex, Eric'in yanına yaklaşarak, tam önünde durdu. "Nasıl sakin olabilirim? Lanet olası herifin biri seni kurtarmaya çalışıyor ve bunu para için yapmadığını söylüyor. Bence bu, onun beynini uçurmam için yeterli bir sebep Momsen."

Eric hiçbir şey söylemeden, Alex'e buz gibi bakışlarını atmaya devam etti.

"Ne zamandan beri senin için bu kadar değerli oldum?"

Söylediğim karşısında, Alex bana döndü. "Değerli olduğunu söylemedim Momsen."

Öyle mi? Ne diye beni kıskanıyorsun o zaman? Suratına bir yumruk geçirmek istiyorum Alex Pettyfer, buna ne dersin? Düşüncelerimi kendime saklayarak, "Her neyse, ben eve gidiyorum," dedim.

Kapıya doğru yürümeye başladım. "Ne bokuma gittiğini sanıyorsun Taylor?"

Ah, hadi ama. Gerçekten bu iş canımı sıkıyordu. Kimse bana ne yapmam gerektiğini söyleyemezdi. Beni kurtarmış bile olsa. Öyleyse ne diye, her seferinde onun sözünü dinliyordum? Değişiyor muydum? Hayır, değişiyor olamazdım. Bilmiyorum.

"İstersen seni eve bırakabilirim,"dedi Eric. Arkamı döndüğümde gözleri benim üzerimdeydi.

Alex, Eric'i omzundan itti. Üzerine yürüyerek, boğazından tuttu ve duvara yapıştırdı. "Seni öldürürüm. Bana bak, seni parçalara ayırırım, duyuyor musun?"

"Alex, kes şunu!"

Oraya doğru hızlı adımlarla ilerliyorken, Eric, Alex'e kafasını geçirdi. Alex geriye doğru sendeledi. Dengesini sağladıktan sonra gülümsedi. "Benimle kavga etmek istemezsin sert çocuk."

"Denemeye ne dersin?"

Alex, tekrar Eric'e doğru yürümeye başladı. "Kim olduğunu sanıyorsun piç kurusu?"

Alex'in önüne geçerek kollarından tuttum. "Alex, bana bak." Öfkeli gözlerini bana çevirdi. "Sakin ol tamam mı? Hadi eve gidelim."

Alex gözlerini tekrar Eric'e çevirdi. "Onu öldüreceğim."

"Hayır, kimseyi öldürmüyorsun ve eve gidiyoruz."

Elinden tutarak onu çekmeye çalıştım ama kıpırdamadı. "Tanrı aşkına, hadi Alex."

Alex işaret parmağını Eric'e doğru sallayarak, "Kahrolası hayatını, onun için almayacağım," dedi ve elimden sıkıca tuttu, kapıdan dışarı çıktık.

BAD CHOICEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin